Cuma Namazı Ritüelinin Kamusal Alan ve Kamuoyu Üzerindeki Etkisi

Küratörlüğünü Nora Akawi ve Noura Al Sayeh'in yaptığı, Venedik Mimarlık Bienali'ndeki Bahreyn Pavyonu'nda camilerin ve cuma namazının kentsel, sosyal ve siyasal yapı içindeki rolü ele alınıyor.

5. kez Venedik Mimarlık Bienali’ne katılan Bahreyn Krallığı, Arsenale (Artiglierie)’deki pavyonunda cuma namazı ritüelinin kamusal alan ve kamuoyu üzerindeki etkisine dair bir araştırma sunuyor.

Apparata Studio’nun tasarladığı pavyonda, yarı şeffaf ve mekanı kapsayan büyük bir strüktürün yanı sıra Giuseppe Ielasi ve Khyam Alami’nin Bahreyn’de verilen cuma hutbelerinden aldıkları kayıtla yaptıkları ses enstalasyonu yer alıyor. 

Enstalasyon, kişinin ses çalışmasını deneyimleyebileceği ve dini kutsal mekana gönderme yapan bir merkezi boşluk tanımlıyor. Enstalasyonun çevresi ise, her biri cuma vaaz uygulamalarının farklı bir yönünü araştıran üç farklı katkıya ev sahipliği yapıyor. Sanatçı Lawrence Abu Hamdan’ın video enstalasyonu All Hearing, Kahire’deki “hoparlör liberteryenizm”inin etkilerini ve kentteki işitme hasarı ve gürültü kirliliği üzerindeki sonuçlarını araştırıyor. Matilde Cassani’nin kurulumu, minberin mimarisine ve İtalyan bağlamında uyarlanmasına bakarken, Mezna Qato ve Sadia Shirazi Cuma hutbesi için özel hazırlanan kitabı sunuyor.

Küratöryel metinden:

İslam kültüründe cuma hutbesinin, toplumun sosyolojik ve kültürel etkileşimi açısından büyük bir önemi vardır.

Hutbe, İslamiyet öncesi Arap kültürüne kadar uzanmaktadır ve Arap edebiyatında düz yazı türünün kaynağı olduğu düşünülmektedir. 7. yüzyıla kadar Arap Yarımadası’nda en çok gelişme gösteren sanat “sözlü edebiyat”tı. Sözcükleri mecazlarla ve ritimle destekleyerek şiir geleneğini beslediler. Hutbe, Arap edebiyatını güçlü ifadelerle süsleyen önemli bir politik, sosyal ve dini işlev olarak görülür. Bu gelenek İslam’ın ilk günlerinde de devam eder ve cuma vaazları cami etrafında bulunan cemaatleri bir arada tutar. İslamiyete inananlar, her cuma camide toplanır ve din adamının cuma öğle namazından önce yaptığı konuşmada dua ederler.

İslami şehirlerin gelişiminde Cuma camii veya Meclis camii, kent planlamasının merkezinde konumlanmış ve siyaset, ekonomi ve toplumun tartışıldığı en önemli kamusal alanlardan biri olmuştur. Cami, mekan olarak kentin kamusal alanlarına serbestçe yayılabilen bir yapı durumuna gelmiştir.

Cami mimarisinin gelişim sürecine bakıldığında zaman içindeki eklemelere ve değişimlere izin veren ‘temelde değişebilen’ tipolojik bir yapı olduğu görülür.

İlk camiler şehrin merkezinde genellikle açık alanda müslümanların dua ettikleri yerlerdi. Kıble duvarı Mekke’ye dönük bir şekilde konumlandırılmış olan bu ilk camilerde gölgelik oluşturması için ve iklim koşullarına uyum sağlanabilmesi için kapalı alanlar tasarlandı. Daha sonra tasarlanan camiler binlerce kişinin bir araya gelebileceği, açık bir avlusu olan kapalı ve açık mekanlara dönüşmeye başladı. “Bu basit, okunaklı ve tekrarlanabilir mekansal prototip, çarşıları ve sütunlarıyla bilinen örtülü, hipostil camilerin ilk resmi ifadesine dönüşecek.”1

Vaazın içeriği, hijyenik önerilerden, batılı güçlerle ittifak kurma çağrılarına, ataerkil vaazlardan, Müslümanlık yasağıyla yüzleşme stratejilerine kadar uzanabilir. Bu konuşmalar otoriteler tarafından da direniş çağrısı olarak yazılabilmekteydi.

Tarih boyunca İslami ses dünyasının yayılması, hoparlörlerin, radyoların ve televizyonların aracılığıyla, İslam’ın değişen yönetimine tepki olarak şekillendi. Bahreyn’de, 1950’lerin başlarında minarelere hoparlörler yerleştirilmesi sadece ezan okunması yasasıyla gerçekleşti. Hoparlörlerin takılmasının ardından 1999 yılında hoparlör kullanımıyla ilgili bir kanun hükmünde kararname çıkarılarak, bunların yalnızca yetkili alanlarda kullanılacağı kesinleştirildi. 1999 yılından 2016 yılına kadar gelişen yasalarda “herhangi bir siyasi toplumun sadık bir üyesinin vaaz vermemesi ve dini rehberlik yapmaması gerektiği”2 kesinleştirildi.

Cuma namazı toplu ibadet için bir çok insanı bir araya getiren ve sürekliliği olan, zamanın sosyal ve siyasal gündemini yansıtan bir kamusal alan ağıdır. Bu özellikleriyle cuma hutbeleri Müslüman dünyasında tekrarlanan kamusal meclisin en canlı ifadesini temsil ederler. Kitlelerin toplanmasına ön ayak olan bu gelenek kamusal, kolektif bir ifade için de altyapı sağlar.

Hutbe eğer Müslüman gruplarını hedefliyorsa bu bir tür sivil muhalefete dönüşebilir. Din dışı konulardan bahsetmek, imamların ikna gücü ve vaazların ifadesindeki tutarlılıkla kitleleri etkileyebilir. Bu etki caminin sınırlarını aşarak sokaklara hatta oturma odalarına kadar ulaşabilir.

Devlet ve din arasındaki ilişkiye dair mevcut durumun sorgulandığı bu bağlamda, yeni ilişkinin ne olabileceği ve bunun en alakalı aracı olan Cuma vaazının mekansal olarak nasıl ortaya çıkacağı düşündürülmek istenmiştir.

1 Alamiri, N. (24 Nisan 2017), “The Evolution of Mosque Architecture”, https://omrania.com/inspiration/evolution-mosque-architecture/

2 Bahreyn Krallığı Adalet ve İslam Bakanlığı (2016)

Etiketler

Bir yanıt yazın