12. Gayrimenkul Zirvesi ve ISTANBUL REstate Gayrimenkul Fuarı Başladı

Yaşanan önemli gelişmelere paralel olarak bu yıl farklı bir konsept ve özel bir mekanda düzenlenen 12. Gayrimenkul Zirvesi ve ISTANBUL REstate Gayrimenkul Fuarı, 10 Mayıs Perşembe sabahı gerçekleştirilen törenle başladı.

“Değişim, Dönüşüm; Devamlılık” teması ile Hasköy İplik Fabrikası’nda gerçekleştirilen Zirve ve Fuar, iki gün süre ile gayrimenkulün ulusal ve uluslararası buluşma noktası olacak.

Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu” GYODER (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) tarafından düzenlenen Zirve ve Fuar’a, iki gün boyunca 20’ye yakın ülkeden, çok sayıda katılımcının ilgi göstermesi bekleniyor. Yerli ve yabancı birbirinden önemli konuşmacıların yer alacağı Zirve’de, çeşitli başlıklar altında düzenlenen 7 oturumla gayrimenkul sektörü tüm açılardan ele alınıyor.

12. Gayrimenkul Zirvesi ve ISTANBUL REstate Gayrimenkul Fuarı, GYODER Başkanı Işık Gökkaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşmalarıyla açıldı.

GYODER Başkanı Işık Gökkaya yaptığı konuşmada, öncelikle Zirve ve Fuar’ın farklı konsept ve özel mekanına değindi. Gökkaya, “Bu mekanı tercih etmemizin sebebi ise ‘Değişim, Dönüşüm, Devamlılık’ temalı konferansımızla örtüşen bir yer ve bölge olduğunu düşünmemizdir. GYODER olarak yine bir ilke imza atıyoruz. kentsel dönüşümün önemli merkezlerinden biri olan Hasköy’de, değişimin en güzel örneklerinden biri olan Hasköy İplik Fabrikası’nda farklı bir algı oluşturmayı hedefliyoruz” dedi.

Kentsel Dönüşüm hem ekonomide hem de enerjide büyük tasarruf sağlayacak”
Kentsel dönüşümle birlikte; sürdürülebilir, yeşil alan dengesi kurulmuş, ulaşım alt yapısı oluşturulmuş, ekolojik mimari tasarımı yapılmış, enerji tasarrufu sağlayan, karbondioksit salınımını azaltan, ekonomik ve sosyal açılardan dengeli ve sağlıklı kentler oluşturmanın hedef olması gerektiğini belirten GYODER Başkanı, kentsel dönüşümün rant oluşturmaması, oluşturulan proje karının maliyeti kadar olması, mülkiyet hakkının adaletli korunması, kentsel dönüşüm için önem arz etmektedir. Bu çerçevede kentsel dönüşüm, bir an önce faaliyete geçirilmelidir. Planlı ve düzenli yapıldığı takdirde kentleşme, ülkelere çok büyük kazançlar sağlayacaktır. Kentleşmesi devam eden ve bu konuda hızlı şekilde planlama yapan ülkelerin, hem ekonomilerinde, hem de enerji alanlarında çok büyük tasarruflar görülmektedir” şeklinde konuştu.

Konuttaki KDV belirsizliği, kayıt dışılığı arttırır”
Ancak kentsel dönüşüm ile 10 yılda 7 milyon konutun yenilenmesinden bahsedilen bir dönemde pahalı konutlarda vergilerin artacağının duyurulması ve değerlerin net olarak belirtilmemesinin de sağlıksız olduğunu vurgulayan Işık Gökkaya, Biz GYODER olarak, 150 m2 altındaki konutlarda yüzde 1, 150 m2 üstündeki konutlarda yüzde 18 KDV uygulamasının kademelendirilmesi için çok çalıştık.200 yılından beri bu KDV ile ilgili sektörümüz sıkıntı yaşamaktadır. Fakat şu anda hangi konuta daha fazla KDV uygulanacağı ve hangi oranda vergi uygulanacağını net olarak belirtilmeyen bu karar, kayıt dışılığın azaltılması hedeflenen bir sektörde, maalesef kayıt dışılığı artıracaktır” uyarısında bulundu.

Siyaset üstü uzlaşma ile yasa biran önce çıkarılmalı”
Kentsel dönüşümün yanı sıra afet yasası İstanbul’da iki milyonun üzerinde bir yapının, deprem ve diğer afetler açısından güvenli yapılarla değiştirilmesinin de söz konusu olduğuna dikkat çeken Gökkaya, “Beklenilen İstanbul depremi de göz önüne alındığında, tasarının önemi ortadadır. Bu süreç, yıllar içinde tamamlanabilecek, uzun ve yoğun çalışmalar gerektirecektir. Bu sürecin başlatılmasında gecikilen her günün bedeli, insan hayatı ile ölçümlenebilecek ağır sonuçlar doğurabilecektir. Tüm bu sebeplerden ötürü bu tasarı üzerinden birtakım tartışmalara girilmesi, son derece yanlıştır. Kentsel dönüşüm ve afet yasası, siyasi boyutu olmayan, siyaset üstü bir mahiyete sahiptir. Siyaset üstü, partiler üstü bir uzlaşma ile yasama süreci bir an önce tamamlanmalı ve tasarı acilen yasalaşmalıdır” çağrısında bulundu.

Gökkaya, GYODER olarak Yatırım Ajansı, İMKB ve SPK ile birlikte Körfez Ülkelere ve Londra’ya Türkiye’nin gayrimenkul sektörünün anlatılması ve potansiyelinin vurgulanması için önemli seyahatler planladıklarını da belirtti.

Topbaş, “Türkiye’nin başarısının temelinde, ‘dünya hareketlerini iyi okumak’ var”
Özellikle böyle bir konunun GYODER tarafından İstanbul’un geçmişten günümüze taşıdığı Hasköy İplik Fabrikası’nda yapılıyor olmasının çok büyük anlam taşıdığına dikkat çeken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu güne kadar birçok yerleşim evrelerinden geçti. Yerleşim evrelerine baktığımız zaman mağaralar, ağaç kovukları, kulübeler kasabalar köyler şehirler. Ve dünya hızla değişim sürecine girdi. Şu anda dünya çok küçüldü. Zaman hızla akmakta. Dünyanın her noktası ile anında temas kurabiliyoruz. Böyle bir süreçte yaşamaktayız. İnsanoğlunun yaşam alanlarını her dönemde yeni yeni talepler ve beklentilerle düzenleme zorunda kaldı. Biz buna dönüşüm değişim diyoruz. Böyle bir süreçte bu değişim dönüşümleri iyi okuyabilen takip edebilenler, geçmişi değerleri de ayakta tutarak geleceğe çok farklı adımlarla yürüyebiliyorlar. Bir gerçek daha var. Hepinizin tanıklık ettiği gibi yeryüzünde zaman içinde ekonomik güç dengeleri yer değiştiriyor. Bu bulutların hareketi gibi. Ben, zaman zaman ABD’de bulunduğumda da veya yurtdışı toplantılarda da bahsediliyordum. Fatih Camii yapıldığında Amerika kıtası keşfedilmemişti. O dönemde güç merkezi İstanbul’du, Türkiye idi, Osmanlıydı. Şimdi yeniden dünyada değişim ve dönüşüm dengeler değişimine tanıklık ediyoruz. Bu dengeler bizim coğrafyamız üzerine ağır basmakta ve merkezi de Türkiye ve İstanbul’dur. Bunu iyi okuyabilirsek burada önemli mesafelere alabiliriz” şeklinde konuştu.

Şu anda Türkiye’nin geldiği nokta ve bu mesafenin kat edilişinin temelinin ‘bu dünya hareketini iyi okumak’tan geçtiğini belirten Topbaş, “Dünyada ciddi ekonomik kriz var. Onu biliyoruz. İkinci dalgalar geliyor biliyoruz. Başka coğrafyalarda ciddi sıkıntılardan bahsediliyor. Ciddi anlamda işsizlik oranları artmakta. Ama buna karşın Türkiye çok daha güvenle geleceğe bakıyor. Burada tüm bu konu ile ilgili Sayın Başbakanım başta olmak üzere yerel yönetimler STK’lar ve işadamlarımızın büyük desteği ile mesafe almaktayız. Burada temel olgu güvendir olgusudur. Güveni sağlamış olmak. Sayın başbakanımızın çok söylediği ‘Sen büyüksün. Büyük düşün Türkiye’ derken bu bin yıllık tarihi olan millet olarak geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz anlayışıydı” dedi.

“’Teğet bile geçmedi’ diyebiliyorsak sebep inşaat sektöründeki büyük başarılardır”

Topbaş, Türk inşaat sektörünün başarısına da dikkat çektiği konuşmasında, “2004’de göreve başladığım Nisan ayı başlarında GYODER’in o dönemki Başkanı sayın Kodal beni Londra’daki toplantıya davet etti. Avrupa’daki GYODER’lerin oradaki toplantısıydı. Çok önemli İstanbul’a çekebiliriz dedi. 2004’ü şöyle bir hatırlamanızı istiyorum. Henüz böyle İstanbul değil. Ben de heyecanla Temmuz ayı içinde gittim. Ve Londra’da o toplantıya katıldıktan sonra sayın Kodal buradaki yöneticilerle akşam yemeğinde bir araya gelinirse İstanbul’a davet edelim dediler. Ben de İstanbul’un fırsatlar kenti olduğundan bahsettim. 2005 yılındaki kongresi için bize daha sonra geldiler ve Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşti. Ve o adımlar bizi farklı boyuta getirdi. Diğer taraftan hepimizin bildiği gibi inşaat sektörü lokomotif sektör. Bütün sanayiyi harekete geçiren, her alanda ciddi mesafeler aldıran, şu anda Türkiye’de ekonomik krizi ciddi anlamda hissetmedi isek, ‘teğet bile geçmedi’ diyebiliyorsak, sebep inşaat sektöründeki büyük başarılardır” açıklamasında bulundu.

Topbaş, konuşmasına “Orada başta hükümetimizin özellikle TOKİ marifeti ile 500 bin konutu harekete geçirmesi, İstanbul’da 48 bin konut yapması ve buna paralel olarak inşaat sektörümüzün çok ciddi anlamda yapmış olduğu yatırım ve çalışmalar var. Bu konuda fırsatlar vermeye çalıştık ve ön açtık. Taassup göstermedik. Bu hareketliliğin temelinde bu yatmakta” şeklinde devam etti.

Talimhane bölgesindeki gelişmelere de değinen Topbaş, “Beyoğlu Belediye Başkanlığım zamanında Talimhane bölgesi ile ilgili bir düzenleme düşündüğümüzü hep söylemişimdir. O zamanki Büyükşehir ile maalesef irtibat kuramadığımız için gerçekleşmeyen, ama göreve geldiğimizde 35 günde Talimhaneyi bu hale getirerek, değerleri 5’e 10’a katladığını oradakiler söylemektedir” dedi.

İstanbul’un her alanında ciddi gelişim ve heyecan başladı”
Bütün İstanbul’un her alanında ciddi gelişim ve heyecanın başladığına da dikkat çeken Kadir Topbaş, “Bu, özellikle önemli bir hareketliliğin sinyalleridir. Bu sinyalleri doğru kullanabilirsek, doğru hareket edebilirsek çok daha farklı, İstanbul ve Türkiye oluşturabiliriz. Önümüzde, başta deprem olmak üzere dikkate aldığımız kentsel dönüşüm süreci başlatmamız gerekiyor. Burada kentsel dönüşüm demek, ‘alanları yok ederek, yeni binalar dikmek’ değil. Burada gördüğümüz gibi sanayi tesisi, bu gün çok farklı boyutta. Adeta zaman tünelinden geçerek geldik. Yıllarca hizmet vermiş. Geçmişte çok yoğun yerleşim olmayan bir bölgede yapılmış olan sanayi. Zehirli gazlar nedeniyle çevre halkı tarafından çok ciddi eleştiri aldığımız baskılar ve o zamanki dönemimizde yetkililere çok büyük baskılar yaptığımızı hatırlıyorum. Ama bugün, gururumuzu olacak hale gelmiş mükemmel bir sanayi tesisi içinde bir sergi alanı, konferans, ciddi etkinliklere ev sahi0pliği yapacak duruma gelmiş. Bu bir dönüşüm. İşte bu yeni anlamda esik alanların yeni fonksiyonları ile kullanımı anlamına gelmektedir. Buna benzer değerlerimizi ne kadar elimizde tutabilirsek, geçmişi ne kadar güncelleştirebilirsek o denli bizim dünyadaki rekabetimiz artar. Bunun örnekleri var. Şimdi bunu Türkiye ve İstanbul’da görmekteyiz” şeklinde konuştu.

İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı olarak ağırlıklı olduğumuz ve Türkiye’deki oran itibari ile ayrıca yürüttüğüm Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak Şehircilik Bakanlığı ile paralel çalıştığımız bir dönüşümle ilgili ciddi yasal düzenlemeler yapılmakta” açıklamasında bulunan Topbaş, “Bunun getireceği avantajlar ile birlikte vatandaşımızı da katarak, ‘halka rağmen’ değil, vatandaşımızın da bizzat içinde olduğu beraberce yapabileceğimiz çalışmalarla, İstanbul ve Türkiye yeniden bir hareketlilik yaşayacak. Fikirtepe bir örnektir, Cendere vadisi bir örnektir. İstiyoruz ki bütün ilçelerde belediye başkanlarıyla birlikte, kenti yeniden ayağa kaldıralım. Gerçek anlamda bir yaşam alanı haline getirelim. Sadece binalar yapmak değil. Oradaki insanların her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak bir şehir konseptini ortaya çıkarmak. Burada özellikle inşaat sektörümüze önemli görevler düşürmekte. İnşaat sektörümüz, burada büyük bir heyecanla bu çalışmaları yürütecektir. Buna inanıyorum. Beraberce, inşaat sektörünün bu lokomotifliği ile Türkiye’nin dünyadaki rekabetini devam ettireceğiz. Bunu yaparken kentin değerlerini de korumak zorundayız. Kentin değerlerine sahip çıkmak ve onu da geleceğe taşımak zorundayız. Bu anlayışla hareket ediyoruz. Burada özellikle sürdürülebilir anlayışın, ama geçmişi de ayakta tutan anlayışın, beraberce hareket edildiği zaman çok daha estetik olacağını düşünüyorum. Ve inanıyorum ki inşaat sektöründe gelinen şu nokta, hele çıkan son yasalarla, gayrimenkul edinme haklarının elde edilmesi ile birlikte İstanbul çok ciddi revaçta” dedi.

Dünya tek devlet olsaydı, İstanbul başkent olurdu”
Napolyon’un sözüne istinaden “Dünya tek devlet olsaydı, İstanbul başkent olurdu” vurgulamasında bulunan Topbaş, “Biz merkezde olan bir kentte yaşıyoruz. Farklı bir coğrafya, ama çok önemli bir nokta. Öyle bir yer ki, dünyayı buradan idare edebilirsiniz. Sabahleyin mesaiye başladığınız zaman Tokyo borsası kapanmadan görebiliyorsunuz. Akşama mesainiz bitmeden, New York borsasını görebiliyorsunuz. Dünyanın her coğrafyasındaki işinizi, buradan takip edeceğiniz bir imkan var. gerçekten dünyanın odak noktası. Böyle bir coğrafyada bulunmak, bir ayrıcalık ve sorumluluk. Burada GYODER’e ve yöneticilerine, Işık Başkana teşekkür ediyorum. ‘Her daim haklı taleplerinizde yanınızdayım’ diyorum” şeklinde konuştu.

Bakan Bayraktar “Türkiye’de artık taşlar yerine oturuyor”
Konuşmasına yıllardır gerçekleştirdiği çalışmalarla ülkeye katkılarından ötürü GYODER’e teşekkür ederek başlayan T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Bu gün de Zirve’nin 12’incisi düzenleniyor. Burada devamlılık ilkesini de öne koyarak, kentsel dönüşüm olgusunun artık ‘olmazsa olmaz’ noktasına geldiği bir dönemde, böylesi önemli bir toplantının tüm Türkiye’mize, iş alemine faydalı olacağını ümit ediyorum. Bu bakımdan biz, dünyaya baktığımız zaman, gelişmişliğe baktığımız zaman, varlığa ve servete baktığımız zaman; zenginliğin servetin en temel olgusu gayrimenkuldür. Bir şehrin en temel göstergesi binalarıdır. Bu bakımdan bu çalışmalar son derece önemlidir. Biz şimdi Türkiye olarak neredeyiz. Türkiye olarak artık taşlar yerine oturuyor. Türkiye’de olması gereken hususlar, kendi kaidesi üzerine, kendi mecrasına birer birer oturmaya başlıyor. En son 2B yasasını çıkarttık. Yabancılara gayrimenkul satışı ile ilgili ufak tefek engelleri pürüzleri ortadan kaldırmaya çalıştık. Yine tapu satışlarında uzaktan satışa, tapu dairesinden değil, hatta yurt dışından satışların yapılmasının önünün açmaya çalıştık. Bunları daha dinamik, reel yapı üzerinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabii eleştiri olacaktır. Ama şimdi gerçekten Türkiye’nin kalkınmasını gelişmesini çoluğumuza çocuğumuza mutlu bir gelecek, iklimle tabiatla barışık, tabiatı koruyan bir düzen gelmesi için çok ciddi bir çalışma var. Sayın Başkanın dediği gibi, dünya çok küçülüyor. Artık dünyadan bağımsız yaşamamız imkansız. Ne kadar çok şeffaf, açık, dünya ile beraber yaşarsak, o kadar çabuk kalkınırız. O kadar çok turist ülkemize gelir. Ve o kadar çok teknolojiyi daha iyi kullanır duruma geliriz Ülkemiz çok daha hızlı kalkınır ve gelecek nesillere çok daha refah kalkınmış Türkiye veririz” şeklinde konuştu.

İnşaat sektörü en kuvvetli sektörümüzdür”
Dünyadaki krizlere baktığımız zaman düzenli ekonomiye geçişten sonra 1929. ABD’de başlayan dünya krizine baktığınız zaman krizin gayrimenkule dayalı olarak ortaya çıktığını, yine gayrimenkul sektörü kullanılarak Kynes’in yaptığı politikalarla krizden çıkıldığını görmekteyiz. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra aynı şekilde Avrupa’da çok büyük bir kriz olduğunu, ama bu krizden yine gayrimenkule dayanarak, mortgage sistemlerinin daha çok geliştirilmesi, gayrimenkule dayalı alımların satımların ikinci el piyasalarının gelişmesi ile krizden çıkıldığını görmekteyiz” diyerek konuşmasına devam eden Bakan Bayraktar, “2008 krizin sebebin de yine gayrimenkul olduğunu, ABD mortgage sisteminin yanlış uygulandığını, orada olup biten değerlendirme firmalarının konutları, orsaları arazileri değerinden daha çok göstermek sureti ile ekspertiz firmalarının bankalardan daha çok para çektiğini ve bir çok bankanın battığını ama yine çıkışın gayrimenkule dayalı olduğunu görmekteyiz. Türkiye ile mukayese ettiğimiz zaman; 2001, 2008 ve halen de var olan krizde Türkiye’nin bunu hemen hemen hasarsız atlattığını görmekteyiz. ‘Niye?’. Türkiye’de biz imkanlarımız ölçüsünde doğrusu ne ise o yapılmaya çalışıldı. Kafamızı kuma gömmedik. Gerçek değer nedir? Gerçek fiyat nedir? Vatandaşın da elini taşın altına sokmak sureti ile. Hiç peşinat almadan vatandaşa daire satmayı biz kabul etmedik. Bir miktar vatandaşı riske ederek de, gerçek fiyatla, fiyatları mümkün mertebe alıcı ile satıcı dengesini düşünerek fiyatlar oluşturmaya çalıştık. Bu gerçeklik içinde Türkiye, hakikaten dünyaya parmak ısıtır durumdadır. Kendi ölçüsünde. Tabii bizim kişi başı gelirimiz henüz 10 bin dolarlar seviyesinde. Avrupa, 45 bin dolarlardan bahsediyor. Onlar düştüğü zaman, 35 bin dolara düşüyor. Biz çıktığımız zaman, 12 bin dolara çıkıyoruz. Ama biz sürekli büyüyoruz. Dünyada, Çin’in ardından ikinci sırada büyümeyi yakaladık. İnşaat sektörü, bizim en kuvvetli sektörümüzdür. Dünyada sayısal bakımdan en çok iş yapan firmalar Çin’den sonra Türklerdir. Bu avantajımızı mutlaka kullanmamız lazım” açıklamasında bulundu.

Kasaba ve şehirlerde 20 milyon konutun röntgeni çekilecek”
Türkiye’de çok büyük bir kalkınma, gelişme, büyüme, ekonomiyi canlandırma hamlesinin arifesinde olduğunu belirten Erdoğan Bayraktar, “Çok tartışıldı. Afet riski altındaki alanların dönüşümü. Şimdi Türkiye’nin ‘olmazsa olmaz’ıdır bu. Çünkü Türkiye bir taraftan gelişiyor, bir taraftan kalkınıyor. Fakat gerçekten kalkınmış, gelişmiş ülke olabilmek için, eğitimli kültürlü tarihi ile barışık ama geleceğe eminle bakan Türkiye olabilmemiz için, Türkiye’deki yapı stokunu elden geçirmemiz lazım. Şimdi dünyanın nüfusu yüzde 50’nin üzerinde şehirleşmiş. Türkiye’nin yüzde 75-76’sı şehirleşti. Bu kaçınılmaz. Şehirleşme bir olgudur ve daha artacaktır. En önemli bölgelerimiz nüfusun yoğun olduğu şehirleşmenin yoğun olduğu bölgeler. Marmara Bölgesi’nden tutun, diğer taraftan İzmir’e doğru gidin, diğer taraftan Bursa, Eskişehir’den, Gaziantep’ten, Denizli’den baktığımız zaman; şehirleşmenin ve nüfusun yoğun olduğu, kişi başı gelirin en yüksek olduğu ve gelişmişliğin en yüksek olduğu bölgelerdir. Öyleyse biz Türkiye’de şu anda kasaba ve şehirlerde olan yaklaşık 20 milyon konutun röntgenini çekmek zorundayız. Niye? Enerjiyi savurduğu için bu binalara bakmak zorundayız. Niye? Bize modern bir binanın sağladığı konforu sağlamadığı için bu binaya bakmak durumundayız. En önemlisi biz bir deprem kuşağında yaşıyoruz. Suudi Arabistan yarımadasından ülkemize giren deprem zonu, ülkemizi baştanbaşa kat etmekte. 24 bin 500 kilometre uzunluğunda fayın üzerinde oturuyor Türkiye. Böyle bir ülkede biz artık, – hatta depremin bir avantaj olduğun da düşünerek – yapı stokunu yenilememiz lazım. Depremler olacaktır. Bu tabiatın olgusudur. Bu gün dünya parçalanmış. Dünya bütün evreleri geçirmiş, bunları da geçirmeye devam edecektir. Konya’da gidiyoruz çapa buluyoruz, daha evvel iç denizmiş. Karadeniz’in kara olduğunu, daha sonra çöküp deniz olduğunu… Bunlar depremlerden sonra meydana gelmiş. Deprem olunca yeraltındaki zenginliklerden, petroldür, maden gibi özellikleri görebiliyoruz. Bunlar da meydana çıkıyor, istifade ediyoruz” şeklinde konuştu.

Depremler artık kaos olmaktan çıkmalı”
Ana ekseni riskli binalardan başlamak üzere konut stokunun mutlaka yenilenmesi gerektiğini belirten Bakan Bayraktar, “Şu andaki 20 milyon konut birim binamızın 5 milyonundan biraz fazlasını, son 9 senede yaptık. Bunlar, görece olarak mühendislik hizmeti almış, kaliteli, sağlam, depreme dayanıklı konutlar. Onların yaklaşık 500 bin civarındakini devlet yaptı. 4,5 milyondan fazlasını da özel sektör yaptı. Özel sektör de gelişti. Esas bizim özel sektörle yürümemiz lazım. Şimdi geldiğimiz noktada, bu kalan mutlaka gözden geçirmemiz gereken 6,5 milyon konut, 7 milyona yakın konut, hem deprem aksı üzerindedir, hem de eskiden yapılan riskli konutlardır. Ya kaçaktır, ya mühendislik hizmeti almamıştır, ya betonu doğru dürüst değildir veya deprem yönetmeliğine uygun değildir. Velhasıl bizim yapmış olduğumuz analizler de; Türkiye’de deprem aksı üzerinde olan 6,5 milyon konutu önümüzde 2-5-7-10 sene 20 senelik bir zaman dilimi içinde mutlaka yenilememiz lazım. Bunun için kararlı olmak lazım, bilinçli olmak lazım ve cesur olmak lazım. Bunu biz, halkımızla, belediyelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yapacağız. Sorumlu olması gereken tüm aktörlerin, bu işe destek vermesi lazım. Siyasi kuruluşlar destek vermesi lazım. Siyaset üstü bir anlayışla mutlaka bu işe girmemiz lazım. Türkiye, büyük depremler yaşadı. Gölcük ve Düzce depremlerini yaşadık. 18 bin insanımızı kaybettik. Türkiye’nin ekonomisi 30 saniyede yüzde 4 küçüldü. En son 23 Ekim ve 9 Kasım’da Van’da deprem yaşadık. 650’nin üzeri insanımızı kaybettik. Ciddi kaos oldu. Ekonomi olarak ciddi sıkıntı yaşadık. Bu depremler, artık bizim için kaos olmaktan mutlaka çıkmalı. Artık Türkiye, bunları yapacak güce geldi. Bundan sonra bizim, ne durmaya, ne beklemeye ne geciktirmeye ne de mazeret bulmaya hiç tahammülümüz yok. Mutlaka el birliği ile beraberce, elimizi başımızı taşın altına koyarak bu yola girmemiz lazım. Burada bunu yaparken Cenab-ı Allah’ın yardımı ile başarılı olabilirsek, Türkiye’de ekonomi canlanacak. İnşaat sektörüne destek veren tüm sektörler canlanacak. Hatta direk inşaat sektörü ile ilgisi olmayan buzdolabı, çamaşır makinesi, halı gibi sektörlerde de canlanmalar olacak. Burada, ara eleman da gelişecek. Vasıfsız elemanlar daha çok iş bulacak. Bu bakımdan bu yasa, önümüzdeki hafta inşallah meclisimizde yasalaşacak ve Cumhurbaşkanımızın onayından sonra yürürlüğe girecek” açıklamasında bulundu.

Vatandaşın desteğini alarak yürüyeceğiz”
Bu konuda en önemli işin de belediyelere düştüğünü de vurgulayan Bakan Erdoğan Bayraktar, “Biz bakanlık olarak işi kucaklayarak götüreceğiz. Fakat belediyelerimizle, valiliğimizle, TOKİ ile diğer kuruluşlarla bu işi yürütmek zorundayız. Yasa üzerinde bir iki hususu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Yasanın ana ekseni, bu yasayı vatandaşın kendisinin konfirme etmesidir. Bu yasa ile vatandaşın, kendi riskli evini kendisinin tespit etmesi ve dönüşümü sağlamasıdır. Nasıl? Belediyenin, bakanlığın, yasanın yardımı ile. Bunu vatandaş kendisi yapsın ve burada nitelikli çoğunluk olarak 2/3 çoğunluğu esas aldık. Dedik ki; bu yasa güçlü bir yasa olsun. Diğer yasalara göre biraz daha güçlü olsun ve burada dönüşümü sağlayalım. Artık 20 daireli binada bir kişi anlaşmazlık çıkarıyorsa, 19 kişinin hakkını engellemesin. Bu yürüyebilsin. Bunun için daha basit, hukukun üstünlük prensibini öne koyarak, insanlığın can ve mal güvenliğini öne kayarak bir yasa yapmaya çalıştık. İnşallah bunu bitirdikten sonra süratle yolumuza devam edeceğiz. Kentsel dönüşümün çok elzem olduğunu bildiğimiz kadar, çok zor olduğunu da bilerek hareket etmek zorundayız. Çünkü, insanın oturduğu evi yenileyeceksiniz. Burada zorluk var. Şu anda Türkiye’de kentsel dönüşüm yapılıyor. Belediyeler yapıyor, Büyükşehir Belediyemiz yapıyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde, Gaziantep Şahinbey belediyesi çok başarılı. Diğer yanda İzmir’de çalışmamız var, Erzincan, Kars’ta var. 166 noktada şu anda kentsel dönüşüm yapılıyor. Bu zorlukları görüyoruz biz. Çok zor bir iş. Gerçekten vatandaşın desteği olmadan, ‘vatandaşa rağmen’ yol alamazsınız. Vatandaşın desteğini alarak yürümemiz lazım. Üç beş açıkgözler çıktığı zaman, onları da elemine etmek zorundayız. Fırsatçılar, açıkgözler mutlaka çıkacaktır. Ama onları da neme lazımcılık yapmadan, ‘bana ne’ demeden, mutlaka hadisenin üzerine gitmek sureti ile bu yolu açmak zorundayız” dedi.

İnşaat sektörü olağanüstü gelişecek”
Bu gün dünyada kentsel dönüşüm probleminin sadece Türkiye’de bulunmadığını, ekonomik bakımdan zorlanan, ekonomik bakımdan büyüme gayreti içinde olan Brezilya, Meksika gibi ülkelerin de kentsel dönüşümde çok zorlandığını belirten Bakan Bayraktar, “Meksika, bizden çok daha kötü durumda. Brezilya’da, çok büyük gettolaşmış bölgeler var. Brezilya, bu işe 520 milyar dolar para ayırdı, gene zorlanıyor. Diğer taraftan Tayland’da, Hindistan’da, Pakistan’da, Mısır’da aynı şekilde. Ama biz, onlardan iki adım öne geçtik. Biz AB’nin desteği ile İspanya’nın başardığını, hakikaten dünyaya model olan Kore’nin kendi gayreti ile başardığını başarmak zorundayız. O noktadayız. Yasanın kaynak noktasında, bir takım argümanları devreye sokacağız. Belediyelerimizden bize gelen 200’ün üzerinde müracaat var. İnsanlarımızdan gelen çok ciddi müracaatlar var. Halkımız da bilinçlendi. Samimiyetle ifade etmek istiyorum. Afet riski altındaki alanların dönüşümü ile Türkiye, büyük bir kalkınmayı yakalayacak. Biz afet riskinden kurtarırken, selden, yangından, depremden, heyelandan binalarımızı kurtarmaya çalışırken, Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını, büyümesini de tetikleyeceğiz. Burada, inşaat sektörümüz olağanüstü gelişecek” şeklinde konuştu.

Türkiye, ‘oyun kurucu’ olacak”
Teknik müşavirliğin de son derece önemli olduğunu ve bu sistemin gelişeceğini belirten Erdoğan Bayraktar, “Bu gün biz, dünyada Çin’den sonra en fazla iş alan ikinciyiz. Ama, parayı getiremiyoruz. Niye? Oyun kurucu değiliz. Oyunu Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika kuruyor. Onlar. projeyi yapıyorlar. Oradaki projeleri, ihale dosyalarını onlar düzenliyorlar. Onların dediği yerlerden malzeme alınıyor. İşin zorluğunu biz yapıyoruz, paranın tamamı bize gelmiyor. Teknik müşavirlik gelişse, biz o ülkelerle oyun kurucu olsak, o zaman Fransa ile İngiltere ile, İtalya ile beraber iş yapacağız. Ve onlara geldiği kadar, bize de nakit gelecek, döviz gelecek, malzemeleri Türk şirketleri satacak ki, inşaat malzemelerinde de biz birinci ligdeyiz. Avrupa’da ilk üçün arasındayız. Dünyada üst sıralardayız” dedi.

Mütekabiliyeti kaldırdık. Kendimize güvenen ülkeyiz”
Yabancılara mülk satışı ile ilgili yapılan düzenlemeye de değinen Bakan Bayraktar, “Yabancılara mülk satışında ‘mütekabiliyet’i kaldırdık. Ama burada da, stratejik konumu, askeri bölgelerin önemi, tarihi dokunun önemine dikkat ederek, Bakanlar Kurulu’ndan karar almak sureti ile bu işi yürüteceğiz. Yoksa her ülkenin vatandaşı, istediği gibi elini kolunu sallayarak gelip buradan gayrimenkul alamayacak. Ülkemizin menfaatleri doğrultusunda. Artık Türkiye güvenilir limandır. Hem komşularımız Körfez ülkeleri olsun. Ortadoğu ülkeleri olsun. Orta Asya ülkeleri olsun. Hatta balkanlar olsun. Türkiye’ye yatırım yapmak istemektedirler. Türkiye’den gayrimenkul almak istemektedirler. Biz bunun önünü açmak durumundayız. İspanya, yabancılara gayrimenkul satışından 500 milyar dolar kazandı. Korkunç bir rakam bu. Biz de bunu yapmak durumundayız. Biz de yabancılara mütekabiliyet olmadan satış yapan ülkeler; dünyanın en gelişmiş ülkeleridir, özgüveni en yüksek olan ülkeleridir. Amerika’da serbest, Almanya’da serbest, İngiltere’de serbest. İngiltere tabii 99 yıllığına kat irtifakı şeklindedir. Artık Türkiye olarak büyük bir ülkeyiz. Kendimize güvenen bir ülkeyiz. Türkiye’nin gelişmesi için, kalkınması için, çocuklarımız refahı için, bilimsel dünya ne yapıyorsa onu yapacağız. Burada gayrimenkul son derece önemlidir. Çünkü insanların servet edinme noktasındaki nihai yatırımları, taşınmaz maldır. O bakımdan taşınmaz malı, bir gergef nasıl dokunursa işlememiz lazım” açıklamasında bulundu.

Küçük hesaplar yapmadan büyük düşünmek lazım”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Biz şehirlerimizi yeni dizayn ederken, kentsel dönüşümü yaparken, daha çok meydan yapmak durumundayız. Yolları daha geniş yapmak durumundayız. Parkları bahçeleri daha düzenli yapmak durumundayız. Biz çocuklarımızı, sadece binaların odalarında hapseden değil, parkları olan bahçeleri olan evler yapmak durumundayız. İnşallah bunu beraberce gerçekleştireceğiz. Bu gelişme ivmesini taçlandıracak olan, gerçekten Türkiye’ye çağlar üstü bir kalkınma hızı yakalatacak olan, bizim Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Yasası’dır. Bu yasa ile, siz değerli meslektaşlarımın vatan eksenli, üretim eksenli bir anlayışla ve sabırla yaklaşmamız lazım. Küçük hesaplar yapmadan, çok büyük düşünmek sureti ile, gelişmiş dünya ne yaptıysa onu yapmamız lazım” çağrısında bulundu.

Enerjiyi savuran binalardan kurtulmamız lazım”
Kafsaklar, Ortadoğu, Türkiye’den bir ümit bekler oldular. ‘Bize de kol kanat gersin, biz de kalkınalım, çoluğumuz çocuğumuz için daha iyi gelecek’ hayal ederek, Türkiye’ye bakmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın gözünün içine bakmaktadırlar. Ben bunu Mecliste de, muhalefete de uzun uzun anlatmaya çalışıyorum” açıklamasında bulunan Bayraktar, “Türkiye’de salaş yapı stokunu silip atmamız lazım. Enerjiyi savuran bu binalardan kurtarmamız lazım. Şu anda yapmış olduğumuz 240 milyar dolar ithalatın, 65-70 milyar dolarını enerjiye veriyoruz. Bu enerjinin yüzde 40’ı, binalarda kullanılıyor. Binalarda kullanılan enerjinin yüzde 40’ı da savruluyor. Binalarımız, ısı yalıtımı yönünden yeterince tecrit edilmiş değil. Bu dönüşümü yaparken tabii ki yoğunluk artmamasına dikkat edeceğiz. Bunu da halkımızın bilmesi lazım. Şehrin merkezi bölgelerinde yoğunluk artışı kimse beklemesin. Mümkün olduğu kadar, halkımızın hiçbir kesimini mağdur etmeden bu dönüşümü gerçekleştireceğiz. Bu bakımdan bu toplantı son derece önemli. Türkiye’nin coğrafi bilgi sistemini geliştirme noktasında da ciddi adımlar atıyoruz. Türkiye’nin 780 bin metrekarelik coğrafyasının neresinde ne var. Tarihi özellikleri, madenleri, dereleri, yer altı kaynakları, zemin durumu, ulaşım yakınlığı diğer özelliklerini bir bir data sistemleri ile, hem tapu dairesindeki 60 milyon parselin özelliklerini, diğer taraftan 780 bin metrekare Türkiye coğrafyasının özelliklerini çevre planlarını yaptırmak sureti ile bunları da çıkartıyoruz. Türkiye’nin her tarafını daha net görebilmek noktasında büyük bir gayret içindeyiz. Türkiye’nin geldiği gelişmişlik noktası baktığımız zaman Türkiye’de de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunun için kurulmuştur. Şehirlerimizde kasabalarımızda gelişmişlik seviyesini arttırmak için. Baktığınız zaman Almanya’nın 81 milyon nüfusu var. Ama bakarsanız Almanya’nın her tarafı boş, dengeli. Biz de bu gelişmiş ülkelerdeki bütün bilgileri almak sureti ile ülkemizi, ciddi bir beyin fırtınası içindeyiz. Çok ciddi gayret içindeyiz. Türkiye’nin menfaatleri ne ise bunları yapma noktasında. Ama sizin desteğinizle. Vatandaşın desteği olmadan hiçbir şey yapamayız. Bu bakımdan ne zaman olursa, bizim yüreğimizde, kafamızda, dağarcığımızda bunu paylaşmaya insanların menfaatini düşünerek gitme noktasında sizlerle beraber olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Biz, devlet olarak artık kolaylaştıracağız, artık basitleştireceğiz. Biz, her konuda daha basitleştirme ama denetimi biraz daha artırma noktasında kaliteyi yakalayacağız. Bu bakımdan kentsel dönüşümün insanlarımızın canını korumaya yönelik olan bu kentsel dönüşümün ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” sözleri ile konuşmasını bitirdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın