“Yapılarımdaki Estetik Değer, Yalnızlığın ve Hüznün Dilindeki Sadelik”

9 Aralık 2018'de aramızdan ayrılan Ziya Tanalı'yı, 2016 yılında Celal Abdi Güzer ile yaptığı söyleşiyle anıyoruz.

“Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” söyleşi dizisinin 2016 yılında konuğu olan Ziya Tanalı, kendisiyle yapılan sohbette mimarlık mesleğine yaklaşımını ve mimarlık ortamını değerlendirmişti.

2008 yılında Mimarlar Odası tarafından her iki senede bir verilen Mimar Sinan Büyük Ödülü’ne layık görülen mimar Ziya Tanalı, mimarlık, sanat ve felsefe üzerine yazıları olan bir yazar ve eğitimciydi. 1965 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra kariyerine 1973 yılında kurduğu Atölye A ile devam eden Tanalı, Ragıp Buluç ve Ercan Yener ile birlikte bu ofisi 1983 yılına kadar devam ettirdi.

Sonrasında yalnızlık dönemine girdiğini, bu dönemde kendine ve işine odaklandığını söyleyen Tanalı, söyleşide kendisini en çok temsil ettiğini düşündüğü yapıları şöyle değerlendirmişti:

En erken yapılarımdan biri olan Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve en son tasarladığım yapı, beni en çok temsil eden yapılar. İlk yapımla son yapımı saygıyla anıyorum. Yapılarımdaki anlam dediğim estetik değer ve sadelik, yalnızlığın ve hüznün dilinden geliyor.

“Biçimleri kopyalayıp yapıştırmak yerine, mimarın neyi nasıl değerlendireceğini iyi bilmesi gerekir”

2. Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda doğan Tanalı, günümüzde Türkiye’nin mimarlık anlamında çok farklı bir yer olduğunu belirtirken ölçek, oran, tekrar gibi mimarlığın ana unsurları ve tektonik değerlerin göz ardı edilebildiği bir ortam oluştuğunu söylemişti.

Erken dönem ODTÜ mimarlık eğitiminin öğrencileri tasarım ahlakı içerisinde özgün olmaya çağıran bir kuruluş amacı da olduğunu belirten Ziya Tanalı, bugünkü mimarlık öğrencilerinin dijital ortama hakim olmalarına rağmen çevrelerindekilere karşı ilgisiz kaldıklarını söylemişti.

Gençlerin ne demek istediğimizi tam anlamıyla idrak etmelerine ihtimal yok. Zamanla, yaşadıkça bizim yaşadıklarımızı fark edecekler. Umuyorum ki, kendi yaşadıklarının da üstüne koyup, bizim yapamadıklarımızı yaparlar.

Etiketler

Bir yanıt yazın