Belediye bir kamusal sanat kurulu oluşturmalı!

İKSV, İstanbul Belediyesi'ne heykel tartışmalarında yön verecek bir öneride bulunuyor: Avrupa kentlerindeki gibi özerk bir kurul.

Kars’taki heykelleri, biraz fazla yaslanan gençler mi yıktı, heykel ve sanat düşmanları mı? Heykel meselesinde yeni tartışma konumuz bu. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ise memleketin heykel meselesine ya da daha entelektüel bir deyimle ‘kamusal alanda sanat’ tartışmasına dün somut bir projeyle dahil oldu. Vakıf, İstanbul için Amsterdam’da olduğu gibi bir Kamusal Alanda Sanat Kurulu oluşturulmasını öneriyor.

Ulusal anlam taşıyan anıtlar dışında bütün heykel teşebbüsleri her defasında bir tartışma ve hüsranla sonuçlanıyor. Biraz da bu sebeple olsa gerek bırakın Türkiye’nin tamamını, İstanbul’da bile çağdaş eserler neredeyse hiç yok. İstanbul’u heykele kavuşturmak için 1973’te ve 1992’de yapılmış iki atak da bugün biraz buruk hatırlanıyor.

Mesele, bir yerel yöneticinin kendi beğenisine göre koyduğu heykeli, bir sonrakinin beğenmemesi hatta eski yönetimin eseri olarak görmesi. Daha da önemlisi kentlilerin bu heykelleri sevip benimsememesi.

İKSV’nin dün basına yolladığı ‘Kamusal alanda sanat uygulamaları için öneriler’ başlıklı rapor, heykel meselesini başka kentlerin nasıl çözdüğünü araştırıyor. Burada da anlatıldığı gibi heykel, sanatı kamusal alana çıkartıp hayatın içine kattığı, kentte yeni kamusal alanlar yaratılmasını sağladığı için önemli. Heykel bulunduğu yere değer katıp ilgi çekmesini sağlıyor.

Günümüzde kamusal alana konulacak heykellerin bulundukları çevreyle ilişki kurması, ona göre tasarlanması gerekiyor. Hangi sokak, park, bahçe ya da meydan olursa olsun oranın sosyal, tarihsel anlam ve birikimleriyle bir ilişki kurmalı. Bu nedenle de mesela Avrupa’da genellikle bir kişinin göz kararıyla değil, sanat uzmanları ve şehircilerden oluşan kurullar aracılığıyla karar veriliyor. Böylece, hiç de ucuza mal olmayan bu heykeller için harcanan paraların da yerini bulması, üç gün sonra moloz ve hurdaya dönüşmemesi de sağlanıyor.

Türkiye’de bu konuda bir gelenek de yasal düzenleme de yok. Mesela İstanbul’da Kentsel Tasarım Şube Müdürlüğü var, ama onun da içinde bir sanat uzmanı yok. Ve belli ki bu nedenle o çiçekten kediler ve gemiler son birkaç yılda kentin meydanlarında kendini gösterebiliyor…

Toplumsal yönü eksik
Son bir yıl içinde memleketin kültürel meseleleri konusunda daha somut tavır almaya karar veren İKSV, geçenlerde Emek Sineması için bir çıkış yapmıştı. Bu kez de kamusal alanda sanat meselesi için yapıcı bir öneride bulunuyor. Yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştıkları raporda doğrudan Büyükşehir Belediye Başkanı’na bağlı bir kurul öneriyorlar. Raporda ‘yüksek sanatsal nitelik’ ve konuyla ilgili çevrelerin mutabakatının sağlanması için güzel öneriler var. Ne var ki, meselenin toplumsal yönü üzerinde sanki yeterince durulmamış gibi. Yaşantıya, kültürel algıya uygunluk, orada yaşayanların bu sanat eserleriyle kurdukları ya da kuramadıkları ilişki hakkında daha fazla veriye ve öneriye ihtiyaç var.

Nasıl bir kurul öneriliyor?
Benzerleri Amsterdam ve Londra gibi kentlerde de olan Kamusal Alanda Sanat Kurulu, yedi kişiden oluşacak. Belediye, üniversiteler ve ilgili meslek örgütlerinden seçilecek uzmanlar yer alacak. Kurul belediyenin kamusal alanda sanat politikasını belirleyecek, diğer kuruluşlar tarafından geliştirilen projeleri de değerlendirip denetleyecek. Kamusal alanda sanat çalışmalarını destekleyip yarışmalar açacak. Mevcut heykellerin durumunu takip edip koruyacak. Gerekli maddi kaynakları oluşturacak. Yarışmalar için seçiciler kurulları oluşturacak…

Etiketler

Bir yanıt yazın