Namuslu Bir Mimari Ürün: Türk Telekom Arena

15 Mayıs 2012 Salı günü Kalebodur sponsorluğunda 18. kez düzenlenen ARKİV Buluşması, Türk Telekom Arena'da gerçekleşti.

Buluşma’ya Manço Mimarlık’tan Ali Manço, MTF Proje’den Ozan Öztepe, Öztuzcu Mimarlık’tan Oğuz Öztuzcu, Galatasaray Spor ve Stad İşletmeciliği’nden Coşkun Peküstün, Merve Oktay Okumuş ve Ayşegül Uslu, DB Mimarlık’tan Zeynep Sezin Sever, Hakkı Can Özkan, Christian Pichlkastner, Betül Karanfil, Mutlu Güngör, Esra Karagümüş ve Erman Uçaroğlu, Uzunlar İnşaat’tan Bilal Uzun, EPP’den Bora Soykut, Kalebodur’dan Ayşe Çamcı, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Yılmaz, Emine Merdim Yılmaz, Derya Yazman, Mehmet Eriş ve Selin Biçer, Uğur Ceylan katıldı. Ayrıca https://twitter.com/#!/mimarlikarsivi üzerinden sorduğumuz soruyu bilen kişiler arasından Ertunç Öner, Cansu Güreser, Sevgi Akdoğan, Didem Dinçkal, Mehmet Emin Evci, Ceren Güngör, Alper Konak, Fatih Altunkaya, Ecem Özsoy, Hasan Kulaksız, Ali Veziroğlu ve Selin Özufacık da Türk Telekom Arena’yı mimarı Mete Arat ile gezme fırsatı yakaladı.

2011 yılında ARKİV Seçkileri arasında yer alan Türk Telekom Arena, Mete Arat tarafından anlatıldı.

Mete Arat kısaca kendini ve projelerini anlattı. Daha önce Stuttgart Stadyumu’nu da tasarlamış olan Arat, bu projede eski tecrübelerinden fazlasıyla yararlandığını söyledi. Hemen ardından yaklaşık 40 yıldır arkadaşı olan Coşkun Peküstün’ü tanıttı ve projenin nasıl başladığından bahsetti.

Galatasaray SK’nın stadyum projesi için herhangi bir ihtiyaç programı vermediğini dile getiren Arat, Peküstün ile birlikte programı nasıl ortaya çıkardıklarını anlattı. Kulüp mimardan sadece 2 talepte bulunmuş: 50 bin kişilik kapasite ve çatısının açılır kapanır olması.

Arat stadyumların genelde düz alanlarda inşa edildiğini ve ayrıca FIFA, UEFA gibi kuruluşların özel isteklerinin bulunduğunu açıkladı. Türk Telekom Arena’nın çok eğimli bir arazide yer aldığını ve bu yüzden çok zorlandıklarını belirtti. Arat, araziye yerleşim kararlarını, tasarım kriterlerini çizerek, ders verir gibi izleyicilere aktardı.

Yaptıkları maket çalışmaların sonucunca araziye nasıl yerleşileceğinin belirlendiğini ve bu boyuttaki bir stadyumun ancak bu şekilde buraya sığabildiğini ifade etti. Arat, stadyumda 2 farklı seviyeye ihtiyaç duyulduğunu (yaya ve servis) ve bu 2 seviyeyi tasarlarken eğimden yararlandıklarını açıkladı.

Ana kütlenin arazideki tepenin en üst noktasına yerleştirildiğini belirten Arat, metro istasyonuna kadar uzanan bir yaya aksı olduğuna değindi.

Son yıllarda maçların cemiyet hayatının bir parçası olduğunu, bu yüzden locaların ortaya çıktığını hatta etkinlik alanları haline geldiğini ve Galatasaray SK’nın 2 kat loca istediğini söyleyen Arat şemanın hemen her stadyumda aynı olduğunu ancak burada yine topoğrafyadan faydalandıklarını sözlerine ekledi. 155 adet locanın yetmediğini ve yenilerinin yapılacağını söyledi.

Büyük konstrüksiyonlara ihtiyaç duyulan bu projede mimari görüş olarak hiçbir şeyi saklamamayı seçtiklerinin altını çizdi. Arat yapı elemanlarının nasıl yukarıdan aşağıya indiğini estetik olarak göstermek istediklerini anlattı ve çizdiği şema üzerinden strüktürü açıkladı.

Namuslu Mimari

Açılır kapanır çatının raylar üzerinde oturması gerektiğini ve bu yüzden konstrüksiyonun çok ağır olduğunu söyledi. Konstrüksiyon için maket çalışmaları yaptıklarını ve namuslu bir mimari yapmak istediklerini ifade etti ve ekledi “Form arayışına girmeden gerçek neyse onu gösterdik…”

“Açılır kapanır çatıdan maliyet yüzünden mi vazgeçildi?” diye sorulması üzerine Arat “Projenin toplam maliyeti 300 milyon TL. Çatının maliyeti ise 10 milyon TL’ydi. Zaten çatının altyapısı hazırlanmış ve bu paranın bir kısmı harcanmıştı. Fakat bir futbol kulübü için çatı mı yoksa bir futbolcu mu daha önemli? diye sorulunca tabii ki aynı değerde bir futbolcu daha fazla önem taşıyor,” dedi.

Arat’ın açıklamalarının ardından soyunma odası, servis koridorları, saha, localar ve VIP alanlarını da kapsayan bir stadyum turu atıldı.

ARKİV Buluşmaları Hakkında

Kapalı oturumlar halinde belli periyodlarda düzenlenen buluşmalarda her oturumda farklı bir proje geziliyor ve tartışılıyor. Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanıyor.

Etiketler

9 yorum

  • firat-seymen says:

    Namus çok erkek egemen bir kavram değil mi ya!? Şeffaf diyebilseymiş keşke!

  • omer-yilmaz says:

    Önce korktum: FB’li Fırat, GS yorumu yaptı diye. Sonra sevindim nitelikli katkı için 😉

    “Namuslu: Ahlak kurallarına uygun olarak davranan.” Dolayısıyla bir sakıncası yok.

  • cigdem-yontem says:

    Fırat’a katılıyorum..baslıgı dusunmek gerek bence..

  • emine-merdim-yilmaz says:

    Arkadaşlar, başlık mimarın cümlesinden alıntıdır.

  • firat-seymen says:

    Evet evet ben mimarın dilinden bahsettim zaten 🙂 başlığı atan ne yapsın! Cinsiyetçi olmayan bir dili benimsemek baabında söyledim ben. Mesela bilim insanına bilim insanı diyen “bilim adamı” demeyen bir dil. Feminist eğilimlerim var 😉

  • derya-yazman says:

    “namus” kelimesini nasıl bu yöne çektiniz anlayamadım açıkçası:)

  • cigdem-yontem says:

    icinde olmadan anlamak zor’dur bazı selyleri:) ben sana anlatırım bi’ara Deryacım..::)(

  • omer-yilmaz says:

    Futbol anlatımlarınız için bolca site bulabilirsiniz.

  • acar-avunduk says:

    Galatasaray, T.T. Arena Stadı için kişisel gözlemlerim…
    Değerli arkadaşlar, genelde başarılı bulduğum stadın öznel mimarisi için çok fazla bir değerlendirme yapmak istemem… Konu zaten benim ilgi alanımda değil… O konuda uzman olanlar değerlendirme yapabilir… Ancak benim stadın bulunduğu yerle, çevresi ile ilişkili “olumsuz” eleştirilerim olacak. Bir kere stadın buraya yapılması (yer seçimi olarak) çağdaş şehircilik ilkeleri açısından tümüyle yanlış bence… Çevre yolunun hemen yanında, tümüyle ağaçlarla kaplı ormanlık bir arazide ve en önemlisi düz olmayan (büyük bir bölümü vadi şeklinde olan) bir arazide yapılmıştır bu stad… Dünyanın hiçbir çağdaş kentinde autobahn’ın hemen dibine hem de bu kadar yakınına böyle bir stad inşa edilemez… Ki biz bu tür stadların örneğini, Mecidiyeköy Ali Sami Yen Stadı’nın trafiğe ne tür olumsuzluklar getirdiğini gördüğümüz halde, ısrarla aynı hatayı bir kez tekrarladık… İkincisi, yine çağdaş dünyanın tüm gelişmiş kentlerinde bu denli büyük stadlar düz bir araziye inşa edilir ki, stadlar boşalma anında, dört bir taraftan çok kısa sürede boşalabilsin… Oysa Arena Stadının neredeyse etrafının ¾’lük bölümü uçurum, oldukça yüksek kot farkı var ve o nedenle koca stada tek yönlü o da ne yazık ki metro ve yol tarafından olmak üzere tahliye çıkışı verilmiş… Bu nedenle maç günleri binlerce seyirci tek yönlü çıkışta stad ile yol arasında sıkışıp kalıyor ve stadın boşalması saatlerce sürüyor… Bunlara ilave olarak özellikle stadın otopark sorunun da yeterince (yeterli alan ve sayıda) çözülmemiş olduğunu düşünüyorum…

    Bunları nereden bildiğimizi soracak olursanız, stada yaklaşık 300 metrede oturuyorum ve her maç günü yaşanan o korkunç trafik ve ulaşım kargaşasını üzülerek izliyorum…

    Stadın mimarı ,değerli meslektaşım (Sn Mete Arat’ın) belki bu konularda hiçbir suçu veya günahı olmayabilir, ancak Galatasaray T.T. Arena Stadı yer seçimi ve çevre düzenlemesi (özellikle otopark, ulaşım ve seyirci sirkülasyonu açısından) tümüyle yanlış ve kabul edilemez bir görünüm oluşturmaktadır…

Bir yanıt yazın