Kutsal Olmayan Yapılarda Kutsal Mekanlar

Matilde Cassani Milano'da yaşayan bir mimar ve sanatçı. Sanatçının geçtiğimiz sene Eylül-Kasım ayları arasında Storefront for Art and Architecture'da Kutsal Olmayan Yapılarda Kutsal Mekanlar (Sacred Spaces in Profane Buildings) isimli bir sergisi açıldı.

Cassani bu proje için etkili ve kapsamlı bir ibadet alanları arşivi oluşturdu. Bu arşiv New York’un 5 bölgesinde konut alanı, ticari alan ve ya diğer alanların içindeki dinsel olmayan yapıları içeriyor. Bu yapıların birçoğu inanç temelli hizmet talebinin göçmen nüfus ile birlikte artmasıyla önem kazandı. Bu talep artışını karşılayan mimari doğaçlamalar Cassani’nin detaylı belgesel çalışmasının bir konusunu oluşturuyor. Fakat aynı zamanda Cassani, bu konunun şehir ölçekli çıkarımlarıyla da ilgileniyor. Dinsel aktivitelerin şehir boyunca dağılımı ve bu dağılımın çağdaş şehir gerçekliğinin boşluk ve adaptasyonu çerçevesinde nasıl haritalandırılacağı diğer çalışma konusunu oluşturuyor. Cassani, bu arşivi anlatan bir seri kitap çıkardı ve bunları bir set Spiritüel Araçlar (Spiritual Devices) ile birlikte sergiledi. Temsilen basit heykel donanımlarla, kişisel spiritüel pratikler için bugüne kadar kullanılan seccadeler, ikonlar, tespihler, mumlarla birlikte, dinle ilgisi olmayan bir mekanı, kutsal ve derin yapan araçları gösterdi. Şimdi Cassani’nin düşüncelerini okuyun. Dinsel aktivitelerin, kültürel kimliğin ve şehir yaşamının karmaşık ilişkisi ışığında şehrin kutsal mekanları kavramı nedir?

“Kutsal olmayan yapılarda kutsal mekanlar” nasıl meydana geldi?

Projenin fikri üç yıl önce doğdu. Kendime sormaya başladım: Çağdaş şehirlerde göçmenler nerede dua ediyor? Sorunun cevabını aramaya İtalya’da başladım. Araştırma yapmaya başladığım ilk yer Regio Emilia’nin kırsal bir kısmında olan Novellara adındaki küçük bir köydü. Bu köyde İtalya’ya gelen birçok göçmen var. Bu göçmenler genellikle İtalyan çiftliklerinde (özellikle parmesan peyniri için süt üreten mandıralarda) çalışıyor.

Köyün nüfusu 12.000 den fazla değil. Fakat ben birçok farklı kutsal mekan buldum. Köy her yıl büyük bir dini festivale (Vaisakhi şöleni) ev sahipliği yapıyor. İnsanlar Avrupa’nın bir çok yerinden bu etkinlik için geliyor.

Bu festivali ve köyün kutsal mekanlarını belgeledikten sonra, Milano, Palermo, Barselona, Stuttgart ve sonra New York’a gelerek benzer araştırmalar yapmaya başladım. Bugünlerde kendimi ne zaman yeni bir şehirde bulsam, hemen çevrede kutsal mekan aramaya başlıyorum.

“Kutsal olmayan yapılarda kutsal mekanlar”ın ne olduğunu nasıl tanımlarsınız?

Benim için “kutsal olmayan yapılarda kutsal mekanlar” geleneksel olmayan alanlarda, bir fonksiyon dönüşümü geçirmiş yapılarda bulunan dua etme yerleri. Bu yapıların çoğu dışardan görünmez. İçindekiler, özel dinsel ibadet pratiklerinin ihtiyaçlarının nasıl değişmiş olduğunu barındırıyor. Bu doğaçlama dönüşüm beni etkiliyor.

“Kutsal olmayan” kelimeleri bu anlamda geleneksel olmayan yapıları ifade ediyor. Roman Katolik olarak doğdum ve ben çocukken ziyaret ettiğim kiliseler her zaman kutsaldı. Merkezi ve seçilmiş bir konumda bulunurlar ve mimarileri bir hayli göze çarpardı. “Kutsal olmayan” bu yolla seçilmeyen mekanlara işaret ediyor.


Soho Sinagogu, 38. Crosby Caddesi, Manhattan

Diğer şehirlerde çalışmış olduğunuz benzer alanlara bakarak New York’un kutsal mekanlarının dağılımı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Başlangıçta, New York’un tamamen farklı bir şehir dokusu ve göçmen geçmişi olduğunu düşündüm. Bu sebeple aradığım mekanlar diğer yerlerde bulduklarımdan tamamen farklı olacaktı. Fakat bulduğum yerlerin mimarileri Avrupa’da bulduklarıma çok benziyordu. New York’taki en büyük fark, bu tarz yapıların çok daha fazla olması.

Ayrıca fark ettim ki New York’ta yaşayanlar kendi şehirleri hakkında diğer şehirlerde yaşayanlara göre çok daha meraklı. New Yorklular’dan bu proje ile ilgili birçok olumlu geri dönüş aldım. Buradaki insanlar daha önce görmedikleri birşeyi görme konusunda oldukça heyecanlı. Ayrıca projede belgelenmiş ibadet alanlarını gören topluluklar, kendi topluluk ve kültürlerine ilgi duyan birini bulunca mutlu oluyorlar.

Bu şehre bakarak şehrin kutsal mekanları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence bu mekanlar yer değiştirmiş insanların bir ülkeden diğerine geçtikten sonra kendi kimliklerini sürdürme yollarını gösteriyor. Kültürel kimliğin yansıması, sadece yemek ve adetlerde değil. Bir topluluğun dinsel yapılarının kimliği de o topluluğu yansıtan yollardan biri. Bu yüzden sadece kutsal mekan değil, daha fazlası: bir toplum merkezi, bir kafe, çok katmanlı bir mekanda birçok farklı şey bir arada.

Hangisi sizin için daha önemli, mekanlar mı yoksa insanların onları nasıl kullandıkları mı?

İkisi de. Bence mekanlar çeşitli yollarla insanların içeride ne yaptıklarını yansıtıyor. Bu mekanlar kutsal ve aynı zamanda kutsal değil, kamusal ve aynı zamanda kamusal değil. Dinsel alan, fakat aynı zamanda başka bir şey.

Spiritüel Araçlar

“Spiritüel Araçlar”dan bahsedebilir misiniz?

“Spiritüel Araçlar” çeşitli objeleri içeren katlanabilir ve taşınabilir kutular. New York’taki tüm kutsal alanları gezerken bulduğum ucuz saatler, Mekke’nin yönünü gösteren bantlar, aliminyum kaplar, bir soba.

“Spiritüel Araçlar”ı yapmaya Almanya’da misafir sanatçıyken başladım. Amaç kutsal mekanın stabil olmadığını hissettirmeye çalışmaktı. Elbette onu kullanan kişiyle birlikte taşınabilir. Bu alanların taşınabilir doğası ve objelerin içindeki sembolik anlam (çoğu ucuz ve seri üretim, bir süpermarkette bulabileceğiniz objeler) yer değiştirmeyi ve göçmenliği yansıtıyor.

Bireysel ölçekte “Spiritüel Araçlar” ve toplumsal ölçekte “Kutsal Olmayan Yapılarda Kutsal Alanlar” arasında bir çelişki var gibi görünüyor.

Evet. Her nedense, bu toplumsal mekanlar (küçük gruplardan insanların günün belli zamanlarında bir araya gelmeleri için varolan) ve bir kişinin kişisel pratikleri için varolan mekanlar arasında bir çelişki var.

İlk kez Storefront sergisinde bu projeleri bir arada gösterdim. Tabii ki birbirleriyle ilişkililer, fakat bence önce toplumsal ölçekteki araştırmaya, sonra “Spiritüel Araçlar” ile olan deneyimlere ayrı ayrı bakmanın faydası var.

Bu serginin araştırma evresi New York’a ilk geldiğimde başladı. Kendi kendime kutsal mekan aramak yerine nerde kutsal mekan bulabileceğimi şehirde yaşayanlara sormaya karar verdim. Basit bir internet sitesi tasarladım. İnsanlardan resim yüklemeleri ve kutsal mekanlarla ilgili farklı hikayelerini yazmalarını istedim. Özel yapıların geçmişlerine ait ilginç hikayelerle ilgili, ziyaretçilerin çektiği amatör fotoğraflar yardımıyla çok farklı malzemeler buldum. Örneğin, bazıları nasıl fırın ya da banka olarak kullanıldıklarını açıklıyordu. Diğerleri dua etmek ve tanıdıkları görmek için bir yere gitmekle ilgili kişisel hikayelerdi. Crosby Caddesi’ndeki sinagogun daha önce Gucci mağazası olarak kullanılması ilginç bir örnek. Bowne Caddesi olarak anılan Flushing, Oueens’te, büyük ve dini bir bulvarda bütün caddenin tapınaklarla dolu olması diğer ilginç örnek. Bazı caddelerde geliştirilip kutsal hale getirilen bir mekan oldukça iyi ayırt edilir: Koreli Katolik kiliseleri, Çinli Katolik kiliseleri, Güney Amerikalı Katolik kiliseleri, Hindu tapınakları, Sai Baba tapınakları… Birçok topluluk burada bir referans noktasına sahip görünüyor.


Bowne Caddesi, Flushing, Queens civarındaki “kutsal mekanlar”

İnsanlar şehirdeki kutsal mekanlarla ilgili bilgiler verirken, bu yerlere daha dikkatle bakmaya başladım. Diğer örnek ziyaret ettiğim yerlerdeki favorilerimden biri olan Flushing’deki Parsons Bulvarı’nda yer alan Dini Merkez (Sikh Center). Önceden içinde oturulan tuğla bir yapıda bulunuyor. Fakat içindekiler çok iyi dönüştürülmüş ve gerçekten güzel. Girişte yürürken uzun bir koridorla karşılaşıyorsunuz. Koridorun sonunda ayakkabılarınızı muhafaza etmek için bir kısım ve başörtüleriyle dolu büyük kutular var. Bahsedilen kutsal mekan adağa yönelmenize uygun, müzikal enstrümanları da içeren koyu kırmızı halı kaplı bir yer.

Alt katta büyük bir mutfağı olan bir kantin var. Buraya gelen herkese açık. Üçüncü katta topluluğun liderlerine ait odalar ve kutsal kitapları içeren bir oda var (Granth Sahib). Sihizm’de kutsal kitaplara oldukça saygı gösteriliyor. Bu sebeple kitapların korunması oldukça önemli. Kitapların olduğu oda tapınağın en iyi, en değerli ve en sık yenilenip onarılan yeri. İnsanların kullandığı yataklar gibi iki yatak var. Fakat insanlar için değil, kutsal kitaplar için. Her gün kitaplardan biri alt kata indiriliyor, baştan sona kadar okunuyor, sonra üst kata getirilip yatağın üstüne bırakılıyor.


Dini Merkez, Flushing, Queens. Alttaki resim Kutsal kitapların bulundurulduğu oda.

Peki çalışmalarınızı sergi konseptinde nasıl sundunuz?

Beş kitap çıkardım; herbiri farklı ölçekte bir araştırmaydı. İlk kitap bütün şehri haritalandırıyor. Konunun boyutlarını incelemek ve kutsal mekanların görünmez ilişkisini ortaya koymak için bulduğum bütün kutsal mekanları listeledim. İkinci kitap mekanların kutsal olmama ve geleneksel olmamasını sorguluyor. Mekanların konum ve içeriklerine dair bilgiler, Google Maps resimlerini ve adreslerini içeriyor. Bir adres gerçekten size özel bir alanın mimarisi ve orijinal fonksiyonu hakkında çok şey söylüyor. Üçüncü kitap internet sitesi aracılığla sunulan resimler ve hikayerden oluşan bir koleksiyon. Dördüncü kitap kutsal olanın farklı yollarla nasıl adapte edileceğinin çeşitli tipolojilerdeki yansıması. Bazı durumlarda kutsal mekan, ticari bir yapının içindeki küçük bir daire, diğerleri dua etmek vb aktiviteler için dünüştürülmüş bir konut binasının tamamı, tapınak kantini, ibadet yeri, din adamları için kısımlar, ortak kullanım alanları, depo kısımlar vb. Beşinci kitap ise daha önce bahsetttiğim Parsons Bulvarı’ndaki Dini merkez ile ilgili derinlemesine bir inceleme. Sergi için her kitabı bir altlıkla, yerde bir seri “Spiritüel Araçlar”la ve duvarda ilişkisel ayrıntılarla birlikte sundum. Storefront’un galerisini bir çeşit kutsal mekan içerisinde (kutsal olan ve olmayanı aynı anda gösteren bir sistem olarak) dönüştürmeye çalıştım.

İkinci kitaptan Brooklyn camilerinin mekansal bilgi listesinin bir alıntısı “Kutsal olmayan Yapılarda Kutsal Mekanlar”.

Bir mimar olarak, dinsel pratiklerde mimarlığın modern rolünü nasıl görüyorsunuz?

Söylemek çok zor, çünkü bir çok yönden çelişen taraflar var: bu alanlar mimarlık için neyi dikkate aldığımızın dışında, nadir olarak mimarlar tarafından tasarlanırlar. Yine de bence mimarlar dinsel alanların şehirdeki dağılımını yansıtmalı. Dinsel alanlar artık komşuluğun merkezi için büyük bir referans noktası olmayacak. Bunun şehirlerimiz ve topluluklarımız için ne anlama geldiğini hesaba katmalıyız. Bu sadece mekanların içinde gerçekleşen küçük ölçekli bir dönüşüm değil; şehir ölçekli bir konu.

Şehirler gibi kompleks çevrelerde mimarlık bir çok farklı şeyi kapsar. Geleneksel kutsal alanlar için de bu böyle. Neye alışkınlarsa onu alan topluluk örnekleri gördüm. Örneğin, bir ortodoks kilisesi ve onun bir hindu tapınağında dönüştürülmesi.


Manhattan Mescidi, 33. Cliff Caddesi, Manhattan

Peki modern dinsel pratiklerde şehrin rolü olarak ne görüyorsunuz?

Şu var ki, bence şehirler tüm bu kutsal mekanların yayılışının ne anlama geldiğini özümsemeye başladı. Bir taraftan, dinsel alanlara talebin artması, bu amaç için tasarlanmış yeterince mekan olmadığını gösteriyor. Buna bağlı olarak şehirlerde, kutsal mekanları sahiplenme rolü geleneksel olmayan yapıların içinde ortaya çıktı. Diğer bir yönden kutsal alanların dağılımı bir yolla şehri daha kutsal yapıyor. Dini olmayan daha fazla değil.

Bence bu konunun en ilginç kısmı. Çünkü daha önce söylediğim gibi, bu mekanlar yalnızca dua etmek için olan bir mekandan fazlası; bunlar toplumsal ve sosyal alanlar, ve aynı zamanda kutsallığın yoğunlaştığı yerler.

Ayrıca, her biri farklı. Bazıları oldukça kişiye özel, bazıları ise kamusal. Bazları açık, bazıları kapalı. İçeridekiler oldukça etkileyici: bulunan materyaller ve objeler genellikle oldukça ucuz. Buna rağmen bu alanlarda ödemeye önem veriliyor. Çok etkileyici ve güzel. Ek olarak, daha eski kutsal alanlarda, kademeli dönüşümün hikayesini ve detaylardaki büyümeyi görebilirsiniz.


Shan Xiu Taoist Tapınağı, 128. Lafayette Caddesi, Manhattan.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın