Süleymaniye Camisi’nde 1550 Gün

Mimar Sinan Araştırma Merkezi Seri Konferansları'nın dördüncüsünde Süleymaniye Camisi'nin restorasyonu tartışıldı.

Konferans Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Suphi Saatçi ve Mimar Sinan Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Demet Binan’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Sonrasında söz alan Koruma Uzmanı Yüksek Mimar Nilgün Olgun caminin 2007’den 2011’e kadar süren restorasyon sürecini izleyenlere aktardı.

Mimar Sinan’ın eseri olan Süleymaniye Camisi’nin mimari özelliklerine değinmeyip restorasyonun şantiyecilik sürecini açıklayacağını belirten Olgun, uygulamaya başlamadan önce, bir sene sönmüş kireç gerekli olduğundan sahada bir kireç kuyusu hazırladıklarını ve herşeyin sahada olması gerekliliğinden dolayı alanda farklı atölyeler kurduklarını belirtti. Sonrasında yapıyı bütünüyle analiz ettiklerini, taşınabilir kültür varlıklarını yapı içerisinden çıkardıklarını, iskele kurulumuna dair detayları ve hat levhaları, minber, mihrab gibi yapı öğelerini koruma altına aldıklarını ve bu haliyle caminin bir kısmını turistler ve cemaat için açık bıraktıklarını sözlerine ekledi.

Caminin 1950’li yılların sonlarında ciddi bir onarımdan geçtiğini, sonrasında mahalli onarımların gerçekleştirildiğini fakat belge eksikliğinden dolayı dönemleri ve katmanları kendilerinin analiz ettiklerini belirten konuşmacı, sıva analizleri ile dönemlerin tespit edilmesinden sonra mevcut bezemenin rölövesinin alınıp raspa çalışmalarının başlatıldığını ifade etti. İleride gerçekleşecek restorasyonlar için restorasyon öncesi ve uygulama sırasında oldukça kapsamlı bir arşiv tutmaya çalıştıklarını dile getiren Olgun, ilk çalışmaların revaklı avluda başladığını belirtti. Burada Cumhuriyet öncesi, genel bir yanlış olarak Fossati onarımı olarak bilinen onarımdan 19. yüzyıla ait bezeme programının görülebildiğini belirten konuşmacı, bunun klasik düzendeki bezemeye zarar vermeyip, bezme üzerine sıva uygulanarak gerçekleştirildiğini ve alt kısımda klasik bezeme programı bulunduğunu sözlerine ekledi.

Basının da oldukça ilgisini çekmiş olan ana kubbe kalemişi restorasyonu tartışan Olgun, özenli şekilde çalışılıp çeşitli numuneler alarak kubbede tek kat sıva uygulandığını gördüklerini, bir yerde farklı bir bezeme programına rastladıklarını fakat devamının olmadığını böylece bu kısmı yerinde bırakma ihtiyacı gördüklerini ve bu alanda yeni bir kalemişi yapılmadığını ifade etti. Yine bu alanda karşılaşılan çatlaklar üzerinde araştırma ve koruma çalışmaları yaptıklarını belirten konuşmacı, bazı yerlerde çatlakların devam ettiğini, içteki çatlakların dışa yansımalarını analiz ettiklerini fakat korkutucu çatlaklar olmamasından dolayı ufak müdahalelerle güçlendirme yapıldığını belirtti. Olgun ayrıca kasnak bezemesinde araştırma raspası yaptıklarını ve dördüncü katman altında bir bezeme programı bulduklarını sözlerine ekledi.

Bunun yanı sıra yarım kubbeler, tromplar, oldukça müdahale görmüş olan tromp pencereleri, mümkün olduğunca tamamlanmadan bırakılmaya çalışılmış hat levhaları, iki filayağı üzerinde bulunan çiniler, bronz bilezik ve gergi demirleri üzerindeki bezemeler üzerinde yapılan çalışmaları, alanda bir yere toplanarak restorasyonları gerçekleştirilen kapı ve kepenkler gibi ahşap işleri, mozaik döşeme, devekuşu yumurtaları, cami içi su kanalı, kapılar, revak ve minare saçakları, mermer alemler, su terazisi, kuş evleri, hasırlık üzerinde gerçekleştirilen uygulamaları belirten Olgun, ayrıca taş konservasyonu, temizlik yöntemleri, kurşunların değişim ve bakımı üzerine teknik bilgilere yer verdi. Son olarak peyzaj üzerine çalışmaları aktaran konuşmacı, komplekse bir yeraltı tuvaleti eklediklerini dile getirerek sözlerini noktaladı.

Etiketler

Bir yanıt yazın