Binali Yıldırım: Üçüncü havalimanının yerini belirledik

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'a üçüncü havalimanı için yerin belirlendiğini ancak şimdilik bunu açıklamak istemediklerini de belirtti.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşma Bakanı Yıldırım, Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne metrobüs hattı yapımı konusunda şu ana kadar kendilerine resmi bir müracaatta bulunulmadığını belirtirken, “İstanbul’un trafiğini rahatlatacak hangi proje, hangi tedbir olursa olsun buna hiç tereddütsüz olumlu yaklaşırız” dedi.

Yıldırım, gündeme ve bakanlığına ilişkin sorularını yanıtladı:

BOĞAZ KÖPRÜSÜNÜN 40’INCI YIL BAKIMI
Boğaz köprüsünün 40’ıncı yıl bakımı çok konuşuldu. Bu konuda bir iletişim kazası olduğunu düşünüyor musunuz? 3. köprünün yapım maliyeti genel bütçeden karşılanacak. Bu, diğer projelerin ötelenmesine ya da iptal edilmesine yol açabilir mi?
Birinci köprü 1973’de hizmete girdi, 2013’de 40’ıncı yılını doldurmuş oluyor. En basitinden, bir otomobilde belirli kilometrelerde, belirli bakımların yapılması nasıl icap ediyorsa, köprünün de ömrü boyunca yapılması gereken bakımları var. 40’ıncı yıl bakımı da oldukça kapsamlı bir bakım… ‘Büyük bakım’ diye tabir ediliyor. O çerçevede tabii ki ‘trafik hiç aksamayacak’ dememiz mümkün değil, gerçekçi de değil. Ama daha önce de ifade ettim; trafiğin en az olumsuz etkileneceği şekilde bütün tedbirleri alarak bu bakımı gerçekleştireceğiz. Amacımız köprüyü kapatmak değil, köprünün daha uzun yıllar eksiksiz hizmet vermesini sağlayacak gerekli bakımları yapmak. Burada mümkün mertebe gece trafiğin seyrek olduğu saatlerde çalışılacak. Ama mecbur kalınırsa gündüz de çalışmalarımız olacak. Orada da yine sabah-akşam yoğun trafik dışında, öğlen-ikindi vakitlerinde ağırlıklı olarak çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Belki şerit kısıtlamasına gidilebilir, ama kesinlikle tamamen kapatmayı öngörmüyoruz.

Kuzey Marmara Otoyolu Projesi de çok konuşuldu. Köprü yapımı dışında otoyol kısmının genel bütçeden yapılacak olması bakanlığın diğer yatırımlarını olumsuz etkiler mi?
Kuzey Marmara Otoyolu ile ilgili bir ihale denemesi yaptık. Ama maalesef istediğimiz tarzda bir sonuç alamadık, teklif gelmedi. Bu sefer projeyi tekrar gözden geçirdik ve ikiye böldük. Toplam 430 kilometre yol ve bir köprü olmak üzere yaklaşık 6 milyar liralık bir projeydi. Şimdi yeni durumda ihaleye çıktığımız proje, köprü artı 90 kilometre yolu, yap-işlet-devret modeliyle tekrar ihale ediyoruz. 5 Nisan’da teklifleri alacağız. Geri kalan kısmı da eş zamanlı olarak milli bütçeden yapmış olacağız. Bu projenin toplam bedelinin öncekine göre yarıdan az kısmını teşkil ediyor. Bu sefer teklif geleceği konusunda oldukça ümitliyiz. Teklif gelecektir, çünkü hem projenin hacmi küçüldü hem geri dönüş süresi, karlılığı daha da artırıldı. Ona göre bazı ilave trafik garantileri verildi. O yüzden daha cazip hale geldi ve teklif verileceğini öngörüyoruz. Kalan kısımlarının milli bütçeden yapılıyor olmasının diğer yatırımlarımıza olumsuz etkisi olmayacak. Onu mevcut bütçe imkanları içerisinde yapacağımızı düşünüyoruz.

Maliye Bakanımız bütçe disiplini konusunda çok hassas, milli bütçeden karşılanmasına bir serzenişi olur mu?
Biz de hassasız. Sadece Maliye Bakanının hassas olması yetmez.
Çünkü 2000’de, 2001’de krizlerin bedelini bu ülke çok acı bir şekilde ödedi. O
yüzden de ekonomik istikrarın ve güvenin Türkiye’de devam etmesi hepimizin öncelikli konusu. Ama Türkiye artık o rakamları kendi içinde tolere edecek büyüklüğe ulaştı. O bakımdan herhangi bir sıkıntı yok. Maliye bakanımızla da bu kararları hepimiz beraber aldık, ortak kararımızdır.

FSM köprüsüne yapılması planlanan metrobüs hattı

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’den geçmesi planlanan metrobüs hattı var. Bu, trafiği nasıl etkileyecek, hattın yapımı konusunda bir müracaat oldu mu?
Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsüyle ilgili haberleri ben de okudum, fakat bize resmen bir müracaat yok. Biz, İstanbul’un trafiğini rahatlatacak, hangi proje, hangi tedbir olursa olsun, buna hiç tereddütsüz olumlu yaklaşırız. Ama henüz çalışmanın detaylarını bilmiyoruz. Müracaat olursa İstanbullular’ın lehine olacak şekilde her zaman olduğu gibi bunu da değerlendireceğiz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin deniz ulaşımının daha fazla kullanılması amacıyla 10 farklı noktaya teknepark yapımını içeren bir proje hazırladı. Teknepark dışında deniz ulaşımını artırmaya yönelik çalışmalarınız olacak mı?
Deniz ulaştırması İstanbul’da önemli toplu ulaşım araçlarından bir tanesi. Şu anda zannediyorum karşıdan karşıya geçişlerde yüzde 10 civarında bir payı var. Ama bunu çok fazla da artırma şansı yok. Aslında deniz ulaşımında dünyada İstanbul örnek bir şehirdir. Bu konuda Büyükşehir Belediyesinin yeni projelerine şüphesiz destek vermeye devam edeceğiz. Ama bildiğiniz gibi bizim Bakanlık olarak, deniz taşımacılığında, hele hele toplu insan taşımacılığında herhangi bir faaliyetimiz yok. Ya özel sektör bunu yapıyor ya da belediyeler yapıyor. Biz de gereken desteği veriyoruz.

3’ÜNCÜ HAVAALANININ YERİ BELİRLENDİ

Atatürk Hava Limanı trafik açısından Avrupa’daki birçok hava limanını geçmiş durumda. İstanbul’a 3’üncü havaalanı için yer belirleme çalışmaları var mı? Geçici çözüm olarak Atatürk Hava Limanına ilave pist yapılması gündemde mi?
Mevcut hava limanına yeni bir pist yapılması etüt çalışmalarını yaptık. Bununla ilgili bir kanaat oluştu. Diğer yandan yeni pist yapıyor olsak bile 3’üncü bir havaalanı ihtiyacı ortadan kalkmıyor. Havacılıkta gelişmeleri dikkate alırsak, sadece İstanbul’da 2023 yılında 150 milyon civarında yolcuya erişeceğiz. Dolayısıyla mevcut havaalanlarıyla bu yolcuyu sevk ve idare etmek mümkün değil. O bakımdan İstanbul’a 3’üncü hava alanı mutlaka gerekiyor. Bunun için de çalışmalarımız önemli bir noktaya geldi. Yerimizi de belirledik. Ama şimdilik izninizle açıklamıyoruz.

Boğaziçi Köprüsü’nün inşaatında Japon teknolojisi kullanılmıştı. İstanbul’a yapılması planlanan 3’üncü köprü için Asya şirketlerinden ilgi olursa tavrınız nasıl olur?
Çinli dostlarımızdan teklif bekliyoruz.

Fiber internet altyapısını belediyeler bir gelir kapısı olarak görüyor, bu da bu işe soyunan şirketler için ciddi bir maliyet ortaya çıkartıyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fiber altyapısı aslında iletişimin otobanlarıdır. Nasıl otoyollar, bölünmüş yollar, tek yollar, köy yolları ulaşım ağımızın altyapısıysa, fiber de iletişim altyapımızı oluşturuyor. Bu konu aslında yeni olduğu için, bilişim, iletişim, 3. nesil gibi, burada bir mevzuat sıkıntısı, yetki karmaşası vardı. Bakanlığımız yeni teşkilat kanununda bu işe de bir çözüm getirdi. Artık bu işin adresi belli. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, her türlü iletişim altyapısına ilişkin izinleri vermekle, düzenlemeleri yapmakla yetki sahibi. Yani geçiş hakları konusunda her türlü ikincil düzenlemeleri de bakanlığımız yapacak. Diğer kurumlar, belediyeler, bu yaptığımız düzenleme çerçevesinde hareket edecekler. Böylece bir yasal belirsizlik de yetkisizlik de ortadan kalkmış olacak.

Ancak ne belediyeler ne başka kurumlar ne de bakanlıkların iletişim altyapısının geliştirilmesine asla ve asla bir kar elde etme, para kazanma aracı olarak görmemesi lazım. Eğer böyle bir şey yaparlarsa bu ülke adına büyük bir talihsizlik olur. Yapılan çalışmalara göre, bilişim ürünlerini kullanarak üretim yapanların üretimlerini yüzde 50, verimliliklerini yüzde 55 oranında artırdıkları ortaya çıktı. Bugün elektronik ortamdan ticaret 20 milyar lirayı aşmış durumda. Artık vatandaşlarımızın birçoğu devletin kapısına gitmeden hizmet alıyor. Tüm bunları dikkate alınca amacın fiberden, altyapıdan, kazmaktan para kazanmak değil, o altyapının sağlayacağı imkanların daha öncelikli olarak ele alınması olması gerekiyor.

“KRİZ FALCILARININ İŞİ PEK İYİ GİTMEYECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR

Türkiye havayolu taşımacılığı artan grafiğini sürdürüyor mu? Bu yıl için hedefleriniz nelerdir? Bir de hava şartları nedeniyle iptaller yaşanabiliyor, sıkıntılar yaşanabiliyor, iptallerle ilgili ciddi bir maliyet çıkıyor mu?
Sivil havacılıkta sadece geçen yıl değil, 9 yıl boyunca çok ciddi büyüme yaşandı. Doğrusu Türkiye bu alanda dünyanın bütün ülkelerini sollayarak rekordan rekora koştu. 9 yıllık gelişime göz attığımızda rakamlar çarpıcı. İç-dış hat, tamamında 33 milyon bir yolcu taşıması varken, şu anda 118 milyona ulaşmış bulunuyoruz. Büyüme 2012’de de devam ediyor Allah’a şükür. Hava taşımacılığı aslında ülkenin ekonomisi, kriz var mı, yok mu, onun habercisidir. O bakımdan Türkiye’de de hava taşımacılığı artmaya devam ettiğine göre kriz falcılarının işi pek iyi gitmeyecek gibi gözüküyor.

Hava taşımacılığında 2011’de ortalama yüzde 14,4 büyüme sağladık. Uçak trafiği sayısı yıllık 1 milyon 331 bin 835 olarak gerçekleşti. Yükte de önemli artışlar yaşandı. Hava aracımızın toplam sayısı 1.080’e ulaştı. Sadece özel jet sayısı 120’yi buldu. Kısacası havacılığın her alanında büyüme yaşandı. Hatta 2012 için de bu büyüme devam ediyor. Kış aylarında zaman zaman aksaklıklar yaşandı, ama çok az. Avrupa’ya göre çok daha sınırlı bir iptal ve gecikme yaşandı. Bunda ki sebep şu; Avrupa’da genellikle belirli bir sıcaklığın altına düşüldüğü zaman, eksi 2 derecede operasyon durduruluyor. Bizde öyle bir şey yok, şartlar müsaitse kontroller yapılıyor ve emniyet tedbirleri alınmak suretiyle mümkün mertebe seferler iptal edilmeden, gecikmeli de olsa yapmayı tercih ediyoruz. Bizdeki amaç şu; fedakarlığı biz yapalım, ama ne olursa olsun vatandaşı gideceği yere bir önce ulaştıralım. Şüphesiz her iptalin ciddi faturası var. Sadece işletmeciye faturası yok, ülke ekonomisine faturası var.

Diyarbakır’da sivil havalanı yapımına ne zaman başlanacak? Bunun maliyeti ne kadar olacak?
Başladı, şu anda sivil terminal ve tesislerin yapımı için ihale yapıldı. Ön yeterlilik belirlemesi yapılıyor. Firmalar tekliflerini verdiler, değerlendirme yapılıyor. Zannediyorum 2 ay içerisinde de mali teklifleri alınacak. Havaalanına mevcut terminalin olduğu yerden değil, tam karşıdan yeni modern tesisler, apronuyla, terminaliyle, park alanıyla, yollarıyla ve diğer sosyal donatı alanlarıyla çok güzel bir tesis yapılmış olacak. Bütçesini şu anda hatırlamıyorum, ama 400-500 milyon lira civarında bir bedel olacak.

Ortadoğu’daki sorunlar nedeniyle Körfez ülkelerine kara taşımacılığında zorluklar var. Daha önce Türk tırlarının Körfez ülkelerine Mısır üzerinden gitmesi gündeme gelmişti, bu konudaki son durum nedir?
Çalışma devam ediyor. Mersin’den İskenderiye’ye, yahut Port-Say’de bir hat kurulacak. Oradan da karayolu ile güneye Port Safaga’ya inecek. Ardından karşı tarafa Kızıldeniz’den Arabistan topraklarına ve oradan Ürdün’e, Arabistan’a ve diğer ülkelere dağıtım devam edecek. Ama bu hattın oluşturulması o kadar kolay değil. Taşımacılarımızın alışmış olduğu özellikle Suriye, Irak güzergahı, buralarda artık şartlardan dolayı alternatif geliştirme zorunluluğu hasıl oldu. Çalışmalar devam ediyor. Sorun ne? Sorun tabi rekabetçi olmaması. Bir başka deyişle diğer Suriye üzerinden, Irak üzerinden giderken maliyetlerin aynı şekilde karşılanması ve hatta zaman olarak da aynı zamanın tutturulması… Bu yüzden özel teşvikler, tedbirler lazım. Bunun üzerinde Ekonomi Bakanlığımız çalışıyor.

DENİZCİLİKTE YENİ TEŞVİKLER

Yeni teşvik paketinde denizcilikle ilgili bir şey olacak mı?
Denizcilikte yeni teşvik sisteminde bir şeyler olmasını, özellikle olmasını arzu ediyoruz. Ama malum Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından sürdürülüyor. Doğrusu net bir bilgim yok. Bir sektöre bir özel teşvik sağlamak kolay bir konu değil ve ekonomi yönetiminin de çok fazla öncelik verdiği bir konu olmadığını biliyorum. Bugün gemi inşasında öne çıkmış ülkeler sektörel teşvikleri vererek bu hale geldiler. O bakımdan bence gemi inşa sektörüne mutlaka ihracat kaydıyla teşvik uygulanmalıdır. Onu biz istiyoruz, sektör adına da talep ediyoruz.

GSM operatörleri arasındaki rekabeti çok acımasız bulmuyor musunuz?
2011 yılının enflasyonu baktığımız zaman fiyatları tek düşen kalem haberleşme. Enflasyona çok ciddi olumlu katkısı var haberleşmenin. Kuruluşların, firmaların, insanların haberleşme giderleri bir önceki yıla göre daha düşük oldu, daha fazla konuşmalarına rağmen. Bu da sağladığımız serbestleşmenin bir sonucudur. GSM şirketleri arasındaki bu ezici, kırıcı rekabetin, firmaların mağduriyetine yol açmaması önemli. Buna dikkat etmelerini her seferinde ikaz ediyoruz. Onun dışında vatandaşın hizmeti daha ucuza alması, hizmetin daha da çeşitlenmesinden rahatsız olmamıza ihtiyaç yok.

Google, Youtube vergi ödememek için uzun bir süre direndikten sonra Maliye Bakanlığının girişimleriyle 70 milyon liralık vergi ödemeyi kabul etmişti, bu konuda bir gelişme var mı?
Doğrusu ben takip etmedim. Ben o zaman müdahale edince sosyal paylaşım siteleri taarruza geçtiler, ‘sana ne, sen maliye bakanı mısın, vergi vermiyorsa para vermiyorsa sana ne’ diye bize gönderme yaptılar. Ama işin şekli öyle değil. Bir ülkede faaliyet gösteren kim olursa olsun mutlaka buranın mevzuatına, usullerine riayet etmesi lazım. O ve ona benzer sorunlar artık yaşanmıyor. Onları aştık onun da formülünü bulduk, ama nasıl bulduk? Onların dediğini yapmıyoruz, onlar bizim dediğimizi yapıyor. O şekilde uzlaşmayı sağlamış olduk.(aa)

Etiketler

Bir yanıt yazın