Galata’da Var Olabilen Bir Yapı

24. ARKİV Buluşması, 10 Aralık 2012 tarihinde Kalebodur sponsorluğunda, 2012 Arkitera İşveren Ödülü kazanan İpera 25'te gerçekleşti.

Ahmet Alataş eşliğindeki buluşmaya, Alataş Mimarlık’tan Ahmet İrfan Ertiş, İpera Group’tan Emre Baran, Teğet Mimarlık’tan Mehmet Kütükçüoğlu, Caner Bilgin, Alev Dağlı Tanrıkulu, Öykü Kocaman, Mert Velipaşaoğlu, Yunus Emre Kara, Vefik Yiğit Yalgın, Emine Hande Ciğerli, Hande Köksaı, Onur Akın, Müge Kuzubaşıoğlu, Elena Giugni, Anya Visini, Tuberk Altuntaş, Gökçen Erkılıç, Özay Özkan, Uras&Dilekçi’den Emir Uras ve Durmuş Dilekçi, Manço Mimarlık’tan Ali Manço, Defne Önen Mimarlık’tan Defne Önen, Soyak’tan Deniz Güre Emek, Orhan Esen, Kalebodur’dan Pelin Özgen, Ayşe Çamcı, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Selin Biçer, Emine Merdim Yılmaz, Uğur Ceylan ve Aslı Uzunkaya katıldı. Aynı zamanda sosyal medya kampanyasıyla Ceren Tekin, Seda Güvenç, Onur Aziz Öztekin de buluşmadaki yerini aldı.

Farklı Bir Şeyler Yapmanın Zorluğu

Buluşma Ahmet Alataş’ın yapıyla ilgili bilgilendirmesiyle başladı. Alataş, Arkitera İşveren Ödülü kazanan yatırımcıyı katılımcılara tanıttı. Arsada bir depo bulunduğundan, üzerine inşaat yapılması için varolan izinden bahsetti. Bu izinle, problemlere yanıt olabilecek yeni bir proje yapma şansları olduğunu sözlerine ekledi. Başta düşündükleri konsepti yatırımcı firmanın da kabul ettiğini aktardı.

İlk düşüncelerini hiç değiştirmeden, onun arkasında durarak uygulayabildiklerini, burada mal sahibinin de bu konudaki kararlılığının ve arkalarındaki duruşun çok önemli olduğunu söyledi. Mal sahibi o duruşu sergilemediği zaman, birtakım zorluklar başladığında geri adım atmak zorunda kalındığını sözlerine ekledi. Tüm süreçte, mal sahibi ile beraber zorlandıkları anlar olduğundan fakat bir şekilde birlikte durup bu süreci geçirmeyi becerdiklerinden bahsetti. Anıtlar Kurulunda Mete Tapan’ın desteğinden fakat belediye kısmının çok zorlu geçtiğinden özellikle projeyi Kurula yollama sürecinin sıkıntılarından bahsetti.

Ek olarak binanın bitmesine çok yakın, binanın kabuğu öncesinde sadece camları takılıyken, mahalle sakinlerinin şikayeti üzerine, belediyenin inşaatı durdurduğunu, ancak proje incelenince tekrar başlayabildiklerini aktardı.
Türkiye’deki korumacılık anlayışının, hep eskinin benzerlerini yapmaktan geçtiğini, bunun daha farklı olabileceğini gösterme şansına sahip olduklarını, daha büyük şanslarının ise bunun olumlu algılanması olduğunu söyleyerek gerek burada yaşayan insanlar, gerek mimari çevre, gerek koruma profesyonelleri bu binanın yapılmasına olumlu gözle bakıtıklarını aktardı. Şu ana kadar olumsuz bir reaksiyonla karşılaşmadıkları için bu projenin bundan sonra burada atılacak adımlarda, yapılacak projelerde herkese belki bir yol açabileceğini sözlerine ekledi.

Binanın oldukça basit bir bina olduğunu söyleyen Alataş, m²ye göre başlangıçta 10 tane stüdyo daire çıkarmak isterken, sonra üsttteki dubleksleri bir araya getirerek, dubleks bir penthouse yarattıklarını söyledi. 9 daireli konvansiyonel bir proje olarak nitelendirebileceğimizi, yola çıkış noktası olarak satışa yönelik bir proje olduğunu da sözlerine ekledi.

Işık Alabilen Sokak

Buraya geldiklerinde sokağın bugünkü noktasında olmadığından, şu anda burada mevcut olan dükkan, lokanta gibi yapıların hiçbirisinin olmadığından bahsetti. Serdar-ı Ekrem Sokak’tan bir sokak önde olmasına rağmen çok farklı yapıda ve çok dar bir sokak olduğunu da sözlerine ekledi. Mal sahiplerini ikna ederek, cumba çıkmak ve en ön hizaya kadar gelmek hakları olmasına rağmen, bir miktar binayı geri yatırarak ışığı sokağa daha iyi alabilmeyi denediklerini, sokağın nefes almasını sağlamaya çalıştıklarını da anlattı.


Küçük daireleri duvarla kapatmak istemediklerini, tam tersi şeffaf cephe ile aslında biraz caddeden çalarak, dairelerin içine dahil etmek istediklerini aktardı. Çeliğin projeye dahil olma sürecinden bahseden Alataş, çeliği ihtiyaçlarına göre kullanmaya çabaladıklarını, avantajlarını kullandıracak şekilde betonarme ile birleştirdiklerini de sözlerine ekledi. Hem fiyat hem de kullanım avantajı ile ilgili olarak karma bir yapıya gidip, hem maksimum açıklık sağlamaya çalıştıklarını, hem de tamamen çelik konstüksiyona göre oldukça ekonomik olarak çözdüklerini söyledi.

Binanın belli bir bütçeyle bitmesi gerektiği için birçok şeyi uydurarak yapmak durumunda kaldıklarından bahseden Alataş, cam cephenin hazır alınmış bir cephe olmadığını, camların sadece biraraya getirildiğini, cam merdiven yapamadıklarını aynı aydınlığı yaratabilecek başka malzemeler kullandıklarını aktararak konuşmasını noktaladı.


Daha sonra sözü binanın işvereni Emre Baran aldı. İzin açısından farklı bir açıdan da değerlendirmek gerektiğini, buraya bu projenin yapılmasına izin vermenin onlarla beraber belediye ve anıtlar kurulu açısından da büyük bir risk olduğunu söyledi.

Söz alan Mehmet Kütükçüoğlu ise aslında bunun risk olmaması gerektiğini, Beyoğlu’nda geçmiş yapılara dönme çabası olduğunu söyledi. Bu duruma karşı bir hareket oluşturması açısından projenin önemli olduğunu, bunun yaşanarak zamanla anlaşılacağını belirtti.

Daha sonra Ahmet Alataş eşliğinde bina gezildi.

ARKİV Buluşmaları Hakkında

Kapalı oturumlar halinde belli periyodlarda düzenlenen buluşmalarda her oturumda farklı bir proje geziliyor ve tartışılıyor. Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın