Bir Kentsel Afetin Hikayesi: Tarlabaşı

Ortalığın bütün karışıklığına, durdurulamayan şiddet dalgasına rağmen biz gene de eski telden çalalım, iklim vak’anüvisliğine bu ayda da devam edelim istiyoruz, ne dersin ey okur?

“Vakayinâme-i İklimiyye”ye yani? Böyle bir “tarihçe”ye ziyadesiyle ihtiyacımız var gibi görünüyor zira.

Son 11 yıldır hiçbir ana akım medya kuruluşuna bağlı olmadan çalıştığı foto muhabirlik mesleğinde 30 yılı geride bırakan Ali Öz, yaklaşık bir sene boyunca kentsel dönüşümün en ‘gözde’ semti Tarlabaşı’nın ve onun gözlerden uzak tutulmaya çalışılan sakinlerinin fotoğraflarını çekti. 30 bin kareden fazla…

Şimdi bu fotoğraflardan seçilen 100 fotoğraf “Ayıp Şehir – Bir Kentsel Afetin Hikâyesi: Tarlabaşı” başlığıyla Karşı Sanat’ta sergileniyor. Ali Öz Açık Dergi’de Gözde Kazaz’ın konuğu oldu, mahalle, mahalleli, kentsel dönüşüm ve sergi hakkında sohbet ettiler. Ayrıca, Ali Öz’ün Tarlabaşı’nda kaydettiği sesleri de dinledik.

Ayıp Şehir 28 Eylül’de başladı, 18 Ekim’e kadar görülebilir.

Hatırlatalım, Ali Öz Mayıs ayında da Açık Dergi’ye konuk olmuştu:

Ayıp Şehir – Bir Kentsel Afetin Hikâyesi: Tarlabaşı

28 Eylül Cuma – 18 Ekim Perşembe

Karşı Sanat: Gazeteci Erol Dernek Sokak, No 11/4 Hanif Han, 34420 Beyoğlu/İstanbul

İstanbul’un tam orta yerinde bir semt yok ediliyor!

Semtin dokusunu oluşturan sokaklar, sokaklara rengini veren binalar; konutlar, işyerleri ve orada yaşayan kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler… binbir çeşit hayat imha/iptal ediliyor.

Tarlabaşı “soylulaştırma”ya kurban gidiyor!

Ayıp Şehir, bu imha sürecini tüm canlılığı, hiç de “estetik” olmaya yakıcı gerçekliği önümüze getiriyor.

Yılların fotoğrafçısı Ali Öz, tam bir yıl boyunca Tarlabaşı’nı mesken tuttu.

Kentin ve semtin yaşadığı “imha/iptal” sürecini kare kare kaydetti. Sokak sokak, adım adım.

Azerisi’nden Pakistanlısı’na Afrikalısı’na, Bingöl depreminden İstanbul’a savrulanlardan Midye dolmacılara… Kahvehanelerden birahanelere, barlardan pavyonlara “kentsel dönüşüm” adı altında bir anda “buharlaşıveren” Tarlabaşı’nın suretini çıkardı köşe bucak.

Öz, gece-gündüz, yaz-kış tam bir yıl boyunca izlediği, yazgılarına tanıklık ettiği, yaşamlarına eşlik ettiği Tarlabaşı ve sakinlerinden tam 30.000 kareyi objektifiyle kaydetti. Bunlardan küçük bir seçkiyi sosyal medyada yayınlamasıyla… Tarlabaşı gerçeği kitleselleşti.

Şehrin, semtlerin, sokakların, insanların uğradığı ayıp ve kayıpların tanıklığı yepyeni bir düzenlemeyle Karşı Sanat’ta.

Allan B. Jacobs’un deyişiyle “En güzel sokaklar hatırlanabilen sokaklardır. İnsanda güçlü, kalıcı ve olumlu izler bırakırlar.n Bir şehri düşünürken, bu yaşadığımız şehir de olabilir, aklımıza hemen belirli bir sokak gelir, orada olmayı arzularız; işte böyle bir sokak unutulmazdır (…) Böyle sokaklar fayda sağladıkları kadar neşe de saçarlar. Eğlencelidir, herkese de açıktırlar. Tanınmanızı sağladıkları kadar anonimliğe de izin verirler.

Geniş sokaklar bir toplum ile tarihinin sembolleridir; toplumsal hafızayı temsil ederler.”

Kentsel, tarihsel, toplumsal sembollerimiz/hafızamız imha edilirken yeniden bakıyoruz kayıplarımıza, ayıplarımıza!

Etiketler

Bir yanıt yazın