EAA – Emre Arolat Architects’e Bir Ödül Daha

EAA - Emre Arolat Architects'e WAF'tan 1.lik geldi

Bu sene yine Singapur’da düzenlenen Dünya Mimarlık Festivali (WAF) 2013’te finale kalan EAA – Emre Arolat Architects tasarımı Sancaklar Camisi projesi “Religious Buildings” kategorisinde, 1.lik ödülüne layık görüldü.

Büyükçekmece’de bulunan camiyi Arolat şöyle tanımlamıştı: “Genellikle cami yapımı sosyal bir gösteriş aracına, cami mimarlığı da bu gösterişin ete kemiğe bürünmüş nesnesine aracılık ediyor. Ancak benim yapacağım sade ve mütevazı olacak. Bu çalışmam Osmanlı’daki kent duvarı, duvardan sonra avlu, son cemaat yeri, ondan sonra esas ibadet yeri silsilesi çok kentsel bir kurgu. Direksiz, hiçbir konvansiyonel yapısal unsur barındırmayan bir mekân olacak. Caminin üst avlusundaki parkın etrafını çevreleyen yüksek duvarlar, dışarıdaki karmaşık dünya ile kamusal parkın huzurlu atmosferi arasındaki belirgin sınırı vurguluyor”.

Etiketler

2 yorum

  • merve-sengul says:

    aa lütfen, ataşehirdeki mimar sinan camii hakediyodu o ödülü..

  • celik-erengezgin says:

    Kimse kusura bakmasın. Birilerinin de eleştiri hakkını kullanması gerek.. Bir başka ünlü arkadaşımızın ( zaten ünlü olmayan yok bu camiada ) yine peşinen ödüllü Taksim Camii teklifine bir yorum göndermiştim.. Affınıza sığınarak tekrarlayacağım birazdan..

    Önce bir formel giriş taksimi yapalım.. Evet ibadetin mekanı yoktur.. Konuya ilişkin makalelerimin linkini de en alta yazacağım.. Meraklısı okur, ben de sevaba girerim.. Amma velakin, ibadete bir mekan yapmaya kalkıyorsak, bacaya benzer minaresini kaldırdığında, herhangi bir villanın ya da yeraltı müzesinin ya da, sergi salonunun girişinden hiç ama hiç farkı olmayan bir yapı mıdır acaba cami ?.. Yorum yapan aslanım din büyükleri de dinimizi mimar kardeşimizden daha fazla anlayamamış anlaşılan… Bir mağara konsepti ile yetinmişler.. Sanırım orada afaganlar basınca, göğe yükselme ihtiyacı doğar diye düşünülüyor..

    Mardin camii için de benzer sözler etmiştim. Çünkü anlayış aynı idi.. Şimdi lütfen şu satırlara göz atın..

    Bütün camiler kıbleye bakar, yani güneşe.. Güneş demek enerji demektir.. Hangi camimiz güneşin bu özelliğini kullanır ?.. Hiçbiri.. Minareler gökyüzüne yükseliyor.. Yani rüzgar gittikçe artıyor.. Hangi cami bu rüzgarı kullanır ?.. Hiçbiri.. Kubbesine, avlusuna , çevresine şakır şakır yağmur yağıyor yıl boyu.. Abdest almak için de su kullanıyoruz üstelik.. Hangi cami zaten var olan bu suyu kullanır ?.. Yine hiçbiri !..

    Üç temel nimetten bahsettim. Acaba Allah bunları neden yarattı sizce ?.. Arkamızı dönelim ve kullanmayı akıl etmeyelim diye mi ?.. Bu zenginliği görmeyip, enerji ve ekoloji adına, yaşadığımız dünyayı talan edelim diye mi?.. Bu üç temel nimete arkamızı döndüğümüzde hala Müslüman mıyız acaba ?..

    Tarihi süreçte; yaşamın en yakışan elbisesi olmanın yanında, ancak en işlevsel kılıfı ise itibar görebilmiş ve o toplumun kültür ögesi olabilmiştir ibadet mekânları. Mimarlığı; ülke, iklim, kültür farklılıklarını tamamen göz ardı edip, en büyük çağdaş sorun olan ve tüm savaşların altındaki temel neden olan “enerji ve ekoloji” önceliklerine boş verip, global moda eğilimlerin takipçisi olmayı gözeterek sürdürenler doldurdu her yanı.., Mesleğini; “canım istedi” kolaylığında bir görsel sanattan ibaret sanan hayli mimar var ülkemizde.. Belki de “mimar geçinen !” demek daha doğru olacak..

    Kim kime ne ödülü vermiş Allah aşkına ?.. Neden vermiş ?.. Elalemin, nedenini bilmediğimiz teveccühü ile bu topluma mahalle baskısı kurmak da apayrı bir yanlıştır..

    Bu konuları derinlemesine irdeleyen iki makaleme http://www.erengezgin.net paylaşım sitemizden ulaşabilirsiniz. Birisi “Enerji Ekoloji ve İslam 2012” diğeri de “İbadetin Mekanı 1997”

    “Sadece laf mı üretiyoruz ?..” Elbette hayır !.. Bilen bilir deyip bitiriyorum sözü..

    Çelik Erengezgin

Bir yanıt yazın