Bir Pazar Gününün Beklenmedik Gezisi!

Öyle zannediyorum ki bir çoğumuz Tarihi Yarımada'ya işi olmadıkça gitmiyoruz.

Üniversite yılları boyunca arkadaş çevremizde bunun için çokça kritik yapmıştık. Yarımada’yı yerli ve yabancı turistlere bıraktık ve biz tadını çıkarmıyoruz. Tabi ki birçok düzeltilmesi gereken alan burada da mevcut fakat sahip olduğumuz kentsel donatıları görmezden gelmemek lazım.

Avrupa’nın insanlarına sunduğu en faydalı kentsel hizmetler arasında açık yeşil alanlar mevcuttur. Bir öğle arasında Hide Park’ta (Londra) ya da Central Park’ta (ABD) yiyeceğiniz bir öğle yemeği, okuyacağınız 5-10 sayfa ve haftasonları arkadaşlarınızla, ailenizle geçireceğiniz zamanlar sizin mesai saatlerinizde ve sosyal hayatınızda daha uyumlu, sakin bir insan olmanıza sebep olmaktadır.

Peki haftasonu güneşli ve sıradan bir pazar gününü sizi tazelemesi için nasıl değerlendirirsiniz İstanbul’da? Bir çoğumuz aklına gelmeyecek bir yer var ki aslında duyunca hiç de şaşırmayacaksınız: Gülhane Parkı!

Gülhane Parkı Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında yer alıyor. Tarihine baktığınızda Gülhane Parkı Tanzimat Fermanı’nın okunmasından Atatürk tarafından latin harflerinin ilk defa halka okunmasına ev sahipliği yapmıştır. Parkın girişinde kentin kendine has oluşumlarından simit, mısır ve içecek satan seyyar satıcılar dikkat çekiyor ama bu satıcıların Park’a girişi yasak. Peki ya araba girebiliyor mu diyorsanız cevabınız giriş kapısındaki asılı duyuru ile geliyor; Hayır! Araba girişinin yasaklandığı tarihe bakacak olursanız 2009, içimden geçiriyorum “biraz geç olmamış mı?”.

Şimdi Gülhane Park’ının içindeyiz ve yol ikiye ayrılıyor. Etrafınızda pazar günü olmasına rağmen sizi rahatsız etmeyecek bir kalabalık var. Sevgilisiyle bir köşede sarılıp, öpüşenler, fotoğraf çekenler, çekirdek yiyenler, düğün fotoğrafı çektirmeye gelmiş gelin ve damat, uzanıp kuşların cıvıltısını dinleyenler, top oynayan, koşuşuturan çocuklar. Arkadaşımla ben ise çimlere uzanmış kitap okuyorduk. Kulağımızda kulaklık yerine bir yanda çocukların, gülen, sohbet eden insanların sesleri, diğer yanda kuş cıvıltısı, ağaçların hışırtısı, rüzgarın tenimizi okşayan esintisi.

Etrafta yerli yabancı turistler var genciyle, yaşlısıyla ve ailece bazen. Araçların Park’a girişi yasak olmasına rağmen bir saatlik süre zarfında 3 araç geçtiğini gördük. Bunun yanında yeni çöp kutusu tasarımları dikkatimizi çekmedi değil, bunların benzerlerini Bakırköy’den Sirkeci’ye uzanan sahilde de görmek mümkün.

AVM’lerin, şehrin kalabalığının içinde öylesine kayboluyoruz ki kendimizi dinleyecek, ayaklarımızı uzatıp kitap okuyacak vakti bulamıyoruz çoğu zaman. Kapalı mekanların psikolojik baskısından bir an olsun uzak kalmak, nefes almak için Tarihi Yarımada’da hem Anadolu Yakası’ndan hem de Avrupa Yakası’ndan ulaşımı oldukça kolay bir açık yeşil alan sizlere; Gülhane Parkı!

Etiketler

Bir yanıt yazın