“Mimari Masum Değil”

MSGSÜ Sosyoloji Bölümü'nün bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Sosyoloji Seminerleri'ne dinleyici olarak katıldık. 14 Kasım 2011 tarihinde Bomonti Kampüsü'nde düzenlenen seminerin teması toplumsal hareketlerdi.

Planlama ve mimarlıkta sosyolojik söylemin var olması gerektiği konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Biraz farklı konuşmalar dinleyip, farklı ortamlardan beslenmenin hem mimarlığa hem de planlamaya büyük katkısı vardır. Bu bağlamda biz de MSGSÜ Sosyoloji Bölümü’nün bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Sosyoloji Seminerleri’ne dinleyici olarak katıldık. 14 Kasım 2011 tarihinde Bomonti Kampüsü’nde düzenlenen seminerin teması toplumsal hareketlerdi. HES karşıtı mücadelelerden Kürt hareketlerine kadar birçok farklı konuda sunum gerçekleşirken sanırım bizim için en ilginç olanı Musafa Eren’in “Toplumsal Hareketleri Sindirmenin Yöntemlerinden Birisi Olarak Hapishaneler: Mimari Masum Değil” başlığındaki sunumuydu. Mimarlığın toplumsal hayata müdahalesini hapishaneler örneği üzerinden ele alan Eren, sunumuna, suç, mahkum, mahpus, ceza gibi kavramların açıklamasını yaparak başladı. Sonrasında hapishanelerdeki mimari değişimleri tarihsel süreç içinde ele alan Eren, aslında bu mimari dönüşümün, artık, hapishanelerdeki denetimin yeterli görülmemesi üzerine gerçekleştirildiğini belirtti. L tipi hapishanelerden F tipi hapishanelere kadar birçok türdeki cezaevi mimarisinin içeridekilerin denetimini inşa ettiğini söyleyen Eren, özellikle 1980 sonrasında hapishanelerde komün sisteminin ortadan kaldırılmasıyla değişen mimarinin, devletin otoritesinin mekandaki karşılığı olduğunu dile getirdi. Hapishanelerin, aynı zamanda, devletin belirlediği kimliklerin dayatıldığı mekanlar olduğunu söyleyen Eren, mimarinin de bu amaca hizmet ettiğini vurguladı.

Birbirinden ilginç ve önemli konuların tartışıldığı seminer, soru-cevap ve tartışma bölümleri ile sona erdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın