“Daha İyi Bir Kentte Yaşadığımızı Kanıtlamak İstiyorsak, Bir Şeyler Yapmalıyız”

“Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor” söyleşi dizisinde Celal Abdi Güzer’in konuğu olan Ali Cengizkan şiir, kent, mimarlık ilişkisi ve mimarlık eğitimi hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

Mimar, akademisyen ve şair Ali Cengizkan, mimarlıkla şiir arasındaki ilişkiden değerlendirme ve kuramsal yaklaşımlar açısından çok yararlandığını belirtiyor.

Şiir yazmak, yaşamla diz dize, empati kurarak yaşanan bir süreç. Şiir alanında edindiğim becerileri bu tarafa aktardığımda, şöyle şeyler fark ettim: niye Ankara’nın eski planına kimsenin eli gitmemiş? Doktora tezimi yazarken pek çok şeyin bilinmediğini, erişilebilecek uzaklıkta olduğu halde onlara kimsenin dokunmadığını fark ettim… 1957 Ankara Planı… Tartışmaya açtığınız zaman şunu anlıyorsunuz. Herkes ucundan biliyor ama kimse bir şey yazmamış.

Ali Cengizkan, TED Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde Mimarlık ve Kent Çalışmaları Yüksek Lisans Programı stüdyolarında 3 yıl boyunca Ankara için önemli bir yer olan Atatürk Bulvarı’nın inceleneceğini belirtiyor. Cengizkan, eğitim ve araştırma kurumlarında üretilen bilginin esas hedefini hatırlatıyor.

Farklı gözle baktığımızda, hala oradan (Atatürk Bulvarı) bilgi üretebildiğimizi ve o bilginin çok kısmi de olsa bazı şeylere yarayabileceğini hissettirmeye çalışıyoruz…. Kentle ilgili bir şeyi iyileştirmek, daha iyi bir kentte yaşadığımızı kanıtlamak istiyorsak, bir şeyler yapmalıyız.

Celal Abdi Güzer, özgün belgelerle Ankara’nın tarihini yazan Ali Cengizkan’a kentin bugünkü durumunu mimari ve kentleşme açısından nasıl değerlendirdiğini soruyor.

Ankara için vakit geç değil… Halihazırdaki kentin durumu ne denli olumsuzsa, aynı derecede de iyimser bakan birisiyim. Her şeyin değiştirilebileceğini düşünüyorum. Yapıların yıkılıp yeniden yapılabileceğini biliyorum.

Cengizkan, Ankara’daki İller Bankası’nın yıkılma sürecini değerlendiriyor. Mimarlık mirasının korunması konusunda eğitim alanındaki çalışmalardan söz ediyor.

Değerler sistemi konusundaki tartışmamızı daha yaygın olarak yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Değer nedir? İlla mimarlıkla ilgili değerler değil. Yaşantıya karşı vermemiz gereken bir hesap olduğunu düşünüyorum.

Cengizkan, planlamanın bir destek ya da hizmet alanı olarak değerlendirilmesi yerine, bir engel olarak görüldüğünü ifade ediyor. Şehir hastanesi konusundaki düşüncelerini aktarıyor.

Eski bir alışkanlığın yerine yenisini koyuyorsunuz. Bir ‘eski kent hastaneleri’ durumu var belki. Bunu kökten değiştirmek istiyorsunuz ama o kadar çok şey bilmelisiniz ki… bildikten sonra çok cesur davranabilirsiniz.

Türkiye’nin yapı teknolojilerinde özellikle betonarme konusunda özgün örnekler geliştirme potansiyeli olduğunu belirtiyor.

Bazı şeylerde çok iyi gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Daha fazla inovasyon beklemeliyiz. Çünkü betonarmeyi donatısıyla birlikte her yöne çekebilecek durumdayız. Dünyada böyle örnekleri görüyoruz. Ama o örnekler, bize örnek olmak zorunda değil. Biz bu süreç içerisinde daha iyisini yaratabiliriz diye düşünüyorum.

Türkiye’deki çağdaş mimarlık alanında yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor.

Türkiye’de kuşkusuz iyi mimarlık var. Yapı malzemeleri ve bitişlerdeki değişim olağanüstü. Yapı malzemesi sektöründe inovasyon bile yapabilecek durumdayız ama bilmeyle, kuramsal olanla uygulama arasında hep bir boşluk var. O boşluğu nasıl doldurabiliriz? … Bilgi birikiminin oranı ve dönüşümünün hızıyla, kullanıcıdaki dönüşüm oranı ve hızı çok farklı durduğu için çok ciddi uçurumlar oluşuyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın