Margarete Schütte-Lihotzky ve Sosyal Mimarlık Üreten Bir Kadın Olmak

Birinci Dünya Savaşı ertesinin modernlerinden ve dönemin aktif mimarlarından olan Margarete Schütte-Lihotzky ve sosyal mimarlık çalışmalarına bir giriş.

1897 yılında doğan Margarete Schütte-Lihotzky Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’nin mimarlık bölümünden mezun olan ilk kadın mimardı. Mezuniyetinin ardından sosyal konut projelerinde görev alan Lihotzky, Ernst May’in Frankfurt ekibinde yer aldı.

I. Dünya Savaşı sonrası yaşanan politik istikrarsızlık ve konut yetersizliği döneminde Ernst May liderliğinde kurulan ekip, Yeni Frankfurt isimli büyük ölçekli bir sosyal konut projesi için, kompakt konutlardan ve sosyal donatılardan oluşan bir tasarım geliştiriyordu. Ekibin Yeni Frankfurt için belirlediği bir dizi tasarım prensibi bir yandan yapıların kolay inşa edilebilir, işlevsel ve yeterince ucuz olmasına, diğer yandan tüm kullanıcıların gün ışığına, temiz havaya ve ortak alanlara erişebilmesine dayanıyordu.  Ekibin parçası olan Margarete Schütte-Lihotzky, bu temel ilkeleri ev ölçeğinde yaptığı detaylı çalışmalara taşıdı ve ünlü Frankfurt Mutfağı’nı tasarladı. 


Frankfurt Mutfağı uygulaması ve planı

Lihotzky için ev işleri en az zaman harcanacak şekilde çözülmeliydi. Frankfurt Mutfağı modern düşüncenin verim, makineleşme, günlük rutinler, zamanın çalışma ve dinlenme olarak bölünmesi gibi fikirlerinin etkilerini tasarım düzleminde ve ev ölçeğinde görmek için iyi bir örnekti. Sosyal faydanın öne çıktığı tasarımlar yapmaya adanan Lihotzky’nin tasarladığı mutfakta öne çıkan diğer iki temel fikir ise hijyen ve ergonomiydi. 


Zwofa apartman örneği

1911 yılında Frederick Winslow Taylor’un yazdığı “Bilimsel Yönetim İlkeleri” kitabı ile gündeme gelen Taylorism’den de etkilendiği bilinen Lihotzky, mutfakta bir işin tamamlanması için gereken hareketleri analiz ederek mutfak işlerini en hızlı ve en az hareketle çözecek tasarımı geliştirmeyi amaçladı. Lihotzky’nin mutfağı sadece mekansal organizasyonu ile değil içinde kullanılan modern aletlerle de zaman kaybını en aza indirmeyi amaçlıyordu. Mutfak imal edilme yöntemi açısından da yeni bir öneri sunuyor, önceden imal edilmiş elamanlar inşaat alanında monte ediliyordu (bugün kullandığımız bütün hazır mutfaklar gibi).


Fröbel Anaokulu

Lihotzky, hayatının görece erken bir döneminde tasarladığı Frankfurt Mutfağı’nın ardından pek çok sosyal içerikli projede görev aldı, özellikle çocuklar için inşa edilen mekanlar ve sosyal konutlar hakkında sağlıklı ve kaliteli mekanlar sağlayabilmeye yönelik tasarım önerileri geliştirdi. Frankfurt projesinin ardından Ernst May’in ekibiyle gittiği Rusya’da büyük ölçekli kentsel tasarım projelerinde çalıştı. Rusya’nın ardından Viyana’ya döndüğünde Nazi karşıtı olduğu için hapse atılan Lihotzky, hapisten çıkmasının ardından bir süre Avrupa dışında, Türkiye, Küba ve Çin’de yaşadı ve buradaki projelerde danışmanlıklar yaptı. Belirgin bir politik kimliğe sahip olan mimar, savaş dönemine dair anılarını 1985 yılında (97 yaşında) “Direniş Hatıraları: Bir Mimarın Mücadeleci Hayatı 1938-1945” ismiyle kitaplaştırdı. Avrupa dışında geçen yılların ardından Viyana’ya döndükten sonra aktif olarak mimarlık yapmaya devam eden Lihotzky, Lina Loos ile beraber Avusturya Demokratik Kadınlar Birliği’nin kurucularından biri oldu ve ilk iki CIAM toplantısında aktif rol oynadı.

Feminist okumalarda kadınları mutfağa hapseden ve hatta mutfakları küçülterek onlardan alan çalan bir yaklaşıma dahil olduğu savıyla eleştirilen Lihotzky’nin (ki modernizm eleştirisi yapanlar tarafından da verimlilik saplantısı üzerinden insanı makineleştirdiği için eleştirildiğini tahmin etmek zor değil), döneminin erkek egemen fikir ve mimarlık dünyasında kadın mekanları olarak görülen mutfak ve çocuk mekanları için ciddiyetle ve sistematik olarak yaptığı tasarım araştırmalarının takdiri hak ettiğini düşünüyorum.* Margarete Schütte-Lihotzky’i, döneminin koşullarını yok saymayan, o koşullar içinde edindiği pozisyonu tasarım yoluyla sosyal fayda sağlamak için kullanan karmaşık bir kadın mimar figürü olarak görebiliriz. Erkek egemen düzen içinde aktif olarak fikir ve tasarım üreten kadın bir mimar olmanın karmaşıklığı değil midir bu? 2000 yılına hayata veda eden Lihotzky’nin sözleriyle bitirecek olursak: “Ev işinin tümüyle rasyonel hale getirilmesi meyvesini ancak bir sonraki jenerasyonda verecektir.”

Öyleyse bizim meyvesini yediğimiz söylenebilir mi?

*Ki kendisi hayatının son yıllarında profesyonel olarak ödüller almaya ve tekrar konferanslarda boy göstermeye başlamıştır. Kendisi ve Frankfurt Mutfağı üzerine de pek çok makale yazılmıştır.

Referanslar:
https://www.academia.edu/12429874/ 
https://www.architectural-review.com/essays/
https://www.metalocus.es/en/news/ 

Etiketler

Bir yanıt yazın