Gölgelerin Gücü Adına

Bir müzenin bahçesi için bir şiirden ilham alınabilir mi? İlham buradan mı geliyor bilemiyorum, ancak Göğe Bakma Durağı bir mekana şiir havası katıyor...

Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’tan oluşan SO? Mimarlık ve Fikriyat’ın tasarladığı YAP İstanbul Modern’in ilk projesi “Göğe Bakma Durağı”, adını Turgut Uyar’ın şiirinden alıyor. Bu eser şiir sevenler arasında hatrı sayılır bir üne sahip…

“İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım”

İstanbul Modern’in, The Museum of Modern Art (MoMA) ve MoMA PS1 işbirliğiyle, Garanti Bankası, Polimeks ve VitrA eş sponsorluğunda gerçekleştirdiği YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı’nın ilk geçici yapısı “Göğe Bakma Durağı” müzenin bahçesinde 25 Haziran 2013’te ziyarete açıldı.

SO? Mimarlık, Arzu Erdem tarafından nomine edilmiş. Sonraki aşamada mimarlar ve tasarımcılar daha önce yapmış oldukları benzer projelerinin oluşturduğu bir portfolyoyu ve niyet mektubunu göndermişler. Finalistler belirlendikten sonra ekiplere bir “tasarım briefi” verilmiş.

İstanbul Modern’in kısa süreli sergi alanında ise YAP: Yeni Mimarlık Programı’nın 15 yıllık tarihçesi ile 2013 yılında MoMA PS1, CONSTRUCTO, MAXXI ve İstanbul Modern tarafından programa davet edilen toplam 20 finalistin projeleri, uluslararası bir sergiyle izleyiciyle buluşuyor. Küratörlüğünü Çelenk Bafra ve Pelin Derviş’in üstlendiği sergide projelerle ilgili video, fotoğraf ve maketlerin yanı sıra “Göğe Bakma Durağı”nın yapım süreciyle ilgili hazırlanan video görülebilir.

Türkiye’nin dört bir tarafında ve KKTC’de yer alan mimarlık okullarındaki akademisyenler, mimarlık eleştirmenleri, süreli yayın mensupları ve Mimarlar Odası ile Serbest Mimarlar Derneği gibi mesleki kurumların temsilcilerinden oluşan aday göstericiler ile iletişime geçilerek 26 Kasım 2012’de onların işaret ettiği 35 genç aday arasından 5 finalist seçildi. Bu seçim, adayların sunduğu portfolyolar üzerinden seçici kurul tarafından yapıldı. Seçilen finalistlerden İstanbul Modern’in bahçesine programın çerçevesine uygun bir geçici düzenleme önerisi geliştirilmeleri istendi. 1 Şubat 2013’te yeniden bir araya gelen seçici kurul finalistlerin sunduğu önerileri değerlendirdi.

Suha Özkan’ın başkanlığını yaptığı seçici kurulda Emre Arolat, İstanbul Modern Küratörü Çelenk Bafra, MoMA Philip Johnson, Mimari ve Tasarım Şef Küratörü Barry Bergdoll, XXI. Yüzyıl Sanatları Ulusal Müzesi ve MAXXI Mimarlık Kıdemli Küratörü Pippo Ciorra, İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu, YAP İstanbul Modern Koordinatörü Pelin Derviş, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Cevdet Erek, MoMA Çağdaş Mimarlık Küratörü Pedro Gadanho, Melkan Tabanlıoğlu ve Han Tümertekin yer aldı.

YAP: Yeni Mimarlık programı, mimarları sürdürülebilirlik, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi çevre sorunlarına çözüm öneren gölgelik, su ve oturma alanı gibi öğelerle açık havadaki alanların kullanım olanaklarını artıran yenilikçi tasarım araştırmaları yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. Kentin çekici yazlık mekanlarından birine dönüşmesi beklenen bu tasarımların çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapması, kentli için sosyal alanlar yaratması ve tüm bunları mimari ve mali olarak uygulanabilir çözümlerle başarması gerekiyor.

“Göğe Bakma Durağı”

“Göğe Bakma Durağı”, İstanbul Modern’in üzerinde bulunduğu Boğaz’ın görünmeyen sularında süzülerek müzenin bahçesini gölgelendirirken yerleştiği mekanı da şehre yansıtıyor. Müzenin yer aldığı antrepo ve bahçenin strüktürel yapısı, deniz suyunun hareketini mimari elemanların hareketine dönüştürmeye olanak veriyor. Denizin yanı başında ama kıyıyla ilişkisi gümrüklü alan nedeniyle kesilmiş olan bahçe, döşemenin altındaki deniz suyunda yüzen şamandıraların taşıdığı gölge elemanlarıyla yeniden tanımlanıyor. Boğaz’dan ve kentin yüksek noktalarından da algılanabilecek kısa ömürlü ama canlı bu ek, bulunduğu yeri kent siluetinin bir parçası haline getiriyor. Bahçede bulunanlar, gündüzleri sallanan gölgelerin altında, hava karardığında ise değişen yansımaların içinde vakit geçiriyorlar. Bahçenin kullanım kurgusu, yeniden kullanılan malzemelerden üretilen elemanlarla şekilleniyor balık ağlarıyla kaplanan kullanılmış araç lastikleri hafif, sağlam ve taşınabilen birimlere dönüşüyor. Ortaya çıkan değişken peyzaj ve durmaksızın kıpırdayan gölgelikler bahçeyi şehir içinde bir durağa dönüştürüyor: Dinlenmek, toplanmak, oyun oynamak ya da gökyüzüne bakmak için bir durak.

Göğe Bakma Durağı’nın tadını tasarımcıları olan Sevince Bayrak ve Oral Göktaş ile birlikte çıkardık. Bu sırada da programa dahil olma, tasarım ve uygulama süreçlerini konuştuk.

SO? Mimarlık, Arzu Erdem tarafından nomine edilmiş. Sonraki aşamada mimarlar ve tasarımcılar daha önce yapmış oldukları benzer projelerinin oluşturduğu bir portfolyoyu ve niyet mektubunu göndermişler. Finalistler belirlendikten sonra ekiplere bir “tasarım briefi” verilmiş.

Finale kalan 5 ekip Şubat ayında MoMA ve MAXXI’den gelen kuratörlerin de bulunduğu 10 kişilik bir jüriye projelerini sunmuş.

Sevince Bayrak, sunumdan önce çok heyecanlı olduklarını ve zorlanacaklarını düşündüklerini belirtirken Oral Göktaş ise sunum sırasının sonunda olduklarını söyledi. Ancak sunumda oldukça rahatlarmış ve her şey iyi gitmiş.

Mimarlar uygulama sürecini anlatırken oldukça heyecanlı gözüküyorlardı. Dinledikçe bu his benim de içimi kapladı. Öncelikle SO? çok iyi bir ekiple çalışmış, Boğaziçi Üniversitesi’nden Kıyı Mühendisi Emre Otay ve İTÜ’den Oğuz Cem Çelik danışman olarak ekipte yer almış. Uygulamanın bir kısmı dalgıçlar tarafından su altında yapılmış. Tüm bu uygulama aşamaları kaydedilmiş.

Göktaş, yarışma sürecinde projenin uygulanabilirliğini jüriye aktarabilmek için detayların çoğunun çözüldüğünü ve bu durumun uygulama aşamasında bir avantaja dönüştüğünü anlattı. Böylece başlangıçtaki tasarımda radikal değişiklikler olmadan uygulamayı bitirdiklerini belirtti.

Bayrak ise yarışma süresince düşündükleri pek çok fikrin programın YAP’ın 15 yıllık sürecinde tasarlanan yapılarda karşılarına çıktığını söyledi. Programın temel talebi olan gölge ve oturma alanı için, basit bir çözüm önermek istemişler. Hem basitlik hem de yere ait olma özelliği ile diğer türevlerden farklı bir şey ortaya koyacaklarını öngörmüşler. Geçici bir strüktürün yerle ilişki kurmasının mümkün olup olamayacağını düşünmüşler.

Dokunulmaz sınırlar içinde neyi tasarlayabileceklerini araştıran ekip proje yerinde dolaşırken zemini ve altındaki suyu keşfetmiş.

Sadece görselleri incelemenin projeyi yeterince anlatmadığını söyleyen SO?, yüzen gölgelikleri yerinde görenlerin tepkilerinin daha farklı olduğunu anlattı.

Mimarlar tasarımın, uygulama organizasyonun, bütçe koordinasyonu ve malzeme seçiminin kendileri tarafından yapıldığını ve bu durumun daha önce içinde bulunmadıkları bir süreç olduğunu dile getirdiler.

Son olarak SO? 20 Haziran’da yapılması planlanan resmi açılışın Gezi Parkı Direnişi yüzünden iptal edildiğini söyledi.

Sohbet sona erdikten sonra deniz havasında Göğe Bakma Durağı’nda oturmak tatlı geldi. Ancak görev beni bekliyordu…

Ne diyeyim: Ellerinize sağlık!

Etiketler

Bir yanıt yazın