Venedik Mimarlık Bienali Üzerine

ARKIMEET, ilk gününde PechaKucha'dan önce 14. Venedik Mimarlık Bienali paneliyle tamamlandı.

Yrd.Doç.Dr. Saitali Köknar moderatörlüğünde Alişan Çırakoğlu, Cevdet Erek ve Gökhan Karakuş ile gerçekleştirilen panelde Rem Koolhas’ın küratörlüğünü yaptığı ve bu sene ilk defa kalıcı pavyonuyla Türkiye’nin katıldığı Venedik Mimarlık Bienali tartışıldı.

Saitali Köknar öncelikle gitmemiş olanlar için bienalin 2 metnini açıkladı: Absorbing Modernity ve Fundamentals. İki istikamete de yaklaşan sergilerin olduğu bienalle ilgili konuşmayı sorularıyla yöneten Köknar, bienalin mimarların değil mimarlığın konuşulduğu bir ortam olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bienalin en sevdikleri tarafları ile ilgili soruya Gökhan Karakuş “kavramsal çerçevenin çoğu ulusal pavyon tarafından uygulanması” cevabı aslında tüm panelistlerin ortak düşüncesi olarak kayda geçti. Beğendiği pavyonlar arasında Macaristan, Ermenistan, Kanada, Kosova ve Paraguay pavyonlarını sayan Karakuş modernizmi birebir yaşayan Batı toplumları haricinde yaşanan yerel ile modernin ilişkisinin bu pavyonlardaki yansımasına değindi. 

Cevdet Erek ise Monditalia sergisini, Danimarka Pavyonu ile Le Corbusier’nin yeniden üretilen domino evini beğendiğini dile getirdi. Sergilerde sadece moderniteyi hissetmekle sınırlı kalmayıp işlevi ve estetiği de yakalamanın ayrı bir haz olduğunu vurguladı. Rem Koolhaas’ın Elements sergisi ile ilgili yapılan “yapı fuarı gibi” eleştirisi, içerisinde barındırdığı mimari eğitimsel yaklaşımlarıyla panelistleri olumlu bir noktaya çekti.

Panelde Türkiye Pavyonu da konuşuldu. Öncelikle söz alan Gökhan Karakuş, Türkiye sergisinin bir kültür sanat vakfı tarafından yönetilmesi nedeniyle dinamiklerinin mimari alandan seçilmediğinden bahsetti. Diğer sergilerde görmeye alışkın olduğumuz kolektif çalışmaların yerini Türkiye sergisinde bir küratör ve ekibinin alması Karakuş’a göre sanat dünyasına daha yakın bir duruş. Alişan Çırakoğlu da, bienalde Rem Koolhaas’ın belirlediği sürecin 1914-2014 olarak seçildiğini ve belki de bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş zamaına denk geldiği için, sergide ana konu olarak İstanbul yerine Ankara’nın seçilebileceği eleştirisine kısmen katıldığını dile getirdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın