Karşılıklı Tenkitlerle Dolu Bir Kolokyum

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Ağadere Hastanesi ve Şehitliği Fikir Projesi Yarışması'nın kolokyumu 18 Mayıs Cuma günü DSİ Genel Müdürlüğü'nde gerçekleşti.

Kolokyum’da Mustafa Eldemir, Dr. Ömer Gülkal, Demet Gülhan, Prof.Dr. Ahmet Çoşkun Özgünel, Yard.Doç.Dr. Mithat Atabay, Albay Kudret Erkan ve Berna Öz’den oluşan seçici kurul yer aldı.

Jüri Başkanı Mustafa Eldemir yarışma süreci hakkında kısa bir değerlendirme yaparak, 27 adet projenin teslim edildiğini ve hepsinin de 1. aşamayı geçtiğini belirtti. Eldemir, yarışma hakkındaki açıklamalarından sonra katılımcılardan soruları bekledi. İlk olarak yarışmada katılımcı olan bir kişi jüri üyelerine yazılı bir dilekçe verdi. Bu dilekçenin içeriğini kolokyuma katılanlara aktaran Eldemir, Yarışma’ya dava açılacağını ve bu tür şeylerin olabileceğini, bunun hukuki süreçte görüleceğini söyledi. Katılımcının dava açmasına neden olan konu ise yarışma alanında yer alan özel mülkiyetlerin yarışma alanına dahil edilmemesi istenmesine rağmen, ödül alan projelerin bu alanlar üzerinde öneri getirmesi. Mustafa Eldemir ve jüri üyeleri bu iddiaya yönelik herhangi bir cevap vermediler.

“3. Proje Nasıl Seçildi?
Kolokyumda katılımcıları rahatsız eden bir diğer konu ise 3. Ödül’ü alan projenin hangi kriterlere göre bu ödüle layık görüldüğüydü. 4. Mansiyon sahibi projenin müelliflerinden Muhammet Başeğmez, 3. seçilen projeyi nasıl seçtiklerini anlayamadığını ve bunun nedenlerini merak ettiğini söyledi. Bunun üzerine Eldemir, kriterlere göre değerlendirildiğini ve jürinin takdiri olduğunu söyledi. Proje bazında konuşmak istemediğini belirten Eldemir, “Kimseyi rencide etmek istemem. Jüri seçmiştir, lütfen herkesin saygı duyması lazım,” dedi.

4. Mansiyon sahibi projenin müelliflerinden Fatih Özay da 3. projenin oy birliği ile değil de oy çokluğu ile seçildiğini ve bunun nedenini jüri üyelerinden duymak istediğini belirtti. Başka bir katılımcı da bu konu hakkındaki merakını belirtti ve ısrarla cevabını almak istediğini söyledi. Tüm bu ısrarlara rağmen yine nedenleri açıklanmayınca, 1. Ödül sahibi projenin müellifi Oktan Nalbantoğlu söz aldı ve düşüncelerini dile getirdi. Nalbantoğlu, “Kolokyumları yöneten kişiler jüri üyelerinden biri olmaması gerekir. Tarafsız biri olmalı. 3. Proje ile ilgili herkesin bir sorunu var demek ki. Jüri üyeleri defans alma gibi bir durum içerisine giriyor sanki. Böyle bir şeye gerek yok. Nedenlerini açıkçası ben de duymak isterim. 3. Proje’ye şerh koyan Ömer hocamızdan neden koyduğunu dinlemek isterim. Ya da seçenlerden neden seçtiklerini… Kolokyumlar bunların konuşulması içindir. O nedenle daha açık ve anlayışlı olmanızı isterim,” dedi.

Nalbantoğlu’nun bu konuşması üzerine jüri üyeleri sırayla söz alarak, 3. Proje’yi neden seçtiklerini ya da seçmediklerini açıkladılar. İlk olarak Ömer Gülkal söz aldı ve projeye tasarım açısından değerlendirdiğini söyledi. Tasarımın geleceğe yönelik olmadığını ve geçmişi taklid ettiğinin altını çizen Gülkal, bu nedenlerle projeyi seçmediğini açıkladı. Tarihçi Mithat Atabay ise projenin tarihsel yönünü çok beğendiğini, geleceği tasarlarken geçmişi de hatırlamak gerektiğini belirtti.

Katılımcılardan söz alan bir kişi, üçüncü projenin mimari açıdan nasıl seçildiğini, tarihi mimariye nasıl yansıttığını merak ettiğini söyledi. Mimar Demet Gülhan, “Mimari açıdan çok fazla oy alamamış olabilir. Tarihsel açıdan jüri üyelerimiz tarafından beğenilmesinden ötürü 3. oldu,” dedi.

Katılımcılardan Dr. Turgay Ateş (Y. Şehir Plancısı ve Peyzaj Mimarı), jürinin oluşumunda bir sorun olduğunu, fizik mekan ile ilgili kararlar alınırken bu işte uzman kişilerin karar vermesi gerektiğini söyledi. “Bir tarihçi mimari projeyi değerlendiremez. Ama tabiiki danışman jüri üyesi olabilir, olmalı da,” diyerek, bu konuda bakanlığın hatasının olduğunu söyledi.

“Bu Yarışma Sadece Mimari Bir Yarışma Değil”
Tüm bu tepkiler üzerine jüri başkanı Mustafa Eldemir, yarışmanın sadece mimari bir yarışma olmadığını, “Jüri üyelerinin sizin düşündüğünüz şekilde olmaması gerektiği kanaatindeyim,” dedi. Arkeolog Çoşkun Özgünel ise, “Bu proje fikir projesi. Burada multi-disipliner bir jürinin oluşması gayet olumlu. Peki bu mimari proje ise peyzaj mimarının işi ne?” diyerek salondakilerden tepki aldı. Salondaki dinleyiciler, peyzaj mimarının da bir mimar olduğunu, mimarlık fakültesine bağlı olduğunu söylediler.

Eldemir, şartnamenin maalesef ki yarışmacılar tarafından çok iyi benimsenmemiş olduğunu gördüğünü belirtti. Katılımcılardan da bunun nedeninin şartnamenin açık olamamasından kaynaklı olabileceğini, şartnamede hafif temelli yapı denip, temelsiz yapı denmediğini söylerek, “Siz bizlerden peyzaj projesi istemişsiniz biz mimari düşünmüşüz. Keşke bu tanım şartnamede daha açık olsaydı da ona göre biz de hareket etseydik,” dendi.

“Yarışmacı Özgürdür, Şartnameyi Reddebilir de”

Son olarak tekrar söz almak isteyen Oktan Nalbantoğlu, “Katılımcılar şartnameyi reddebilir de. Birebir uyacak diye bir şey yoktur. Yarışmacı özgürdür. O nedenle ‘Şartnameyi anlamamışsınız’ sözünü anlayamıyorum,” diyerek meslek odalarının da önemsenmesi gerektiğini ve devre dışı bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Yarışmacılar, dinleyiciler ve jüri üyeleri tarafından karşılıklı yoğun tenkitlerle süren kolokyum nedeni çok da açıklanamayan sorular, açıklansa da katılımcıları tatmin etmeyen cevaplarla sona erdi.

Etiketler

5 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Videosu yok mu?

  • emine-merdim-yilmaz says:

    Yok, çakışan 2 önemli etkinlik olunca oyumuzu Yenikapı’dan yana kullandık.

  • omer-yilmaz says:

    Hemen alalım bir kamera daha bari.

  • emine-merdim-yilmaz says:

    Alalım 🙂

  • pinar-altan says:

    Merhabalar… Bir aylık geç kalmış yorum için kusura bakmayın. Öncelikle kolokyumda ve değerlendirme esnasında projemizi eleştiren ve savunan herkese teşekkür ederim. Bu kadar eleştri ve tepkilerden sonra sanırım cevap hakkı doğuyor. Genellikle proje yarışmalarında 1. ya da 2. proje eleştirilirken bu yarışmada 3. proje üzerinde duruldu. Bunun sebebi Ömer Lütfü Gülkal’ın projeyi tasarım açısından değerlendirdiğini söylemesi ve tasarımın geleceğe yönelik olmadığını ve geçmişi taklidettiğinin altını çizip projemize şerh koyması ve projeye katılan yarışmacıların da bu projeyi SEBEP olmaksızın sadece “3. Proje nasıl seçildi?” sorusuyla sorgulamasından ibarettir. Bizce kolokyumdaki bu eleştriler “3. proje iptal edilir mi?” düşüncesinin üzerine oynamaktı. Çünkü yapılan eleştriyi destekleyici hiç bir soru sorulmamıştır. Yapılan eleştriyi ve koyulan şerhi değerlendirmek gerekirse de projede sadece tasarıma bakılarak şerh konuluyorsa orda düşünmek gerekiyor. Çünkü bir proje birçok açıdan değerlendirilmelidir. Burada düşünülmesi gereken ve es geçilen nokta şudur ki projemize şerh koyan Ömer Lütfü Gülkal bu şerhi koymasaydı ve projemizi normal şartlarda değerlendirseydi Ömer Lütfü Gülkal’ın jüri üyeliği yaptığı diğer yarışmalara göre yarışmadaki sıralamada oynamalar olacaktı. (Eğer bir araştırma yapılırsa Ömer Lütfü Gülkal’ın jüride bulunduğu yarışmalarda değişmez bir kural var o da birincilik ödülü)
    Projemize gelince proje ekibimiz jürideki multi-disipliner yapıyı kendi bünyesinde barındırıyordu. Herşeyden önce biz Çanakkale’den katılan bir kaç ekipten biriyiz. Bu nedenle her fırsatta alana giderek 9,10,11 no’lu parsellere girmeden nasıl bir düzenleme yapılacağını, bu yönlendirmenin Çanakkale’den ve boğaz geçişlerinden nasıl görüleceğini değerlendirdik. Mesela bazı ekipler gerçekle alakası olmayan Çanakkale silüetleri kullanmışlar projelerinde. Evet 9,10,11 no’lu parselleri kullansaydık ve yeryüzü şekillerinin yerini değiştirme gibi bir lüksümüz olsaydı (Sarıçayı kaydırmak gibi…) mükemmel bir proje çıkardı ortaya. Güzel göz boyamalar vardı ama herkes bu projeye odaklandı. Çok şanslıyız ki her an proje alanına ulaşma ve proje alanını yaşama imkanımız oldu; bünyemizde kendini Gelibolu Savaşları’na adamış bir tarihçimiz; çok değerli bir şehir plancımız ve ilk kez yarışma deneyimi yaşayıp canla başla çalışan ekibimiz vardı. Elbette herkes yarışmaya hazırlanırken çok zorlanmıştır, uykusuz geceler, stresli bekleyiş hepimiz bunları yaşadık. Fakat meslektaşlarımızın sanki 3. proje yukarıdan inmiş ve bir emek harcanmamış gibi acımasızca eleştrilerle umut aramaları ve 3. projeye oynayarak arkasında saklanan başka gerçekleri görmemeleri gerçekten çok üzücü…

    (Bu arada keşke videosu olsaydı bu söylediklerim daha iyi anlaşılacaktı.)

Bir yanıt yazın