Deve Gücü Tazı Hızı Şerbeti

Galyalı Asteriks çizgi romanındaki büyülü içeceğin adı, o zamanlar Türkçe'ye böyle çevrilmişti. Formülünü yalnızca Büyüfiks'in bildiği bu içecek nedeniyle, Sezar bu küçük Galya köyünü bir türlü fethedememişti.

Pek çoğumuz için çocukluğumuzdan beri nasıl da tanıdıktır bu tekerleme gibi sözcükler.

Orijinali Fransızca olan Galyalı Asteriks çizgi romanındaki büyülü içeceğin adı, o zamanlar Türkçe’ye böyle çevrilmişti. Bu içecek, içenlere müthiş bir güç ve hız verirdi. Formülünü yalnızca Büyüfiks’in bildiği ve acil durumlarda bütün köyün kullandığı bu içecek nedeniyle, Sezar bu küçük Galya köyünü bir türlü fethedememişti. Çizgi roman dizisinin genel teması da zaten Roma İmparatorluğunun ve Sezar’ın istilasına direnen Galyalılar’ın maceralarıydı.

Çizgi romanlarını okuduktan yıllar sonra, arkadaşlarımızla ve çocuklarımızla birlikte sinemada Asteriks’i izlemeye gittik. Roma Sitesi adıyla sinemaya uyarlanan bu film, 1971 yılında yayınlanan Tanrılar Sitesi adlı çizgi romanı konu almaktaydı.

Filmdeki köy Fransa’nın kuzey batısında küçücük bir köy. En ufak bir bahaneyle, örneğin balıkların bayat olması nedeniyle bile hır gürün hiç eksik olmadığı, ama genel olarak huzurlu bir köy. İnsanlar ormanlık bir alanın yanı başındaki yaşam alanlarında gayet mutlular.

Diktatör Sezar ise güçlü ordularıyla bu küçücük köyü bir türlü alamamış ve hırsından köpürmekte. Çünkü malum içeceği içince, Galyalılar yenilmez oluyor.

Bu nedenle hemen başka bir plan devreye sokulur. Bu plana göre, Galya köyünün yanı başına bir Roma kenti yapılacak, “cahil ve kaba” Galyalılar’a Roma kültürü ve kent hayatı tanıtılarak alışkanlıkları değiştirilecek ve orada bir Roma kolonisi oluşturulacaktır. Böylece Galyalılar alışageldikleri kendi yaşam tarzlarından uzaklaşacaklar, bölgeye gelecek yeni Roma nüfusu ile bütünleşmek zorunda kalacaklardır.

Sezar bu işi gerçekleştirmek üzere bir mimarı görevlendirir. Mimar, oldukça ilginç bir karakterdir. Diktatöre yaranmak ve ondan aferin almaktan başka bir motivasyonu yoktur. Arkasındaki gücün farkındadır ve eğer işi diktatörün beklentilerine uygun tamamlayabilirse, karşılığında büyük bir ödül alacağını bilir. Bu nedenle kocaman burnu hep yukarılardadır.

Romalı senatörler ise çoğu zaman anlaşılamayan, hayli esnek cümlelerle kendi düşüncelerini söylemektedir. Fakat sonunda mutlaka Sezar’ın yapmak istediklerini överek onun beklentilerine uygun davranmaktadır.

Ağaçlar geceleri gizli gizli kesilip ilk inşaat çalışmaları başlar. Asteriks ve Oburiks yaklaşan büyük tehlikeyi fark etmiştir. Bu nedenle ilk inşaatları engellemeye çalışırlar. Fakat Galyalılar’ı kendileriyle birlikte mücadele etmeye bir türlü ikna edemezler.

İnşaat işleri için Roma’nın çeşitli bölgelerinden köleler kullanılmaktadır. Köleler hayli mutsuz ve isteksizdir. İnşaatı engellemek isteyen Asteriks ve Oburiks, kölelere büyülü içecekten vererek onlara artık özgür olabilecekleri bir ortam sunarlar ve Romalılar’a karşı birlikte direnmeye davet ederler.

Ancak bir süre sonra kölelerin çalışmaya devam ettiklerini görürler. Nedenini sorduklarında, köleler kendilerine iş bitince özgürlükleri ve ayrıca yeni sitede daireler verileceğini, bu yüzden de işe devam ettiklerini söylerler. Köleler, kendilerine vaad edilenler karşılığında özgürlüğü değil, yine köle kalmayı seçmiştir.

İşin ilk etabı bitince laf cambazı bir senatör eski kölelere artık özgür oldukları için dairelerin ücretini ödemeleri gerektiğini, paraları olmadığına göre de diğer binaların inşaatında çalışarak borçlarını ödeyebileceklerini söyler. Köleler artık borçlu işçiler olmuştur.

Yapılan rezidanslara Romalılar yerleştirilir. Roma Arenası’nda yer alan tanıtım reklamları ve kura çekimleri ile bu sitede yaşamanın çok büyük bir şans ve hatta bulunmaz bir fırsat olduğuna inandırılmışlardır. Uzak olduğu için yeni siteye gitmek istemeyenler ise zorla gönderilir.

Galyalılar inşaatı yıkmaya gittiklerinde, artık içinde yaşayan insanlar olması nedeniyle bunu yapamazlar. Çünkü sivillere zarar vermeyi asla düşünmezler. Böylece Galya köyünde hemen yanlarındaki rezidanslarda yaşayan Romalılar’la birlikte bir yaşam başlar.

Galya köyü yavaş yavaş değişerek, zamanla büyük Roma pazarına mal ve hizmet satan küçük bir turistik merkeze dönüşür. Her yerde tabelalar, indirim ilanları vardır ve ortalık panayır yerine dönmüştür. Bayat balık satan balıkçı Palamutiks bile halinden memnundur.

Asteriks ve Oburiks ise Galyalılar’ın bu açgözlülük ve duyarsızla yeni sistemin parçası olmalarına sinirlenerek Roma Sitesine yerleşeceklerini söyleyip köyü terk ederler. Asıl amaçları siteyi içten fethetmektir. Yanlarında kötü sesine kimsenin katlanamadığı müzisyen Kakafoniks de vardır.

Siteye gittiklerinde, korkuyla ve hayretle karşılanırlar, ama hemen bir daireye yerleştirilirler. Amaçları site içinde rahatsızlık yaratıp Romalılar’ı oradan kaçırmaktır.

Bu arada Galya köyünün sakinleri Romalı komşularının yaşam biçimine özenip toptan siteye yerleşmeye karar verirler. Fakat lüks sitedeki hayat, alışık oldukları doğayla baş başa hayattan çok farklıdır. Bu yeni hayata bir türlü uyum sağlayamazlar.

Bu sırada Galyalılar’ın köylerini terk ettiği istihbaratı Diktatör Sezar’a ulaşır. Sezar’ın planları yavaş yavaş gerçekleşmektedir. Yeni kentinin oluşmasını engelleyebilecek unsurlar için her türlü önlemi almaktadır. Deve gücü tazı hızı şerbetini yapmayı bilen tek kişiyi, Büyüfiks’i hapse atar. Şerbet olmayınca Galyalılar ona karşı koyamayacaklardır.

Daha sonra büyük ordusuyla Galya köyünü fethederek üzerine yeni bir arena inşa etmek üzere ordularına emir verir. Nasılsa artık Galyalılar’ın kendisini engellemek için hiçbir şansı kalmamıştır.

Fakat Asteriks’in çabaları ile Büyüfiks’in esir edildiğini öğrenen Galyalılar, derin uykularından uyanarak bütün olan bitenin Diktatör Sezar’ın planı olduğunu fark ederler.

Filmin deve gücü tazı hızı şerbeti gerçekliğindeki mutlu sonunda, bütün Galyalılar Asteriks ve Oburiks ile birlikte mücadeleye karar verirler. Büyüfiks’i hapisten kurtarıp ona büyülü içeceği hazırlatır ve bütün köylülere içirirler.

Şerbetli Galyalılar’ı karşısında görünce Sezar’ın orduları tereddüt yaşar. Aralarında çatlak sesler çıkmaya başlar. Sonunda Sezar “geldim, gördüm, ama bu sefer yenemedim” diyerek ordularıyla ve sitenin Romalı sakinleriyle birlikte Roma’ya döner.

Galyalılar ise Kakafoniks’in kötü şarkılarıyla Romalılar’ı siteden kaçırdıktan sonra, siteyi yerle bir ederler ve köylerindeki eski hayatlarına dönerler.

Film bittiğinde çocuklar çok mutluydu. Büyüklerse yaklaşık iki saati burada çocuklarıyla geçirmekten ve güzel bir animasyon filmi izlemekten keyif almıştı.

Işıklar yandığında, yanımda oturan eşimle göz göze geldik. Gülümsüyordu.

Elini tuttum ve “iyi ki Roma’da yaşamıyoruz” diye düşündüm.

Etiketler

2 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Ben de gülümsedim, eline sağlık okan.

  • azmi-acikdil says:

    70 yılı Rahmetli Selahattin Çakal hocamız Red Kid okuyun derdi, çizgilerinin yumuşaklığından dolayı Asteriks de öyle. Asteriks’in köyü gibi yeşilin içinde birlik ve beraberliğin yaşandığı huzurlu mutlu şehrim olsa kentsel yenileme yapmak isteyenlere deve gücü tazı hızı şerbeti içmesemde karşı koyardım.
    Oysa:
    Mutlu huzurlu bir şehirde demir yığınlarının saklandığı, kornaların sustuğu, gölgeli, çiçekli yollarında ki sakin rahatca yürürken yanımdan geçenlerin gülümseyerek selam verenlerin sıcaklığı, yakınlığı, asırlık ağaçların güneşi süzdüğü, havuzunda ki durgun suyun gençliğimin görüntülerini yansıttığı, kuşların ötüştüğü, torunlarımın koşuşurken ki oynayışlarının yankılandığı eski parkını şehrimi hatırladım.

    Ben de böyle bir film seyretmiştim Okancım ama yaşıma ver adını unuttum. Sinemadan çıkarken yıllardır sıcaklığını hissettiğin bir el vardı buruşuk avuclarımda, ahhh gençliğim dudaklarımda.

Bir yanıt yazın