Sulukule’de ‘Adalet!’

Oktay Ekinci'nin 20 Haziran 2012 günü Cumhuriyet Gazetesi'nde Sulukule ile ilgili yayınlanan yazısı.

Yargı, Roman sakinleri zorla boşaltılarak TOKİ’ye “lüks konut arsası” yapılan Sulukule’nin sözde “kentsel dönüşüm” projelerini iptal etti… Mahkemenin “durdurun” dediği inşaatlar ise yeni sahiplerine teslim edilmek üzere hızla tamamlanıyor.

Böylece hem adaletin geç tecellisi hem de geç gelen adalete bile aldırmayan “adaletçi”ler yüzünden, hukuk dışı bir yapılaşma daha “fiili durum”la gerçekleşmiş oluyor. Tıpkı Dolmabahçe sırtlarındaki azman Gökkafes ya da Sarıyer ormanlarındaki Koç Üniversitesi gibi…

Peki, devletin hukuk dışı işlerine yargısal denetimi sağlayan “idari yargı” mahkemelerinin “iş işten geçmeden” karar almalarını sağlayacak düzenleme, yıllardır TBMM gündemine neden getirilmiyor?

Dahası, mahkeme kararlarını dinlemeyen “idare”nin, yani merkezi ve yerel yöneticilerin bu anayasal suçu işleme özgürlüklerine(!) de son verecek yeni bir yasal önlem neden akla bile gelmiyor?

Yanıtlar açık; suç işleyenlerle bunu önleyecek yasaları yapacak olan siyasiler aynı kişiler olursa, yargının “dur” kararlarına uyulmasını sağlayacak bir “etkin” yasa bulamazsınız…

Zaten şimdi de denecek ki; “artık bu kadar bina yıkılamaz, harcanan paralara yazık, bir yolu bulunup yasallaşmalı.”

Davada “kazanan”(!) taraf olan Mimarlar Odası da yılların arabesk şarkısını çaresiz bir kez daha söyleyecek; “adaletin bu mu dünya?..”

Dava süreci

Nitekim söyledi de… İşte Sulukule davasında “Roman mahallesini imha ve işgal projeleri”nin mahkemece “iptal” edildiğini duyuran 11 Haziran tarihli açıklamasından bir özet:

“Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri (Sulukule) Yenileme Alanı kararına açtığımız davada İstanbul 4. İdare Mahkemesi, projeler kamu yararına aykırı olduğu için oybirliğiyle iptal kararı verdi.

Bin yıldır sakinlerinin kültürel özelliklerini koruduğu; doğal, tarihi ve arkeolojik mirasımız Sulukule; Bakanlar Kurulu’nca 22 Nisan 2006’da ‘Yenileme Alanı’ ilan edilmiş; buna dayalı yıkım ve yeniden yapılanma projeleri Yenileme Kurulu’nca 2 Kasım 2007’de onaylanmıştı.

Ulusal ve uluslararası yasalara ve sözleşmelere aykırı kültürel katliam işlemlerinin iptali için Şubat 2008’de yargıya başvuruldu. Buna rağmen yıkımlara başlandı; hatta 2009 Mayısı’nda ‘Çevik Kuvvet’ eşliğindeki belediye ekipleri, içinde insanların yaşadıkları evleri bile yok ederek Sulukule’yi inşaat alanına çevirdiler.

İzleyen süreçse hukuk tarihinde ironidir.

Yürütmeyi durdurma talebimizin Haziran 2009’da gerekçesiz olarak reddedildi. İtirazımız üzerine bilirkişi incelemesi ancak Kasım 2009’da yapılabildi… TOKİ ise 2009 Eylülü’ndeki ihaleyle Sulukule’yi inşaat firmasına zaten devretmişti.

Yargı süreci savsaklanmış, tarihi semt, içinde yaşayanlarla birlikte ortadan kaldırılarak, ‘hukuksuz’luğun ve ‘kültürel soykırım’ın simgesi yapılarla doldurulmaya başlamıştı.

Şimdi ise davanın 4’üncü yılında ve işgal yapıları tamamlanmak üzereyken aynı mahkeme avan projeleri iptal etmiştir. Ne yazık ki bu hüküm de gecikmiş bir karar olarak hukuk tarihimize geçmekte; kent davaları için yürütmeyi durdurma sürecinin ne denli önemli olduğunun altı bir kez daha ‘trajik’ biçimde çizilmektedir.”

‘Keçi’lerin türküsü

Eski Yunancada “tragos” keçi, “oidie” türkü demekmiş… ‘Trajedi’ de “keçilerin türküsü”ymüş. Bu deyim zamanla yaşamın hüzünlü yönlerini yansıtan tiyatro eserleri için de kullanılmaya başlanmış…

Bakalım İstanbul Büyükşehir ve Fatih belediyelerinin verdikleri “güvence”yle Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki yeni lüks konutları satanlarla alanlar, “Sulukule’de Adalet Trajedisi”ni nasıl oynayacaklar? 

Etiketler

Bir yanıt yazın