Engelli Karadeniz!

Karadeniz Bölgesi'nde de engellilerin hayata katılım engeli belediyelerin sorunlara yanlış yaklaşımları yüzünden çözülememektedir.

Türkiye de her il veya ilçe nüfusunun %12,29’u, genel nüfusun da yaklaşık 9 milyonu çeşitli sınıflarda engellidir. Engellilikle ilgili konular anne-baba-kardeş-eş ve çocukları ile yaklaşık 40 milyon kişiyi direkt ilgilendirmektedir.

2004 ve 2005 yılında çıkarılan 5216 ve 5393 sayılı belediyeler kanunu ile 5378 sayılı engelliler kanununda engellilerin, engelli hale gelmiş yaşlıların, onlara bakan kişilerin ve ailelerinin hayatın her alanına eşit katılabilmeleri için engelsiz erişilebilir ulaşılabilir mimari çevre düzenlemeleri başta olmak üzere belediyelere zorunlu görevler verilmiştir.

Belediyeler kanun çıktıktan sonraki her mimari uygulama, toplu taşıma araçları, kamu binası, konut, sosyal yaşam alanları, otel, lokanta, kafe v.b. yerlerde engelsiz erişilebilir mimari tasarım ölçülerinin uygunluğunu dikkate alarak ruhsatlandırmalı, denetlemeli ve inşa etmelidir. Maalesef üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen belediyeler hala kanunu uygulamamaktadır. Belediyelere verilen süre Temmuz 2012 de bitmiş, o tarihte 3 yıl daha ek süre verilmiş, o süre de bitmiş ve hala uygulamalar yanlış yapılmaktadır. Sorunun kaynağı uygulayıcıların yeterince bilgi sahibi olmayışı ve engellilerin hayata katılımı konusundaki yanlış zihniyete sahip olmalarıdır.

Karadeniz Bölgesi’nde de engellilerin hayata katılım engeli belediyelerin sorunlara yanlış yaklaşımları yüzünden çözülememektedir.

Sinop ile Hopa arasında yapılan incelemelerde engellilerin eğitim alma, çalışma, sosyal hayata katılma gibi zorunlu ihtiyaçlarını görebilmeleri mümkün değildir.

Her il ve ilçede sorunlar aynı, uygulayıcıların engellilere bakış zihniyetleri birinci büyük engeli oluşturuyor. Karadeniz de ve Türkiye genelinde Belediye başkanları ve ilgili kişiler hala “engeli olmayanlara bile hizmet yapamıyoruz, engellilere nasıl yapalım” zihniyetindeler.

Karadeniz Bölgesi’ndeki engelsiz kent, erişilebilir ulaşılabilir çevre konusundaki incelemelerimi sizlerle de paylaşmak isterim.

Söz konusu bölgede UDEP ( Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ulaşabilirliği Destekleme Projesi ) kapsamında olan ve bakanlıktan konuyla ilgili düzenlemeler için ödenek alan RİZE de dahi Erişilebilirlik Komisyonları’nın kurulması dışında engelsiz erişilebilir kent düzenlemelerinde uygulamada yapılan kayda değer bir çalışma yok. İl ve ilçelerde engellilerin kullanacağı tuvaletler yok. Engelsiz tuvalet ve bebek bakım kabinlerinden bahsettim, çok ilgililer ancak bir ceza olmadığı için almaya gerek görmüyorlar.

1- Hissedilebilir yüzey uygulamaları yapılmamış, yapılan yerlerde de hatalar var. Bazı yerlerde uyarı yüzeyi, takip izi yerine kullanılmış. Hissedilebilir yüzeyler bazı yerlerde duvar, direk, lokanta masası, market tezgahına çarpıyor.

2- Yaya yollarında yapılan düzenlemelerin tamamına yakınında yaya kaldırım ölçüleri ve rampalar yanlış. Rampalar 120 cm den dar, eğimleri de zorunlu %6 – %8 eğiminden çok fazla.

3- Yaya yolları ticarethaneler tarafından işgal edilmiş durumda. Belediyeler ise buna izin veriyorlar. Araçlar yaya kaldırımlarına park ediyor. Belediye bizim yetkimiz de değil diyor oysa işgaliye bedelini yüksek orandan kesme bir daha yapılmamasını sağlayabilirler.

4- Otoparklarda engelliler için yer ayrılmıyor yada ayrılan yerler sadece göstermelik.

5- Kamu binaları hala mimari engellerle dolu. Yapılanlar da yanlış uygulanmış.

6- Engelliler ile ilgili konular hala sosyal yardım mantığı ile yürütülmeye çalışılıyor.

Bu ve benzer konularda sorunlar kanun çıkalı 10 yıl olmasına rağmen devam ediyor..

Belediyelere “Engelsiz Kentler, Birarada Mutlu Yaşam” eğitimlerimizi önerdim, resmi kurumlarda çalışanlara eğitimler önerdim ancak duyarsızlık bilgisizliği savunur hale gelmiş.

Çözümsüzlüğün kaynağı olarak gördüğüm sosyal pedagojik konu ise bölgede engelliler adına diye çok fazla yardım toplanması. Konu süistimal ediliyor, toplanan paraların engellilere gitmediğini anlatmamıza rağmen hala yardım edenler var.

Bu konuda Karadeniz ve Türkiye genelince acilen aşağıdaki çözümlere gidilmelidir:

  • Alanda olan STK ların belediyelerden acındırma içeren yardımları almaları önlenmelidir. Devletin zaten ücretsiz verdiği hasta bezi, sonda, standart tekerlekli sandalye ve standart akülü sandalye dağıtımları durdurulmalıdır. Belediyeler bunları vererek tüm sorunu çözdüklerini sanıyorlar. Cadde ve binaları düzeltmeden sandalye dağıtmanın mantıksızlığını onlara anlatmaya çalışıyorum.
  • Alanda sadece AB ve benzeri fonlardan destek alarak sözde eğitimler veren stk lar a önlem alınmalıdır. Alınan fonun yanlış yerlere gittiğini artık herkes bilmeli.
  • İçişleri Bakanlığı ile bir çalışma yapılıp alanda amacına uygun çalışmayan sadece kişilerin başkan olarak görüldüğü STK’lar kapatılmalı, hatta alanda bulunan STK’ların engelli üyelerden aidat almaları da önlenmelidir.
  • Doğru çalışmayan stk ve kişiler ile yüzleşilmeli ve yanlışları deşifre edilmelidir. Kamu personeli ise sicil suçu yada cezalar almalıdır.
  • Engelliler adına yardım toplanması önlenmeli, Gazete,dergi,tiyatro bileti, kalem defter satışı gibi tuzaklara düşülmemesi için kamu spotları hazırlanmalıdır.

 

Çünkü tüm bunlar engellilerin eşit yaşam hakkı olan bireyler değil, acınacak zavallılar olmasını göstermekte, gerekli çözümlerde ciddiye alınmamaktadır.

Çözüm tüm insanların yaklaşımlarının düzeltilmesi zihniyetlerinin değiştirilmesidir. Bunun için herkesin engellilerin yaşam hakkına saygı göstermesi, bir arada yaşam koşullarının sağlanması için algılarının değiştirilmesi gerekir.

Engelliler eğitim alma hakkını kullanamıyorsa, işe gidip gelme hakkını kullanamıyorsa, sokağa çıkamıyorsa, spor ve sanatsal faaliyetlere katılamıyorsa bunun en önemli sebebi mimari engeller ve fiziki ortamlardır. Bunun sorumlusu da belediyelerdir.

Engelsiz kentlerde birarada mutlu hayata ulaşmak dileğimle.

Etiketler

Bir yanıt yazın