Jonathan Glancey, 2017’nin En İyi Yapılarını BBC İçin Seçti

Ünlü mimarlık eleştirmeni Jonathan Glancey, 2017 yılında dünyanın farklı şehirlerinde hayata geçirilmiş sekiz ayrı mimari projeyi BBC için listeledi.

2017’ye veda etmekte olduğumuz şu günlerde Jonathan Glancey, BBC Design için hazırlamış olduğu “2017’nin En İyi Yapıları” listesi ile senenin mimari anlamda bir değerlendirmesini yaptı. Billund’dan Abu Dhabi’ye, dünyanın farklı kentlerinden sekiz ayrı projenin yer aldığı liste şu şekilde: 

Lego House – Billund, Danimarka (BIG)

BIG ve COWI tarafından tasarlanan LEGO House, her yaştan LEGO hayranına kapılarını açan bir sergi alanı. LEGO firması ve Billund Belediyesi’nin destekleri ile yürütülen projenin inşaat sürecine 2014 yılında başlanmıştı. Efsaneleşmiş 2×4 LEGO tuğlalarının mimari ölçeğe taşınması ile inşa edilen yapı, kent içindeki merkezi konumu ile Billund için önemli bir kentsel imge haline geldi.

Yves Saint Laurent Müzesi – Marakeş, Fas (Studio Ko)

Ünlü modacı Yves Saint Laurent’in işlerine adanmış yapı, geçici ve kalıcı sergi mekanları, araştırma kütüphanesi, 150 kişi kapasiteli oditoryum, kitapçı ve terasta bulunan bir kafeteryayı içeriyor. Ek olarak yapıda bir koruma arşivi ve Fondation Pierre Bergé’e ait giysi, özel tasarım aksesuar ve çizimlerin bulunduğu geniş bir koleksiyonun bir parçasının depolanıp bakımının yapılacağı bir laboratuvar da bulunuyor. Yapının cephelerinde yakalanan kumaş dokusu hissi ile ziyaretçilerin “bir Yves Saint Laurent kıyafeti giyermişçesine” müzeyi deneyimlemeleri sağlanıyor.

Hastings İskelesi – Doğu Sussex, İngiltere (dRMM)

2010 senesinde yaşanan yangının ardından yerliler ve paydaşlarla gerçekleştirilen katılımcı süreçler sonucunda yenilenen Hastings İskelesi, 2017 RIBA Stirling Ödülü’nü kazanmıştı. dRMM Architects’in “öngörülebilir ve gereksizce destansı bir yapı yaratmak yerine, herkesin erişebileceği bir açık alan sağlamak” kurgusu üzerinden hareket ettiği projede çok çeşitli etkinlik ve kullanımları destekleyebilen, güçlü ve iyi hizmet veren bir platform yaratmaya odaklanıldı. Stüdyonun sadece tasarımcı kimliği ile kendini kısıtlamayıp, halkın katılımını teşvik edici bir güç olarak da projede rol alması, projeyi listede öne çıkarıyor.

Juergen Teller Stüdyosu – Londra, İngiltere (6a architects)


Glancey’nin yorumuna göre Alman fotoğraf sanatçısı Juergen Teller’ın Londra’daki stüdyosu antik Roma evlerini andıran, garip ve dar kentsel boşluklarda nelerin yapılabileceğini kanıtlayan bir proje olarak karşımıza çıkıyor. Ham betonun, güneş ışığı ve yeşil öğeler ile dengelendiği proje, sokağa bakan beton cephenin ardına saklı üç ayrı hacimden oluşuyor.

Louvre Abu Dhabi – Birleşik Arap Emirlikleri (Ateliers Jean Nouvel)

On yıllık çalışmanın ardından geçtiğimiz Kasım ayında kapılarını ziyaretçilere açan Louvre Abu Dhabi, yirmi üç ayrı galeriyi bünyesinde barındırıyor. Proje, ziyaretçileri Abu Dabi’nin kızgın güneşinden koruyan yüz seksen metre açıklığındaki devasa kubbesi ile dikkatleri üzerine çekiyor.

Napoli – Afragola Hızlı Tren İstasyonu – Napoli, İtalya (Zaha Hadid Architects)

2012 yılında tamamlanması beklenirken maddi nedenlerden ötürü ertelenen proje, İtalya’nın gelişmekte olan hızlı tren hattını destekleyen on üç istasyondan biri. Napoli’nin deprem kuşağında yer almasından ötürü çeşitli kaygılarla mühendislik çalışmaları gerçekleştirilen yapı, dışarıdan birbirine bağlı ve kesintisiz bir hacim olarak görünse de, olası bir depremde birbirinden ayrılabilecek bağımsız birimlerden oluşuyor. Zaha Hadid tarafından tasarlanan istasyon, Glancey’e göre Güney İtalya’nın ekonomik anlamda kazanabileceği canlılığın güçlü bir simgesi.

Tianjin Binhai Kütüphanesi – Tianjin, Çin Halk Cumhuriyeti (MVRDV)

MVRDV’nin Çin’in Tianjin şehrinde tasarladığı Tianjin Binhai Kütüphanesi, büyük ölçekli bir kültür kompleksinin ikonik bir parçası. Cephesinde yer alan oval açıklık ve iç mekanda yer alan küre şeklindeki oditoryumun görsel anlamda bütünleşmesi ile dışarıdaki insanlar için ön cephede bir göz illüzyonu yaratan yapı, ilgi çekici mimarisi ile yerel halkı kitap okumaya teşvik etme konusunda başarılı bir girişim olarak tanımlanabilir.

Elbphilharmonie – Hamburg, Almanya (Herzog & de Meuron)

Herzog & de Meuron’un tasarladığı, Hamburg’un en büyük antreposunun üzerine oturan Elbphilharmonie’nin açılışı, 2017 yılının başında gerçekleştirilmişti. İki konser salonu, bir otel ve çok sayıda konut birimini içinde barındıran bu yapının fonksiyonel anlamda sahip olduğu hareketlilik, günün her saati dinamik bir görünüm sunan cephesi sayesinde bina tasarımına da yansımış durumda. Glancey, Herzog & de Meuron’un bu çalışmasını “işlevini kaybetmiş bir limana hareket getiren bir akla yatkın bir tasarım” olarak değerlendiriyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın