Ben Çocukken…

Zaha Hadid, Kengo Kuma, Daniel Libeskind, Denise Scott Brown ve İspanyol ikili Nieto Sobejano'nun çocukluk anıları mesleki yaşamlarını nasıl etkiledi?

Rocca Gallery’de 15 Eylül 2015-23 Ocak 2016 tarihleri arasında açık kalan “Childhood ReCollections: Memory in Design” Sergisi, Zaha Hadid, Kengo Kuma, Daniel Libeskind, Denise Scott Brown ve İspanyol ikili Nieto Sobejano’nun çocukların anılarını ve bu anıların mesleki yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyordu.

Zaha Hadid

Ben Çocukken:

Ben büyürken matematik hayatın her alanındaydı- çizim yapma, müzik dinleme ve kitap okuma da dahil. Ailem bana keşfetme tutkusu aşıladı ve bilimle yaratıcılık arasında asla ayrım yapmadılar. Kalem ve kağıtla oynarak çizim yaptığımız gibi matematik problemleriyle de oynayabiliriz ya da müzik dinlemek ve kitap okumak da buna dahil– matematik eskiz yapmaya benziyor.

Bugün:

Cordoba’daki Büyük Camii’nin nefes kesici bir yer olduğunu düşünüp duruyorum. Tabii ki başka pek çok güzel yapı var ama bu bina bende muazzam bir etki bıraktı. Karanlık bir iç mekana sahip, ama içinde olağanüstü beyaz mermerler var. Günümüzde inşa ettiğimiz modern- hibrid projelere benziyor.

Daniel Libeskind

Ben Çocukken:

New York’a ilk gittiğimde normal bir okulda okudum. Orada biriyle tanıştım, kendisiyle hala arkadaşız ve o da bir mimar! Onun yanına oturdum ve ona bir şeyleri işaret ettim o da benim için yazdı,

Bu nedir?
Bir kalem,
Bu nedir?
Bir masa.

Bu şekilde İngilizce’yi öğrendim. Beni test ettiler ve gerizekalı sınıfına koydular böylece ileri sınıflara gitmek yerine sanat, tiyatro performansları için duvar resimleri gibi şeylerle ilgilenme fırsatım oldu. Böylece şans eseri kendimi fantastik bir konumda buldum.

Bugün:

Bu bugün için de geçerli, New York’un hoşgörüsünü görebiliyorum. Mükemmel bir şehir değil ama çok heterojen bir yer olabildiğini görebiliyorsunuz, dünyanın dört bir yanından insanlar bulunuyor. Geleceğe ulaşmak için aralarında bir dayanışma bağı var. Geldiğim anda ilk izlenimim bu oldu ve buna hayran kaldım.

Kengo Kuma

Ben Çocukken:

Çocukken bütün gün evde tahta bloklarla oynardım. Malzemelerle çalışma özelliğim bu alışkanlıktan, boşluklara ve geçitlere olan sevgim de bu çocukluk deneyimimden geliyor olmalı… Daha önce evimizin arka tarafındaki tepede hala bazı bomba sığınakları vardı ve orası bizim ideal oyun alanımızdı. Sığınakta saklanmayı severdim, dış dünyadan tamamen bağımsız bir yerdi.

Bugün:

Yaşadığım evdeki toprak duvarı ve washi’yi (Japon iç mimarisinde kullanılan kalın bir kağıt) hatırlıyorum, ve bugün de bu doğal malzemeleri kullanıyorum, nostalji ve biraz da hayranlık hissinin bir parçası olarak. Aynı zamanda sonrası batılılaşan evlerde kullanılan tatami (saman kaplama) odalar, tasarımlarımı oldukça etkiliyor.

Nieto Sobejano (Fuensanta Nieto, Enrique Sobejano)

Ben Çocukken:

Bütün çocuklar desenlerden, çizimlerden ve oyunlardan etkilenir. Çocukluk boyunca, bir şeyler yapmak, oynamak ya da desenleri keşfetmek arasındaki farkı göremezsiniz. Mimarlar olarak bizi ilgilendiren şey bütün deneyimlerimizi çalışmamızla ilişkilendirmek.

Bugün:

Tasarlarken düşünürüz, her zaman geçmişteki deneyimlerimizi hatırlarız. Sadece hayat tecrübelerimiz değil, aynı zamanda bir kitapta okuduğumuz, bir filmde gördüğümüz ya da başkaları tarafından anlatılan şeyler de dahil. Bütün bu etkiler, gerçekliğe dair fikirlerimizi derinden etkiler ve bu hisle bir malzemenin, desenin, formun, kokunun içgüdüsel olarak farkına varabiliriz. Bütün projelerin özünde her zaman hayati, şiirsel bir görüntü vardır ve o görüntü projenin geri kalanı hakkında bilgi verir.

Denise Scott Brown

Ben Çocukken:

Yaparak öğrenme deneyimlerim başladığında, pek çoğu annemle oldu. Fakat okuduğum ilkokul başka boyutlar kattı, mesela öğretmenimizle takım çalışması yapmak. Afrika çamur evinin bir modelini yaparken hepimiz; -7 yaşındaki öğrenciler ve öğretmenimiz de dahil- duvarları destekleme konusunda bir problemle karşılaştık. Bir direği koyduğunuzda ve 2.yi koymak istediğinizde ilki düşüyordu. Ve yöntemler tükendiğinde sınıf hüsrana kapılmıştı. Ertesi gün bir çözüm yolu bulduk, 75 yılın ardından hala çözmenin verdiği mutluluğu hatırlıyorum.

Bugün:

Realist bir şekilde söylemeliyiz ki ‘hayat değişiyor ve bu her zaman kötü değil’ ve kötü şeyleri kucaklamayı denemeliyiz, anlamaya çalışmalıyız, bu bizim yaratıcılığımız için güzel bir şey olabilir. Bu durum sanat akımlarını canlandırabilir. Modernizme karşı değilim, modernizmi seviyorum. Ailemin inşa ettiği 1930’ların tarzını yansıtan bir evde büyüdüm ve bu her zaman hayatımı şartlandırdı. Fakat böyle şeyleri kabullenmek ve güzel yanlarını görmek yapabileceğimiz tek şey.

Etiketler

Bir yanıt yazın