İstanbul Urban Age’e Ev Sahipliği Yaptı, Peki İstanbul’a Kim Sahip Çıkacak?

Urban Age Konferansları'nın ikinci günü olan 06 Kasım 2009'da iki tema esas alındı: "Çevre ve Kentler" ile "İstanbul Vizyonları ve Projeleri". Konu çevre,kent ve projeler olunca yine gözler İBB yöneticilerini aradı.

Janette Sadik-Khan “Araba ve Yayaları Dengelemek: New York Örneği”, Geetam Tiwari “Delhi’nin Yeni, Yeşil Ulaştırma Altyapısı”, Fabio Casiroli “Kentsel Ulaştırma ve Zaman” ve Haluk Gerçek “İstanbul için Mobilite Modelleri: Sonraki Adım Ne?” başlıklı konuların sunumlarını yaptılar. Daha sonra Sanjeev Sanyal, Dimitri Zenghelis ve Semih Eryıldız’ın da katıldığı tartışma gerçekleşti. Tartışmada toplu taşımaya özendirme, bisiklet ve otobüs yollarının yeniden düzenlenmesi gibi konular konuşuldu.

Tartışma yürütücülerinden Philipp Rode Urban Age kapsamında çıkarılan gazetedeki makalesinde “Ulaşım konusunda, olumlu bir “şehir etkisi” iki yönlü: Birincisi, yakınlık; ikincisi ise çevre dostu ulaşım biçimlerine dönüş ile ilgili. Derli toplu şehir yapılanmaları, yüksek oranda erişebilirlik yaratarak seyahat yoğunluğunu düşürüyor. Genelde, şehirlerde yakınlık sağlamak için, mekansal olarak üç kritik faktör – yoğunluk, çok işlevlilik ve çok merkezlilik – etkili olur. Bu faktörlerden hiçbiri bir diğerinden önemsiz değildir. Eşit olarak yürürlüğe konulduğunda, yürüyüş, bisiklet ve toplu taşıma gibi sürdürülebilir ulaşım yollarının kullanımını artırmakta da rol oynayabilir,” diyor ve ekliyor “Dinamik ve kendini etkileyen organizmalar olarak, şehirler, sakinlerinden anında yanıt alarak, yeni yaklaşımları uygulama konusunda hızla harekete geçirilebilir. Yakın dönemde ulaşıma dair yeniliklerin listesi bir hayli aydınlatıcı: Trafik Yoğunluğu Ücreti (Londra, Stockholm, Milan), şehirde bisiklet kullanımı (Kopenhag, Bogota, Paris), “BRT (Bus Rapid Transit) sistemi” “metrobüs” (Curitiba, Bogota, İstanbul) ve işlek caddelerin geçici olarak sadece yayalar tarafından kullanımı (Rio de Janeiro, New York, Tokyo) gibi stratejiler dünya çapında uygulamalara yön veriyor. Daha az karbon gazı üreten şehirler, karbon gazı salınımındaki düşüşler küresel ısınmanın etkilerini sınırlandırmadan çok önce hayat kalitesini kaydadeğer bir biçimde iyileştirecek.”


Alejandro Zaera Polo, Richard Rogers, Andrew Altman, Ömer Kanıpak ve Enrique Peñalosa

Öğleden önce başlayan ikinci oturumun yöneticileri Andrew Altman ve Ömer Kanıpak’tı. “Sürdürülebilir Kentler Tasarlamak” başlıklı tartışmanın sunumlarını Richard Rogers “Sürdürülebilir Kentler için Mimari: Londra, Paris + Yoğun Şehir”, Alejandro Zaera Polo “Ucuzluk & Demokrasi” ve Enrique Peñalosa “Sürdürülebilir Kentler için Politika” konularıyla yaptı.

Sunumlardaki ortak görüş sosyal eşitlik kavramıydı. Özellikle Enrique Peñalosa’nın sunumu oldukça ilgi çekti. Kendisinin hiçbir şey yapmadığını iddia etmesine rağmen sosyal eşitliğe verdiği önem, demokratik davranış biçimi ve yaşam kalitesindeki eşitlik ilkeleri Göteborg’da sürdürülebilirlik ödülü almasına neden oldu. Kahve aralarında ayak üstü yapılan konuşmalarda Bogota Belediye eski Başkanı’nın İstanbul’a başkanı adayı olmasından bahsedildi.

Yöneticilerden Ömer Kanıpak ise yine aynı gazetedeki makalesinde “İstanbul’un kendi kentsel diline ait gramerini ve sözlüğünü yaratması gerektiği iddia edilebilir. Bunu geliştirmek için de henüz etraflıca ve kritik olarak analiz edilmemiş kendinden menkul kodların deşifre edilmesi gereklidir. Söz edilen bu kamuflaj desenin deşifre edilmesi birden fazla disiplinin koordineli çalışmasını gerektiren kritik bir tahkikattir. Bu araştırma sadece mimar ve kent plancılarının omuzlarına yüklenmemelidir, çünkü kent sadece binalardan ve sokaklardan oluşan taştan bir organizma değildir. Sosyologlar, ekonomistler ve hatta psikologlar kentin birbirinden farklı ve aslında uyumsuz parçalarının nasıl olup da bir arada çalışabildiğini analiz etmeli, kumaştaki parçaların tekil tonları, renkleri ve dokularının yanı sıra, bu parçaları bir arada tutan dikişlere de ayrıca önem vermelidir. Sosyal, ekonomik, fiziksel ve coğrafi tabakalara denk düşen amorf şekillere sahip bu parçalar arasındaki dikişler, İstanbul diye nitelendirdiğimiz kamuflaj desenli kumaşı bir arada tutan kuvvetler olabilir,” diyor.


Richard Sennett, Hashim Sarkis, Richard Brown, Klaus Bode, Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Faruk Göksu, Kees Christianse, Jose Castillo ve Ömer Kanıpak

“İstanbul Vizyonları ve Projeleri” konulu oturumların ilk ayağı olan “Kentsel Vizyonlar Yaratmak” konulu tartışmayı Ricky Burdett ve Korhan Gümüş yürüttü. “Philadelphia, Washington, D.C. ve Londra: Kentsel Vizyon Vaka Analizleri” Andrew Altman, “Londra için Vizyon Yaratmak” Peter Bishop ve “İstanbul’a Çevre Düzeni Planı” ile İbrahim Baz sunumlarını gerçekleştirdi.

Sunumlarda 2012 Olimpiyatları’nın Londra açısından sürdürülebilir değişimlerdeki katalizör etkisi ve İstanbul Çevre Düzeni Planı üzerinde duruldu. Tartışmaya Anthony Williams, Tony Travers, Albert Speer, Recep Bozlağan ve Erdoğan Yıldız da katıldı. Tartışma sırasında İstanbul’un yaklaşık 2500 yıldır kendini sürekli olarak geliştirerek aşırı dikey olan topoğrafyasına ve İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki değişken arazi yapısına karşılık bazen bütünlük, bazen uyumsuzluk içerisinde çoklu katmanlardan oluşan bir kent halini aldığına dikkat çekildi. İstanbul Mahalle Platformları Derneği Temsilcisi Erdoğan Yıldız kuşaklardır aynı mahallede yaşayanlara kentin yabancısıymış gibi davranılmasının verdiği rahatsızlık ve çaresizliğin altını çizdi. Buna karşılık bir İMP yetkilisi olan Baz’ın cevapları ne yazık ki yetersiz kaldı.

Günün son oturumunun konusu “Kentsel Uyarlamalar”dı. Yürütücülüğünü Enrique Norten ve Hüseyin Kaptan’ın yaptığı tartışmada Kees Christianse “HafenCity Hamburg: Post-endüstriyel Şehri Modellemek”, Jose Castillo “Mexico City’de Uyarlamalar” ve Ömer Kanıpak “İstanbul’da Yeni Kentsel Uyarlama Fikirleri”ni sundu. Richard Sennett, Hashim Sarkis, Richard Brown, Klaus Bode, Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Faruk Göksu tartışmaya katılan isimler oldu. Sunumlar arasında Jose Castillo’nun anlattıkları İstanbul gerçekleriyle örtüşüyordu. Dünyanın iki farklı coğrafyasının benzer sorunlarla boğuşmasına en iyi örnek ise Mexico City’de birçok insanın yaşamını kaybetmesine yol açan sel felaketiydi. İki şehrin kaderinin aynı çaresizlikte alt yapısızlık olması ve belediye yetkililerinin her şeye olduğu gibi farklı çözümlerin önerildiği bu platforma olan ilgisizliği kayda değerdi.

Sunumlar ve tartışma esnasında “retrofitting” kavramı, açık kent ve mahalle, aynı parselde farklı amaçlı kullanımlara uygun yapılaşma, göç gibi konulardan bahsedildi. Ayrıca Ömer Kanıpak sunumu sırasında Urban Age’in Arkitera Mimarlık Merkezi ile birlikte başlattığı İstanbul üzerine beş genç mimarlık ekibi tarafından hazırlanan mekansal çalışmalardan bahsetti. SO Mimarlık, PAB, 8Artı, GB Mimarlık ve Superpool’un projelerine http://urban-age.arkitera.com/‘dan ulaşılabilir.

İki günlük mimarlık ve kent maratonu Şevket Pamuk ve Wolfgang Nowak’ın kapanış konuşmaları ile sona erdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın