“Belki Doğa Yine Bizi Bir Araya Getirir”

Bilgi Üniversitesi ile SALT ortaklığıyla düzenlenen Akdeniz Konuşmaları'nın ilk konuğu Beyrut Amerikan Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü hocalarından mimar Prof.Dr. Jala Makhzoumi oldu.

Jala Makhzoumi’nin 15 Nisan’da SALT Galata’da yaptığı “Fluid Narratives: Alternative Framing of Mediterranean Landscapes” başlıklı konuşması, doğanın ve kültürün birlikte şekillendirdiği “peyzaj”ın Akdeniz ikliminin yaşandığı bölgelerdeki geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine bir ders niteliğindeydi. 

Sunumuna ekosistem ve Akdeniz ekosistemi tanımlarıyla başlayan Makhzoumi, Akdeniz ikliminin sadece Akdeniz’in çevresinde yer alan bölgelerde değil, aynı iklim ve benzer bitkilerin yetiştiği Şili’de, Kaliforniya’da Güney Avustralya ve Güney Afrika’da da görüldüğünü belirtti. Uzun ve kurak yaz aylarına sahip Akdeniz ikliminin zeytin ağaçlarının başladığı ve bittiği alanlar arasında yaşandığını söyleyen mimar, bu bölgelerin her zaman yüksek dağlara sahip olduğunu ve habitatların çeşitlenmesinde önemli rol aldığını vurguladı. Dünyanın biyolojik olarak en çeşitli bölgeleri olan bu alanlar tarih boyunca geçirdiği evrelerde ormanlar açısından zayıflasa ve ormanların yerini maki alsa da; Makhzouri bodur olan bitki örtüsünü de aynı orman gibi önem vermemiz gerektiğini hatırlattı.

Çeşitlilik denince akla gelen “doğal” olanın yetersiz olduğunu dile getiren Makzhoumi bu bölgelerin kültürel olarak da çeşitlilik barındırdığını ve bu ikisinin bir aradalığının çok önemli olduğunu, aynı zamanda “insan” etkisinin negatif değil pozitif okunması gerektiğine olan inancını belirtti.

Not “environment”, but “landscape” / “Çevre” değil, “peyzaj”

Sunumunun “Akdeniz’i Okumak” isimli kısmında “environment/çevre” yerine “landscape/peyzaj” kelimesini tercih eden Makhzoumi peyzajın subjektif olduğunu, içerisinde hem fiziksel hem de kültürel değerler barındırdığını dile getirdi. 

Peyzajı şekillendiren uygulamaların geleneksel ve tehditkar olarak ikiye ayıran Makhzoumi, insanların peyzajı şekillendirirken kullandığı yöntemlerin zaman zaman doğa tarafından kabul gördüğünü ve tekrarlandığını söyledi. Özellikle de teraslamanın önemine vurgu yapan mimarn yöntemin sadece şekillendirmekle ilgili değil, toprağı yeniden üretmekle ilgili olduğunu söyledi.

Yöntemler:

  • Ateş ve Evcilleştirme
  • Tarım ve Yerleşik Hayata Geçiş
  • Teraslama
  • Su Kaynakları Yönetimi
  • Kentleşme
  • Aşırı Tüketim
  • Piyasa Pazarı

Kentleşmenin özellikle de kitle turizminin peyzaj açısından çok büyük bir tehdit olduğunu savunan Makhzoumi, Zeinat Sannine Mountain Resort ve Damour Cedar Island Real Estate gibi verdiği örneklerle peyzajı oluşturan doğanın, kültürle birlikte zarar gördüğünü ve yok edildiğini sözlerine ekledi. 


Damour Cedar Island Real Estate

Konuşmasının “Akdeniz’i Yazmak” kısmında ekolojik peyzaj planlama kriterlerine değinen Makhzoumi olması gereken özellikleri şöyle sıraladı:

  • Direnç ve sürdürülebilirlik
  • Çok yönlülük ve örgütle(n)me
  • Biyolojik çeşitlilik ve peyzaj heterojenliği
  • Sürdürülebilirlik ve evrimsellik
  • Çok işlevlilik

Miras kelimesinin sadece mimarlık söz konusu olduğunda, binalarla ilgili kullanıldığına değinen Makhzoumi, elle tutulamayan özelliklere de sahip olan “peyzaj”ın da bir miras olduğunu ve korunması gerektiğini söyledi. “Peyzaj mimarlıktan daha karmaşıktır” diyen mimar Akdeniz söz konusu olduğunda batıya bakmaktan vazgeçip, kendi sahip olduklarımızı hatırlamamız gerektiğine değindi. İtalya’nın batısına oranla kültürel olarak da daha fazla çeşitliliğe sahip doğunun kentleşme sürecinde daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Çeşitliliği bir arada barındıran Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarına değinen mimar “Belki doğa yine bizi bir araya getirir.” diyerek sözlerine son verdi.

Akdeniz Konuşmalarının ikincisi 15 Mayıs’ta Kalliopi Amygdalou’nun “From Paris to Izmir and Thessaloniki through Rome: Henri Prost and Ernest Hébrard outside the metropolis” başlıklı sunumuyla yine SALT Galata’da.

Etiketler

Bir yanıt yazın