Türk Mimarlar Kalebodur’la MIPIM Sahnesinde

"Kalebodur'la Mimarlar konuşuyor" toplantı dizisinin "Yaratıcılık ve İşbirliği Fırsatları" başlıklı son paneli, Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen MIPIM 2014 Fuarı'nda gerçekleştirildi.

Türk mimarların dünya sahnesinde sahip oldukları avantajlar ve kazandıkları başarıların ele alındığı panele, uluslararası inşaat ve mimarlık firmalarının temsilcileri de yoğun ilgi gösterdi.

Dünyanın en önemli gayrimenkul fuarlarından biri olan MIPIM 2014’te düzenlenen “Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” paneline Türkiye’nin ünlü mimarları Murat Tabanlıoğlu, Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, Gökhan Avcıoğlu, Enis Öncüoğlu ve Murat Kader konuşmacı olarak katıldı. Gazeteci Cüneyt Özdemir’in moderatörlüğünü yaptığı panelde, Türk mimarların dünya pazarındaki konumları ve gelecek döneme ilişkin tahminleri tartışıldı.

“Türk Mimarlar hem Batı’ya hem Doğu’ya hakim”

Panelde ilk sözü alan ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, geçmişte mimaride Doğu ve Batı ayrımının çok net olduğu ve normların mutlaka Batı tarafından konulduğu bir dönem yaşandığını ama küreselleşme ile bu ayrımın silikleştiğini belirtti. Prof. Dr. Güzer, “Artık ana akıma tabii olmak değil, olmamak bir avantaj haline gelmeye başladı. Günümüzde mimarlar, kültürel farklılıkları, üretim biçimlerini anlamak ve faydalı hale getirme konusunda esnekliğe ve açıklığa sahip olmak zorunda. Türkiye’deki mimarlar ülkenin konumunun da etkisiyle hem Batı’nın beklentilerini hem de Doğu’nun içeriksel koşullarını bilme ayrıcalığına sahip ve bu iki unsur bir araya geldiğinde oluşan avantaj, kolayca bertaraf edilemez” dedi.

“Tasarımlara göre uzmanlaşmış inşaat firmaları ortaya çıkacak”

Mimar Murat Tabanlıoğlu da küreselleşmenin her şeyi aynılaştırdığı bir dünyada, ülkeye ve hatta o ülkenin liderlik yapısına özgü tasarımlar yapabilmenin önemine değindi. Dünyanın dört bir yanında yaptığı projelerin sunumuyla renklendirdiği konuşmasında Tabanlıoğlu, “Yıllarca küreselleşme nedeniyle dünyanın her köşesinde birbirine çok benzeyen projeler yapıldı. Çin, Almanya, Türkiye… Kültürel farklılıkları ise ancak binaların içinde görmek mümkündü. Ben, bu dönemin artık kapandığını düşünüyorum. Artık o yerin özelliklerine hatta içinde yaşayacak insanlara göre bir tasarım yapılmalı. Türkiye’de ise inşa sürecine kıyasla işin mimarlık boyutu hala ikinci planda. Ama bu durum değişmeye başladı. Gelecekte de büyük inşaat firmaları yerine, tasarımlara göre uzmanlaşmış daha küçük inşaat firmalarının ortaya çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.

“Yabancı ülkelere girmek kolay, kalmak zor”

Ankara kökenli mimar Enis Öncüoğlu ise gelişmekte olan ülkelerde risklerin daha büyük olmasına karşın Türk mimarların çok başarılı çalışmalar ortaya koyduğunu söyledi. Almanya, Dubai ve Rusya’da yaptığı projelerden örnekler veren Öncüoğlu, iletişimin hızlı gelişimi ile başka bir ülkede iş yapmanın daha kolay olduğunu ama o ülkede sürdürülebilir ve uzun vadeli yatırımlar için bunun ötesine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Öncüoğlu, “10 yıldan uzun süredir sahip olduğumuz tecrübe, bize, bulunduğumuz ülkelere yerleşmemiz gerektiğini gösterdi. Biz mutlaka proje yaptığımız yerlerde bir ofis kuruyor, tüm lisanslarımızı alıyor, yerli mimarlar istihdam ediyoruz. Türk personeli de bu operasyonu yönetmeleri için eğitiyoruz. Bu yöntemle o ülkeye hakim olmak ve diğer firmalara kıyasla çok daha iyi bir başarı çizgisi yakalamak mümkün oluyor” şeklinde konuştu.

“Önceliğimiz bina değil şehir olmalı”

Mimar Murat Kader, yurtdışındaki mimarlık firmalarının Türkiye’dekilerden en büyük farkının, çok ortaklı yapıları ve birlikte çalışma kültürleri olduğunu ifade etti. Türkiye’deki mimarlık firmalarında ortak çalışma kültürünün geliştirilmesi gerektiğini savunan Murat Kader, şunları söyledi: “Artık dönem, sizi, gücünüzü ve yeteneklerinizi bir araya getirip üretmeye zorluyor. Bugün Türkiye’de bir mimarlık firmasında çalışan çok yetenekli bir mimar, mutlaka kendi firmasını kurmaya çalışır. Tabii ki bunu yapmaya hakkı var ama sürekli dağılarak gidersek uzun ömürlü büyük bir mimarlık firması kuramayız. Birlikte çalışmayı öğrenirsek bu coğrafyanın 10-15 yıl içinde uluslararası alanda bilinen bir yıldız mimar çıkaracağına inanıyorum.”

“Tasarım ve yapım aşaması çok büyük dönüşüm geçirecek”

Mimar Gökhan Avcıoğlu ise önümüzdeki dönemde hem tasarım hem de yapım aşamasının çok büyük bir dönüşüm geçireceğini, bunun başlıca sebebinin ise dijitalleşme olacağının altını çizdi. Mimari anlamda Türkiye’deki en büyük zafiyetin “şehir” anlayışının eksikliği olduğunu vurgulayan Avcıoğlu, “Türkiye’de mimarlık ve inşaat firmaları ile devlet ve yerel yönetimler arasında hem tasarım hem de inşaat sürecinde sağlıklı ilişki kurulmuyor. Çünkü bu yönetimlerin, binaların toplamının bir şehir ve bir şehir hayatı ortaya çıkardığı gerçeğine yönelik bir master plan anlayışları yok. Bugün yapmamız gereken, sadece binalar değil gelecek nesillere bırakabileceğimiz sürdürülebilir ve ekolojik bir yaklaşımla dizayn edilmiş şehirler üzerinde çalışmaktır” dedi.

“Kalebodur’a teşekkür”

Uluslararası inşaat ve mimarlık firmalarının yetkililerinin de yoğun katılım gösterdiği panelde konuşmacılar, Türk mimarlığının uluslararası alanda temsil edilmesini sağlayan Kalebodur’a teşekkür etti. İzleyenlerin de soruları ve yorumlarıyla katkıda bulunduğu etkinlik, Kalebodur’un Facebook sayfasında da naklen yayınlandı.

Etiketler

Bir yanıt yazın