Yeni Başlayanlar için Fuar ve Kongre Turizmi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dün katıldığı bir fuar açılışında İstanbul'a yeni bir fuar ve kongre merkezi kazandıracaklarını söylemiş.

Açıklamanın yeni tesisle ilgili kısmı şöyle:

“Kuzeyde yeni yapılan havaalanı yakınında 1,5 milyon metrekarelik alanda ‘Fuar Kampüsü’ yapmak üzere bir çalışmamız var. Yani orada gelenlerin konaklayabileceği, eşleri ve çocuklarıyla geldikleri zaman, eş ve çocuklarının zaman geçirebileceği, bir veya bir kaç fuarı birlikte yapabileceğimiz bir alan çalışmamız var. Aynı şekilde yine o bölgeyle ilgili bir ‘Kongre Kampüsü’ projemiz var. Bu çalışmalarla İstanbul, dünyayla rekabet edebilen ama bir numaralı olan, dünyada örneği olmayan hem fuarcılık hem kongre merkezi olacak.” (Tümüne bu linkten ulaşabilirsiniz.)

Bu yeni fuar alanı da Kanal İstanbul, üçüncü Köprü ve üçüncü Havalimanı gibi bizlere bir sürpriz olarak bildiriliyor. Bu sürprizlerden heyecanlanmamız mı bekleniyor bilinmez ama sürprizin doğası gereği yapılanın şeffaf ve katılımcı olmadığı açık. üçüncü köprü plansız yapılıyor, madem oradan bir köprü geçti, iyisi mi bir havalimanı da yapalım diyor yöneticilerimiz.

Başka türlü söylemiş olamazlar çünkü: İBB’nin Metropoliten Planlama Merkezi (İMP)’nin hazırladığı ilk planda havalimanı Silivri’de. Bu planın Odaların açtığı dava ile iptal edilmesi üzerine yine İBB’nin bir müdürlüğü olan İBB Şehir Planlama Müdürlüğü’nün hazırladığı planda ise 3.havalimanı yerinde bir havalimanı yok.

Başkan bu fuar alanının kullanımına ilişkin bir senaryo da veriyor bize. Başkanın aktardıklarına göre fuar ziyaretçi ve katılımcılarının tarihi İstanbul’a erişmelerine de gerek yok. Çünkü Fuar Kampüsü içinde oteller, lokantalar, alışveriş olanakları yer alacak zaten. Kent merkezine ulaşmak isteseler de önemi yok zaten, ulaşmaları saatler sürecek, onun yerine Kuzey İstanbul’u görüp ülkelerine dönecekler.

Üçüncü havalimanı ile kenti birbirine bağlayacak direkt bir metro hattının varlığından hiç bahsedilmedi bugüne kadar. Bahsi geçtikten sonra, öyle bir hattın açılması nereden bakarsak bakalım en az 10 yıl…

Başkan Topbaş’ın açıklamasına göre İstanbul, Avrupa’daki kongre turizminde Londra ve Paris’in ardında üçüncüymüş. Bu konuda uzman değilim ve sayılara hakim değilim, olmaz diyemiyorum. Lakin PwC’ın güvenilir bulduğum şehir indeksinde kongre turizmi ile ilgili gördüğüm birkaç başlıkla modelleme yaptım. İstanbul’la birlikte dünyanın 27 önemli kentini kapsayan rapordaki bu modellemede İstanbul sadece Sao Paulo ve Johannesburg’u geçerek 25inci olabildi. Bu linkten siz de dilediğiniz parametreleri ve kentleri seçerek denemeler yapabilirsiniz.

 

İstanbul’un Önemli Fuar ve Kongre Merkezlerinin Durumu Nedir?

İstanbul Kongre Merkezi (ICC)

İstanbul’da yapılacak İMF toplantısına yetişmesi amacıyla inşaatı bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede tamamlanarak Ekim 2009’da açıldı. Başbakan’ın kendi deyimiyle “7 katı yerin altında 5 katı yerin üstünde” Aslında bu fuar merkezinin tüm katları yerin altında. Zemin kattan giriyor ve sadece aşağı katlardaki fuar ve kongre düzenleme alanlarına ulaşabiliyorsunuz. Onbinlerce kişiyi aynı anda ağırlayabilecek bu merkez bir nevi bodrum kat cenneti.

CNR ve İstanbul Fuar Merkezi salonları (11 fuar salonu)

İDTM (İstanbul Dünya Ticaret Merkezi) %41’i İTO, %27’si TOBB, %24’ü İBB ve geri kalan %8’i de Bakırköy Belediyesi, İSO, İstanbul Ticaret Borsası ve İktisadi Kalkınma Vakfı’na ait bir anonim şirket.

CNR olarak bildiğimiz fuar alanları İDTM’ye ait. İDTM bu fuar alanlarından 8 tanesini CNR Holding’e kiralamış durumda. CNR Holding’in bu alanların işletmesini korkunç derecede kötü yaptığını tüm fuarcılık dünyası bilir ama bir şekilde bu sorun çözülmez.

İDTM fuar hollerinden üçünü ise kendisi işletiyor. Bu holler de tasarım ve işletme anlamında Avrupa’daki rakipleri ile karşılaştırıldığında hiç de iyi durumda değil.

İDTM alanlarının büyük avantajı Atatürk Havalimanı’yla neredeyse iç içe oluşu. Şimdilik tabii ki.

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi ve Rumeli Fuar Merkezi

1949’da spor salonu olarak açılıyor. 1992’de kapanıyor ve 1996’da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi olarak bugünkü hali ile hizmete giriyor.

Kültür Bakanlığı TURSAV ve TURSAB’ın da aralarında bulunduğu 149 ortaklı UKTAŞ şirketince işletiliyor. Kongre alanları, rakipleri arasında mekânsal nitelik dışında konuşacak olursak en iddialısı denebilir. Rumeli Fuar Merkezi’nde ise fuar organizatörlerinin kerhen fuar yaptıklarını söylemek yanlış olmaz.

Taksim ve Şişli bölgesindeki otellerden yayaların yürüyerek en konforlu olarak ulaşabilecekleri etkinlik alanı İstanbul Kongre Merkezi ile birlikte burası.

TÜYAP Fuar Merkezi

1996 yılında özel sektör girişimiyle açıldı. Tasarım olarak da genel konfor düzeyi olarak da Avrupa’daki örnekleri ile karşılaştırılamayacak seviyede yetersiz.

Geçen 20 yıla yakın zamana rağmen ulaşım ve otopark sorunu var. Yakınında sadece bir otel var, bu otel yoğun fuarlarda tam kapasite ile çalışıyor. Yine yoğun fuar dönemlerinde otomobille buraya ulaşmak iki saati aşkın zaman gerektiriyor.

Geçtiğimiz bir yıl içinde metrobüs ile ulaşım sağlandı. Havalandırması yetersiz ve iğne atılsa yere düşmeyecek bir ulaşım aracıyla bir saatte ulaşmak mümkün. (Metrobüs’ü İstanbul için mucize bir çözüm olarak gören birisi olarak not düşüyorum.)

Haliç Kongre Merkezi

Sütlüce Mezbahası’nın yıkılarak yerine benzeri bir binanın yapılmaya çalışıldığı bir kongre merkezi. Yakınında geçtiğimiz iki yıla kadar hiçbir otel yoktu, bugün de yürüme mesafesinde sadece Hilton Garden Inn Golden Horn’un varlığından bahsedebiliriz.

Toplu taşıma yok denebilir. Metrobüs’ten indikten sonra konforlu ve tasarlanmış bir yaya ulaşımı söz konusu değil. Kentlilerin buraya yaya olarak ulaşabileceği düşünülmemiş, tasarlanmamış durumda. Zaten merkezin kendisi içinde bulunduğu semti ve sahili sert bir şekilde ikiye ayırıyor.

Tema Park

Halkalı çöplüğünün fuar alanını da içerecek dev bir tema parka dönüştürüleceği 2008 yılında zamanın TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar tarafından ilk kez dillendiriliyor. 2010 yılında yapılan ihaleyi Mesa ve Kantur-Akdaş ortaklığı kazanıyor. (Arada iptal edilen başka ihaleler var)

Ortaklık alan kullanımına karar vermek amacıyla bir mastır plan yarışması yapıyor. Yarışmayı Gensler (Daha sonra Ataşehir Finans Merkezi’nin ikinci mastır planını yapacak olan ABD merkezli tasarım ofisi) kazanıyor. Gensler’in altlığına göre alanda konutlar, AVM, fuar alanı ve ihaleye adını veren bir tema park yer alıyor. Bu yarışmanın web sitesi halen açık ve erişilebiliyor.


Gensler’in projesinden bir imaj

Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarında büyüklüğü 100.000m2 olarak geçen fuar alanı yarışmada 160.000m2. Şahsen birkaç yıl önce duyduğuma göre proje Başbakan’a gidiyor ve Başbakan da projenin 200.000m2‘ye büyütülmesini istiyor.

2012 yılında üçüncü köprü ve üçüncü havalimanının ayrıntılarının belirginleşmesiyle her iki projenin de İstanbul’un kuzeyinde yapılacağı netlik kazanıyor.

Bundan sonra Halkalı’daki fuar alanı yatırımının anlamı kalmıyor. Geliştiriciler büyük olasılıkla Topbaş’ın dün açıkladığı yeni fuar projesinden önceden haberdar. Yeni havalimanı ve köprünün kuzeyde açıklanmasından Ocak 2014’e kadar Tema parkının geliştiricileri ne gibi görüşmeler yaptılar, neler oldu, bilmiyoruz.

Köprü ve havalimanı yapılmasına planlara uymaksızın karar verilince açıkta kalan geliştiricinin Tema Parkı ihalesi ile ona biçilen geliştirme görevlerini dilediği gibi (büyük olasılıkla daha fazla konut) yorumlaması ya da kamudan talep etmesi doğal sonuç. Plansız yapılaşma için bir girdi daha demek sadece.

Haliç Tersaneleri

Camialtı, Taşkızak ve Haliç tersanelerinin büyük bir kısmını kapsayan alan Ulaştırma Bakanlığı tarafından YİD modeliyle 2013’te ihale edild ve ihaleyi Rixos kazandı.

Çoğumuzun Venedik’in Arsenale’ini hatırladığı, kente yeniden kazandırılırken İstanbul için benzer dinamikler oluşturmasını beklediğimiz Haliç Tersaneleri Ulaştırma Bakanlığı’nca yapılan düzenlemeyle fuar ve kongre merkezini de içerecek şekilde ihale edildi. İstanbul’un tam orta yerinde, kıymetini maddi olarak bile tartmanın olanaksız olduğu alan, İBB’ye herhangi bir söz hakkı tanınmaksızın ihale edilebildi yani.

4 yılı inşaat 45 yılı işletme süresi olmak üzere toplam 49 yıllığına yapılan ihalenin İstanbul kongre ve fuar turizmine etkilerinin planlanmadığını, araştırma yapmadan da olsa söylemek zayıf bir iddia olmaz.

Hilton Convention Bomonti

Bir kültür merkezine dönüştürülmesi de gündemde olan Bomonti Bira Fabrikası’nın olduğu alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Turizm Yatırımcılarına Kamu Arazisi Tahsis Şartnamesi çerçevesinde 2006 yılında yapılan bir ihale ile (Öncesinde iptal edilen bir ihale var) 49 yıllığına IC Holding’e devrediliyor.

IC Holding yatırımı tamamlayarak binayı 2014’te işletmeye alıyor. Kongre ve fuar alanı kapasitesi, konfor ve konaklama ile entegrasyon açısından bakıldığında ilk sıraya konulabilecek tesise yaya olarak erişmek ise neredeyse olanaksız.

Esasında tesis Osmanbey metro ve Çağlayan metrobüs istasyonlarından yürüme mesafesinde. Osmanbey’den yürüyerek ulaşmak da çok konforsuz olmayacaktır ama biz kentlerimizi otomobillere göre tasarladığımız için burada etkinliğe katılacak neredeyse hiç kimse metroyu kullanarak erişmeyecek. Metrobüsten ulaşımın ise hiç düşünülmediği ve tasarlanmadığı konusunda kuşkum yok.

Tıpkı Haliç Tersaneleri’nin ihalesinde olduğu gibi Bomonti Bira Fabrikası’nın ihalesinde de İBB’nin elinden gelen herhangi bir yaptırım söz konusu değil. Bu notları İBB projelere karşı olduğu için değil, genel olarak kararların merkeziyetçiliğinin temel sorunlarımızdan birisi olduğunun altını sıkça çizmek için düşüyorum. İmar düzenlemelerinin merkeziyetçiliğini tüm çıplaklığı ile her an görebilmemiz için.

Hilton Convention Bomonti şu an İstanbul’un en büyük balo salonuna sahip. Konaklama ve kongre organizasyonu birlikte düşünüldüğünde büyük olasılıkla tek alternatif.

 

Türkiye’de başka fuar/kongre alanından bahsedebilir miyiz? Ülke olarak fuarcılıkta neredeyiz?

İzmir

Kökeni İzmir İktisat Kongresi’ne kadar giden bugünkü İzmir fuar alanı 1936 yılında kuruluyor. Yaklaşık 500.000m2 büyüklüğündeki alan aynı zamanda kentin nefes aldığı bir park. Fuar alanına zaman içinde yapılan yeni yapılar yeterli nitelikte değil. Alanla ilgili genel bir mastır plan çalışması yapılmadığı (ya da ben bilmediğim) için nicelik olarak yeterli olup olmadığını bilmiyoruz. Fuar zamanlarında İzmir kent içi ulaşımında ciddi sorunlara neden olduğu da bilinen bir gerçek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2004-2007 yıllarında hazırladığı stratejik planla yeni bir fuar alanı kurulması ve merkezdeki fuarın Gaziemir’e taşınmasına karar veriliyor. Yeni fuar alanı kent merkezinden 10km ve Adnan Menderes Havalimanı’nda 3-4km uzakta. Alanın inşaatı devam ediyor, birkaç sene içinde İzmir’deki fuarların da kent çeperlerinde yapılacağını söyleyebiliriz.

Eski İzmir Fuar alanı kent merkezinde, otellere ve yeme içme mekanlarına olan erişilebilirliği nedeniyle Türkiye’de türünün tek örneğiydi. Bir fuar sonrası hiçbir taşıta binmeksizin, 1km’den kısa bir mesafe yürüyerek etkinlik katılımcıları Kordon’da bir ziyafet masasına oturabiliyordu. Bu hem kent yaşamına hareket hem de etkinliklere gelen misafirler için konfor demekti.

Ankara

Yaklaşık 700 dönümlük alan içindeki Altınpark, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ANFA şirketince işletiliyor. Fuar alanı Esenboğa Havalimanı yolu üzerinde. Alanının genel konforunun Türkiye’deki diğer örneklerde de olduğu gibi Avrupa’daki rakiplerine göre çizgi altında kaldığı rahatlıkla söylenebilir.

Bu metin kaleme alındığı gün Ankara’nın raylı sistem ağı halen bir hattan oluşuyor. Havalimanına raylı sistemin bahsi dahi yok. Fuar alanı da bir raylı çözüm sunamıyor doğal olarak.

ATO öncülüğünde kent merkezinde açılan Congresium Kongre Merkezi, Altınpark’taki bazı fuarları bile kendisine çekti. Hoş tıpkı toplu taşıma gibi yaya konforu açısından da Ankara en kötü kentlerimizden birisi. Bu yeni fuar alanına, hemen karşısındaki ODTÜ’den ya da Ankara’nın en büyük otellerinden bisi olan JW Marriot Oteli’nde yürüyerek giden olmaz herhalde. Çukurambar’ın acayip trafiğini, yağmuru ve çamuru düşünüce ben gitmezdim sanırım. Bahsi geçen mesafe 300m bu arada.

ATO kuzeyde yeni büyük bir fuar alanının yapıldığından bahsediyor. Bu fuar alanına raylı sistem olacak mı? Havalimanı ile ilişkisi ne olacak henüz bilmiyorum ama bildiğim bir konu daha var.

İnsanların kongre ya da fuar için gelmeleri için sadece konforlu mekan, konaklama ve nitelikli ulaşım yetmiyor. Ankara’nın bir kongre organizatörünü çekmek için kullanabileceği tek konu başkent olması nedeniyle kamunun burada konuşlanmış olması. Yoksa bir organizatör neden Ankara’da bir etkinlik yapmayı düşünsün ki?

Antalya

Havalimanına ve 5dk mesafedeki fuar alanına raylı sistemle ulaşım söz konusu değil. Fuar alanı oldukça küçük ve de niteliksiz.

Ancak Antalya’da fuar alanı dışında sayısı onlarca diyebileceğimiz çok büyük kongre oteli ve merkezinin varlığından bahsedebiliriz.

Antalya’nın önemli bir turistik destinasyon olması fuar ve kongre organizasyonu açısından önemli fırsatlar sunuyor. Bu fırsatların en önemlilerinden birisi kente yaz kış uluslararası uçuşların sıkça bulunması.

Antalya bu açıdan bakıldığında ülke çapında hazırlanacak bir Kongre ve Fuar Turizmi Mastır Planı çalışmasının bana göre İstanbul’dan sonra iki numaralı maddesi olabilir.

Bursa

İstanbul yolu üzerindeki fuar alanına raylı sistemle ulaşmak mümkün değil. Bursa’daki fuarlara bir yabancının katılması için önce İstanbul’a uçakla gelmesi. Oradan Yenikapı İDO ya da Esenler Otogar’ını kullanarak Bursa’ya ulaşması gerekiyor ya da otomobil kiralayarak havalimanında 3-4 saatlik bir yolculuğu göze alacak.

 

Avrupa’nın önemli fuar ve kongre merkezleri hangileri? Artı yanları neler?

Frankfurt

Avrupa’nın en büyük havalimanından fuar alanına metro ile 15dk’da konforlu ulaşmak mümkün. Fuar alanına özel metro durağı var. Fuar alanının kent merkezine uzaklığı 2km. Frankfurt şehir merkezinin nüfusu 700.000 ve 38.000 otel odası kapasitesi mevcut.

Cannes

Nice havalimanından otobüs ve trenle 50dk’da ulaşılabiliyor. Cannes şehir merkezi nüfusu 72.000. Cannes’ın otel rezervasyon sitelerindeki varlığı 15milyon nüfuslu İstanbul’un üçte bir kadar. Oda fiyatları fuar zamanlarında İstanbul’un 3-4 katı pahalı olabiliyor.

Fuar alanı Akdeniz’in kıyısında. Cannes Marinası’nın bir bölümü bazı fuarlarda Kongre Sarayı’nın (Ana etkinlik mekanı burası) bir parçası haline geliyor.

Kongre Sarayı kentin tam orta yerinde. Öğlen yemeklerinde bile kenti besleyen, kentle birlikte yaşayan, kentin kafe ve lokantalarının gece gündüz dolmasını sağlayan bir konumda.

Cannes sahilindeki oteller ve Cannes Belediyesi fuar organizasyonu ile tam bir işbirliği içinde. Fuarların açılış davetleri, çeşitli toplantılar, partiler otellerin ev sahipliğinde yapılabiliyor. Bazı durumlarda fuar alanında yer satın alınmamışsa otel toplantı salonu rezervasyonu dahi yapmayabiliyor.

Belediye gerekirse kentin sokaklarını kapatarak etkinliklere ev sahipliğini farklı boyutlara taşıyor.

Cannes’daki fuarlar genelde katılım ücreti yüksek fuarlar, bu fuarların kayıt işlemleri için Nice Cote’d Azur havalimanında kayıt bankoları görmek oldukça olağan.

Uzatmaya lüzum yok, Cannes’la ilgili ayrı bir yazı yazılabilir ama bu yazıdakiler ilginizi çektiyse ne yapın edin işinizle ilgili bir etkinlik sırasında Cannes’da bulunun.

Milano

2005 yılında hizmete alınan yeni fuar alanı Münih’le birlikte Avrupa’nın en önemli iki fuar alanından birisi ve İtalya’nın fuarlardaki öncüsü. Yeni yapı İtalyan mimar Massimiliano Fuksas tasarımı ve oldukça iddialı.

Milano kent merkezinden ve Milano’nun ana havalimanı konumundaki Malpensa Havalimanı’ndan konforlu ulaşım mümkün. Milano’nun yoğun fuar zamanlarında, kent merkezi otellerine ek olarak trenle bir saat içinde erişilebilecek civarındaki Como Gölü gibi yerleşimlerin otelleri de kullanılabiliyor.

Münih

Havalimanı’ndan direkt konforlu ulaşım mümkün. Fuar alanına ait bir metro hattı var, bu hat alanı şehir merkezine bağlıyor.

Münih ve Milano’nun ulaşım kolaylığı, fuar alanlarının yeni, konforlu ve tasarlanmış olmaları ile Avrupa fuar turizminin en önde gelen iki ismi olduğunu söyleyebiliriz.

Bologna

Bologna fuar alanı oldukça eski ve yukarıdaki diğer örneklerle karşılaştırıldığında burada yer bulması garip karşılanabilir. Lakin kentin bu listede yer bulmasının nedeni tamamen farklı. Bologna İtalya’nın pek çok endüstrisinin yoğunlaştığı bölgelerin ağırlık merkezi denebilir. Buralardaki fabrikalar fuarlarda akşam etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Fuarda tüm dünyadan müşterilerini, bayilerini bir araya toplamış olan marka; akşam, fuar öncesi ya da sonrası müşterilerini fabrikasında bir kez daha boy gösterebiliyor.

Bu açıdan bakıldığında Eskişehir, Gaziantep gibi kesişim kentlerimiz için neden olmasın demeden geçemiyorum.

 

Bitirirken

Frankfurt’ta fuar bileti aynı zamanda metroda ulaşım olanağı sağlıyor. Bologna’da fuar alanının üretim tesislerine yakın olması avantajıyla davetler fabrikada yapılabiliyor. Münih’te “October Fest”in son günüyle gayrimenkul fuarı Expo Real’in başlangıcının çakıştırılması iyi bir sinerji yaratıyor. Cannes’da tüm Cote d’azur sahilinin fuarların bir parçası olması. Özel olarak marinanın fuar ile bütüncül hareket edebiliyor oluşu son derece özgün bir fuar anlayışı oluşturuyor. Bunları çoğaltmak mümkün.

Fuar ve kongre turizminin basit bir olgu olmadığını Sayın Başkan Topbaş’ın da İBB takımının da benden daha iyi bildiklerine kuşkum yok.

Toplum olarak uzun vadeli ve uygulanabilir planlama konusundaki beceriksizliğimiz konu kongre ve fuar turizmi olduğunda da değişmiyor. Bu yazının konusu tespitlerdi, zaman bulabilirsem bir de öneriler yazısı hazırlamaya çalışacağım. Başkan’ın dünkü açıklaması sonrası çok hızlı hazırladığım yazıdaki eksik ve varsa yanlışların mazur görülmesini rica ediyorum.

Etiketler

Bir yanıt yazın