İnsanlık Anıtına ‘Yardım Eden Eller’

Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un ‘İnsanlık Anıtı’ heykelinı hatırlayacaksınız, Başbakan tarafından ‘Ucube’ ilan edilmiş ve hemen arkasından yıkılmıştı.

O günden beri sanat camiasında süren pek çok sansür, yasak ve tehditlerin simgesi haline gelmişti ‘Ucube’. Bugün kamusal alanda sanat yapma özgürlüğü tartışılıyor. Hatta bu yılki Bienal bu tema etrafında birleşti ve pek çok sanatçının kamusal işlerini çeşitli mekanlarda sergiliyor.

POLİS 120 ELİ ÇÖPE ATTI

Bienalde yer alan işlerden biri de Wouter Osterholt ve Elke Uiteutis’in beraber yaptıkları tek sayılık devamı gelmeyen bir gazete. İş Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’ heykeli üzerine. Anıtın yıkılma kararının alınmasıyla birlikte, sanatçılar kamusal alanda yaptıkları işlerin bir parçası ve devamı olarak, anıtın eksik kalan eline ithafen bir el yapıyorlar. Osterholt ve Uitentuis’un İnsanlık Anıtı – Yardım Eden Eller’i, elin gerçeğine uygun boyuttaki bir kopyası. Sanatçılar, bunu bir el arabası üstünde sokaklarda dolaştırarak oradan geçenlerin verecekleri anlık tepkileri görebilmek için, anıtla ilgili görüşlerini sormuşlar. Konuşanlardan kendi ellerinin, istedikleri vaziyette bir alçı kalıbını çıkarmışlar. Yaklaşık 120 adet döküm elden oluşan seri, 2011 yılında Kars’taki bir tepeye geçici olarak yerleştirilen alternatif bir İnsanlık Anıtı’na dönüşmüş Yaklaşık 120 adet el kalıbını Kars’a götürüp, yıkılan anıtın olduğu alana yerleştiriyorlar.

Kars polisi bu eylemi illegal buluyor ve alçıdan yapılmış tüm elleri çöpe atıyor. Sanatçılar bu el kalıplarını yeniden yapmak yerine tüm bu süreci anlatan bir gazete çıkarmaya karar vermişler. Bütün bu sürecin ardından yaptıkları çalışmayı içeren bir dökümasyon hazırlamış. Sergide bu dökümasyonu ‘Yardım eden eller’ adını taşıyan ‘İnsanlık Anıtı gazetesi’yle sergiliyor. Gazetede görüştükleri insanların düşünceleri ve el kalıplarının görselleri var. Gazete Bienali ziyaret eden herkese ücretsiz dağıtılıyor.

İnsanlık Anıtı – Yardım Eden Eller Türkiye toplumunu tanımlayan çeşitli politik ve kültürel görüşleri temsil etmekle kalmıyor, ulusal anıt ve sembollerin yaratımı konusunda demokrasi ve ifade özgürlüğünün sınırlarını da araştırıyor.

İnsanların kamusal alanda olma hakkı, sanatçının bu kamusal alanlarda sanat yapma hakkı hiç olmadığı kadar tehdit altındayken İstanbul’un çeşitli sanat mekanlarında yer alan sergiler bütün işleriyle bunu tartışmaya açıyor. Bütün bu tartışmalara göndermeleri olan kolektif bir çalışma bu gazete.

Etiketler

Bir yanıt yazın