Tasarım sosyal sorunlar için de var

Finlandiya'nın tasarım tarihine ışık tutan 'Marimekko' sergisi için Türkiye'ye gelen Dünya Tasarım Başkenti Helsinki 2012'nin yöneticisi Eero Holstila, "İstanbul'la iş birliğine hazırız" diyor.

2012 Dünya Tasarım Başkenti olan Helsinki’de 300’den fazla etkinlik gerçekleştirilecek.

Milli Reasürans Sanat Galerisi, Finlandiya’nın ünlü tasarım markası Marimekko üzerinden bu ülkenin tasarım tarihine ışık tutan ‘Bir Yaşam Şekli: Marimekko’ başlıklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Finlandiya Büyükelçiliği ve Design Museo Helsinki işbirliğiyle düzenlenen serginin açılışı için Türkiye’ye gelen 2012 Helsinki Dünya Tasarım Başkenti yöneticisi Eero Holstila’yla tasarımın kentler üzerindeki etkisini konuştuk.

Finlandiya’da ve özellikle Helsinki’de devlet idaresinin ve gelişim politikalarının nasıl işlediğinden bahsedebilir misiniz?
Sosyal bir devlet söz konusu. Finlandiya’nın son 20 senelik ekonomik gelişim tarihine bakarsanız inovasyon tarihiyle çok sıkı bir ilişki içerisinde ilerlediğini görürsünüz. Kuzeyde ve çok küçük bir ülke olduğumuzu göz önünde bulundurduğunuzda, özellikle de kaynaklarımızın kısıtlı olmasından dolayı ileri seviyede teknik bilgi ve birikimden faydalanmamız gerekiyor.

Tasarımın bu bahsettiğiniz durumda nasıl bir önemi var?
Helsinki 90’lı yıllarda teknolojinin beşiğiydi. 2000’lerde teknolojinin yeterli olmadığını fark etmeye başladık. Teknolojiyi sanat, tasarım ve yaratıcılıkla birleştirmek gerekiyor. Artık inovasyon politikalarımız daha çok tasarım tarafından belirlenen bir hal aldı. 2012 Dünya Tasarım Başkenti olmamız da bu açıdan önemli bir dönüm noktası.

Helsinki’nin 2012 Dünya Tasarım Başkenti olması ne anlama geliyor?
Ekonomik gelişim açısından bakıldığında birincil getirisi tabii ki küresel piyasada şirketlerimizi rekabet gücü daha yüksek bir pozisyona getirmesi. İkincisi, tasarıma yeni ve geniş bir perspektiften bakmamızı sağlayacak olması. Tasarımı hayatın bir parçası olarak görmemizi; hizmet tasarımı ve sosyal sorunlara çare tasarımı açısından da düşünmemizi sağlıyor. Üçüncüsü, tabii Helsinki’nin tanınırlığını uluslararası arenada arttırması açısından önemli bir olay. Üniversiteler, yerel yönetim, özel şirketler, devlet ve sivil toplum kuruluşlarının bir arada çalışması söz konusu. Malum İstanbul’la karşılaştırıldığında çok küçük bir şehir Helsinki, o yüzden herkesin bir arada çalışması gerekiyor böyle büyük bir işe girişildiğinde.

2012’de İstanbul’da da ilk defa bir Tasarım Bienali gerçekleştirilecek. Bir işbirliği söz konusu olacak mı?
Eminim bir arada çalışmak için bir fırsat doğacaktır. Helsinki’de Dünya Tasarım Başkenti çerçevesinde 300’den fazla etkinlik gerçekleşecek. İstanbul Tasarım Bienali de çok geniş bir proje. Haliyle iki taraf da 2012 yılında çok meşgul olacak, ancak 2012’den sonra bu konuda nasıl beraber çalışabileceğimizi düşünmek lazım. Umarım 2016’da da Dünya Tasarım Başkenti İstanbul olur.

Etiketler

Bir yanıt yazın