Azınlıkçı Demokrasi

Demokrasi kelimesi Yunanca halk anlamına gelen Dimos ve iktidar anlamına gelen Kratos kelimelerinden meydana gelmiş.

Halkın iktidarı anlamında kullanılan demokrasi (dimokratia) kelimesi ile halkın, halk için, halkın içinden, halk tarafından seçilmiş kişiler tarafından idare edilmesi anlaşılmaktadır.

Eski Yunan kentlerinde Milattan Önceki zamanlarda görülen, doğrudan demokrasi olarak tarif edilen idare şekli aslında ideal demokrasi şekli imiş. İnsanlar, kent içersindeki tiyatro binasında toplanırlar ve kendileri ile ilgili kararları hep birlikte alırlarmış. Kentler kalabalıklaştıkça temsili demokrasi denilen, halkın kendilerini temsil eden kişileri seçtikleri idare tarzı ortaya çıkmış.

Daha sonraki yıllarda toplumlar, bir sınıfın idaresi olan aristokrasi, birkaç kişinin idaresi olan oligarşi ve tek kişinin idaresi olan monarşi gibi idare şekilleri ile de idare edilmişler. Tartışmasız bir şekilde tüm yönetim modellerinin içersinde en doğrusunun demokrasi olduğunu ifade etmek gerekmektedir. Demokrasi kendi içersinde çoğunlukçu ve çoğulcu demokrasi olarak iki şekilde uygulanmıştır.

Çoğunlukçu demokrasi, mutlak demokrasi olarak ta adlandırılmış olmakta, çoğunluğun haklarının geçerli olduğu ve çoğunluğun yönetme hakkı olan bir idare tarzıdır.

Çoğulcu Demokrasi ise azınlıkların da siyasi kültürel haklarının bulunduğunu ve bir gün onların da çoğunluk olabilmelerini kabul eden bir idare tarzıdır.

21. yüzyıla girildiğinde Birleşmiş Milletler’in “Yerel Gündem 21” eylem planı ile katılımcı demokrasi adı verilen yeni bir kavram ortaya çıkarılmıştır. Buna göre insanlar seçtikleri kişilerin karar süreçlerine katılmak durumundadırlar. Bu amaç için de her belediyede STK temsilcilerinin katıldığı kent konseyleri kurulması zorunluluğu getirilmiştir. Bu sistem her ne kadar amacına uygun kullanılamamışsa da, ileride internetin de yardımı ile kullanılması durumunda, eski Yunandaki eksiklikleri de düzeltilerek, gerçek doğrudan demokrasiye varmak açısından önem taşımaktadır.

Ancak birçok toplulukta, pratikte azınlıkçı demokrasi adının verilebileceği bir sistem yaşanmaktadır. En küçük STK olan apartman yönetiminden en büyük STK olarak kabul edilebilecek Dünyanın yönetimine kadar birçok yönetimlerdeki idare şeklinin, azınlıkçı demokrasi olarak tanımlanabilecek bir idare şekli olduğu rahatlıkla görülebilmektedir. Bu sistemde, idare edilecek kitlenin küçüklüğüne veya büyüklüğüne göre birkaç kişi, gurup, kurum, ülke bir araya gelerek kendi çıkarları konusunda anlaşmaktadırlar. Kitleleri etkileyebilme yetkilerine ve özelliklerine sahip olan bu azınlık daha sonra seçimlere girildiğinde çoğunlukla istedikleri sonucu alabilmektedirler. Seçim sonrasında ise seçim öncesindeki anlaşmaları gereği kendilerini seçenlerin değil kendilerinin çıkarları için çalışma yapmaktadırlar.

Bu anlamda seçim yapılacak topluluklarda, seçim öncesinde yukarıda tarif edilen görüşmelerin yapılmaya başlandığı tespit edilebilir. Bazı durumlarda görülür ki yıllardır kanlı bıçaklı olan kişiler, guruplar, kurumlar, ülkeler bir anda sarmaş dolaş olmuşlardır. Seçimler yapılıp sarmaş dolaş olanların kazanımı ile sonuçlandığında ise oy verenler kendileri için hayırlı olduğunu düşünerek mutlu olurlar. Ancak zaman geçtikçe görülür ki, aslında aralarında anlaşan o azınlık için her şey hayırlı olmuştur. Bir kaç ay önce eski bir devlet büyüğümüzün şu anlamda bir açıklaması olmuştu: ABD yi Ortadoğu’da hangi ülkenin ne kadar demokrat olduğu ilgilendirmez, o ülkenin ABD çıkarlarına ne kadar uygun olduğu ilgilendirir.

Azınlıkçı Demokrasi kitaplarda tarif edilmez. Ama diğer tariflerin hepsi bu idarenin uygulanması için maskedir adeta.

Tarihte özellikle geçiş dönemlerinde sistemlerin birbirine karıştığı görülebilmektedir. Örneğin: Aristokrasi olduğu sanılırken oligarşi, oligarşi var sanılırken monarşi uygulandığı zamanlar olabilmesi gibi. Pekâlâ, 21. Yüzyılda da bazı yerlerde çoğulcu demokrasi var sanılıp azınlıkçı demokrasi uygulanıyor olamazmı? Teorisyenlerin bu konunun da teorisini araştırmaları ve yazmaları doğru olur sanırım.

Böyle bir yazıyı neden mimarlık medyamızdan bir siteye yazdığıma gelirsek.. Bütün seçimlerin sonrasında kazanan azınlığın mutlu olması genellikle imar ve inşaat kazançları ile sağlanmaktadır. İmar ve inşaat denilince ilk akla gelen meslek ise mimarlık olmaktadır. Bu anlamda biz mimarlar kendi aramızda yaptığımız seçimlerin en tartışmasız bir şekilde olabilmesi için özen göstermeliyiz diye düşünüyorum.

Etiketler

Bir yanıt yazın