AKP’nin Yerel Seçimler için Vaadi: Şehirlerde Osmanlı ve Selçuklu Mimarisi Teşvik Edilecek!

AKP’nin 30 Mart yerel seçimleriyle ilgili beyannamesinde Selçuklu ve Osmanlı mimarisine uygun yapılacak binaların belediyeler tarafından teşvik edileceği yer alıyor. “Mimari üsluplar şehirlerin belirgin tarihi kimliklerine göre” uygulanacakmış. Örneğin Selçuklu mimari üslubu Selçuklu şehirlerinde (Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Aksaray, Karaman, v.b.), Osmanlı üslubu Osmanlı şehirlerinde (İstanbul, Manisa, Bursa, Edirne, Amasya, Trabzon, Balıkesir v.b.) teşvik edilecekmiş…

Yanlış duymadınız. Sözkonusu olan bir televizyon dizisi falan değil.

AKP’li yerel yöneticiler şehirleri 19. yüzyılın neoklasik mimari akımlarına geri döndüreceklermiş!

Şehirler bundan böyle yerel yöneticilerin ve onlara proje işleri yapan mimarların yönetiminde çakma Selçuklu ve Osmanlı kitschleri binalarla dolacakmış.

Ancak bu hiç de yeni bir havadis değil. Şu anda neredeyse bütün kamu yapıları ve özellikle de tarihi bölgelerde piyasa işi olarak gerçekleşen mimarlık zaten böyle gerçekleşmekte. Zaten şu anda binlerce ihya çalışması yapılıyor.

Üslup ne demek? Örneğin “Osmanlı üslubu” dediğimizde ne anlıyoruz?

AKP’li belediye başkanları herhalde en hasını, en iyi temsil edenini de arayıp bulacaklar.

Bu durumda (örneğin “Osmanlı üslubu” dediğimizde) kamusal hayatı gizlenmiş bir öznelliğe teslim ediyoruz demektir. Tıpkı baskı uygulayan bir yönetimin topluma kendi kafasına göre biçim vermeye çalışması gibi…

Siyaset Türkiye’de “neofeodal” bir temsil sistemi üzerinde kuruldu. Siyasetçilerin kendi özel tercihleri “kamusal alan”ın yerine geçti. Modernliğin farkındalığını üretmeyen modernleşme olsa olsa faşist rejimlere benzer. Aklıma “sosyalist gerçekçilik” de geliyor, ama bu rejimin nereye gideceği belli. Modern mimarlık da bu yüzden AKP’li yöneticiler tarafından toplumun değerlerini benimsemeyen bir elitin dayattığı bir üslup gibi algılanıyor.

Demokratik bir siyasetin işlevi öznelliklere açık bir kamusal alan yaratmaktır.

Mimarlıkla ilgili düşünsel deneyimlerin, mücadelelerin demokrasi ile nasıl bir ilgisi olduğunu acaba piyasaya teslim olan profesyonellik alanında tartışabilecek miyiz?

Etiketler

Bir yanıt yazın