Mersin “Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ile Çamlıbel Limanı Arası Kıyı ve Rekreasyon Düzenlemesi Fikir Projesi Yarışması” Üzerine Düşünceler

Mersin'de açılan yarışma üzerine bu yazı, Tolga Ünlü ve Tülin Selvi Ünlü tarafından ortak kaleme alınmıştır.

Çamlıbel Sahili 1930’lar, Ali Murat Merzeci Koleksiyonu

Yumuktepe’de gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalar, bugün Mersin olarak adlandırdığımız kent sınırları içinde neolitik dönemden itibaren bir yerleşimin olduğunu göstermiş olsa da kent, on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında kurulmuştur. O dönemde kıyıda birkaç kulübeden (Beaufort, 1817) oluşan yerleşim yaklaşık iki yüzyıllık hızlı bir gelişme döneminin ardından günümüzde geniş bir alana yayılmış, nüfusu bir milyon kişinin üzerine çıkmıştır.

Mersin, Osmanlı modernleşmesi ve beraberindeki süreçle gelişmeye başlamış, ilk hızlı büyümesini on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında göstermiştir. Bu büyümede kentin sanayileşmiş merkez ülkelerle kurduğu ilişki etkili rol oynamıştır. Kent bu dönemde art alanındaki hammaddenin, sanayileşmiş ülkelere, sanayileşmiş ülkelerde üretilmiş ürünlerin ise art alanına aktarılmasında işlev gören bir liman kenti olarak gelişmiştir. Söz konusu işlev, iki yönlü aktarımın hızlandırılması için gerçekleştirilmiş demiryolu ve liman gibi altyapı yatırımları ile güçlenmiştir.

Kentin bugünkü tarihi merkezi de bu dönemde biçimlenmeye başlamıştır. Anadolu’daki pek çok kentten farklı olarak, Osmanlı döneminde gelişmiş bir tarihi çekirdeği olmadığından, Osmanlı modernleşmesi ile gündeme gelen kentlere yönelik düzenlemelerin (Yenişehirlioğlu, 2010) etkisi Mersin tarihi kent merkezinde görülmüş, kent geometrik olarak daha düzenli bir kentsel örüntüye sahip olmuştur. Tarihi merkezin doğu sınırını, her ikisi de halen kullanılmakta olan istasyon ve Latin Katolik Kilisesi oluştururken, doğu sınırını Arap Ortodoks Kilisesi oluşturmuştur. Tarihi merkezin omurgasını ise istasyon ile ana iskele olan Gümrük İskelesi ve bu iskeleyle ilişkili olan Gümrük Meydanı’nı birbirine bağlayan, üzerindeki dekovil hattı ile ürünlerin iskele ile istasyon arasında taşındığı ana bağlantı olarak Uray Caddesi oluşturmuştur (Selvi Ünlü, 2009; Selvi Ünlü T., Göksu E., 2018).


Mersin Ataturk Heykeli, Cumhuriyet Meydani, 1950’ler, Ali Murat Merzeci Koleksiyonu

On dokuzuncu yüzyıl boyunca ve yirminci yüzyılın başında kentin kurgusu Uray Caddesi ve çevresinde gelişmiş, kent büyüdükçe batıya doğru genişlemiş, bu genişlemede Uray Caddesi’nin uzantısı niteliğindeki Kışla Caddesi ana omurgaya eklemlenmiştir. Kışla Caddesi, adını kentin batısında, Mersin Deniz Feneri ile birlikte 1960’lı yıllara kadar, kentin batıdaki sınırını işaret eden Kışla Binası ve Kışla alanından almıştır. Kentin büyümesiyle birlikte, yirminci yüzyılın başında, bugün de aynı adla anılan “Çamlıbel” yerleşimi gelişmiştir. Çamlıbel bu dönemde, tarihi kent merkezini batı yönünden atlayarak, Arap Ortodoks Kilisesi ile Kışla alanı arasında gelişmeye başlamıştır.

Kentteki sermaye birikiminin gerçekleşmesi ile birlikte Çamlıbel, yeni oluşmaya başlayan burjuvazinin de mekanı olmuştur. Hatta bu nedenle, Fransız Devlet Arşivleri’ndeki belgelerde, “Burjuva Mahallesi” olarak adlandırılmıştır (Ünlü ve Selvi Ünlü, 2012). Tarihi kent merkezinin dışında gelişen ilk yerleşim olarak Çamlıbel’de, yirminci yüzyıldan günümüze dek yaklaşık bir yüzyıllık süreçte üç önemli değişim/dönüşüm dönemi gelişmiş ve semt, kentte morfolojik değişimin en fazla yaşandığı kentsel alan olmuştur (Ünlü ve Baş, 2017).

On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısındaki kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar, yaklaşık bir yüzyıllık süreçte Mersin, Uray Caddesi ve Kışla Caddesi’nin ana omurgasını oluşturduğu tutarlı ve bütünlüklü bir kentsel yapı oluşturmuştur. Bu yapının güçlü bir şekilde kurgulanmasında kamusal mekanlar da etkin roller üstlenmişlerdir. Gümrük İskelesi’nin uzantısındaki Gümrük Meydanı, kentin uluslararası ticari ilişkisinde merkezi rol üstlenirken, Gümrük İskelesi’nin kuzeyinde (kentin ana güney-kuzey bağlantısı üzerinde) yer alan Yoğurt Pazarı ise bir yerel pazar alanı ve ticaret meydanı olarak işlev görmüştür. Öte yandan batıda, tarihi merkez ile Çamlıbel arasında, Arap Ortodoks Kilisesi’nin güneyinde yer alan Millet Bahçesi ise kültür ve rekreasyon odağı olarak şekillenmiş, Çamlıbel’deki Aşıklar Parkı bir mahalle parkı olarak gelişmiştir. Dolayısıyla bu dönemde kent doğu- batı yönünde, Uray Caddesi, Gümrük Meydanı, Kışla Caddesi, Millet Bahçesi ve Aşıklar Parkı’nın bütünlük içinde oluşturduğu ana eksen ve kuzey-güney bağlantısı (bugünkü Hastane Caddesi) çevresinde biçimlenmiştir (Selvi Ünlü ve Ünlü, 2009).


Tülin-Tolga Ünlü Arşivi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Erken Cumhuriyet döneminde de bu ilişkisel kurgu korunmuş ve güçlendirilmiştir. Genç cumhuriyetin yeni bir toplum oluşturma amacı doğrultusunda gelişen mekânsal müdahaleler bu süreçte etkili ve özellikle 1940 ile 1946 yılları arasında kentte valilik görevini üstlenen Tevfik Sırrı Gür döneminde yoğunlaşmıştır. Bu dönemde, Millet Bahçesi ile Arap Ortodoks Kilisesi’nin bulunduğu alanda Halkevi Binası açılmış, Halkevi’nin doğusundaki bölgede, daha sonra Tevfik Sırrı Gür Lisesi adını alacak olan Mersin Lisesi ile birlikte Tüccar Kulübü ve Belediye Binası inşa edilmiştir. Kentin doğu girişinde, günümüzde de kullanılmakta olan İstasyon Binası’nın yanı sıra çeşitli kültür ve eğitim yapıları bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Tevfik Sırrı Gür’ün kente müdahaleleri sonucu üretilen diğer bir yapı ise, kentin ve Kışla Alanı’nın batısında yer alan günümüzde kendi adıyla anılan Tevfik Sırrı Gür Stadı’dır. Halkevi binası ile birlikte binanın güneyinde inşa edilen Atatürk Heykeli Kışla Caddesi’nin adının Atatürk Caddesi olarak değişmesini sağlamıştır. Ayrıca, Halkevi binasının güneyinde yer alan Millet Bahçesi bu dönemde düzenlenerek Cumhuriyet Meydanı adını almıştır.

Erken Cumhuriyet Dönemi’nde kentte inşa edilen yapılar, Osmanlı modernleşmesi döneminden itibaren süren kentsel yapı içinde, kentin simge yapıları haline gelmiştir. Özellikle Halkevi, Mersin Lisesi, İstasyon ve Tevfik Sırrı Gür Stadı yalnızca Cumhuriyet modernleşmesinin simge yapıları olarak değil, kentte mekanın kolektif üretilme biçim ve süreçleriyle de kent belleğinde önemli yeri ve anlamları olan yapılardır (Selvi Ünlü, 2016). Söz konusu yapılar ve alanlar, ülkede Erken Cumhuriyet Dönemi’nde diğer birçok kentte de üretilmiştir. Örneğin ilk adı Cumhuriyet Meydanı olan Taksim Meydanı ve İzmir Cumhuriyet Meydanı da tıpkı Mersin’de olduğu gibi Erken Cumhuriyet Dönemi ürünleridir.

Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından, doğu sınırını Cumhuriyet Meydanı, batı sınırını Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın oluşturduğu, içinde Kışla Alanı ve Deniz Feneri ile birlikte güneyde sahil boyunca Askeri Alan’ın da yer aldığı alanda, “Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ile Çamlıbel Limanı Arası Kıyı ve Rekreasyon Düzenlemesi Fikir Projesi Yarışması” adıyla bir fikir yarışması açılmıştır. Dolayısıyla Yarışma, temel olarak Mersin kentinin Osmanlı’nın son döneminde başlayan ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nde devam eden modernleşme sürecinde üretilmiş, söz konusu dönemde kentin kurgusunun temel taşları olan alanları kapsamaktadır. Yine yarışma şartnamesine göre “Özgün tasarımlara dayalı mekanların elde edilmesi ile güzel sanatların desteklenmesi”ni amaçlayan proje yarışmasının esas aldığı kentsel alan,

Kentin ana ulaşım omurgalarından biri olan İsmet İnönü Bulvarı yarışma alanını ikiye bölmekte olup, kuzeyinde; yeni stadyumun açılmış olması nedeni ile günümüzde kullanılmayan Tevfik Sırrı Gür Stadyumu, Müftü (Efrenk) Deresi’nin sonlanmaya başladığı bölümü, askeri alanlar (askerlik şubesi ve lojmanları), doğal ve tarihi sit alanı, Çamlıbel semtinin Atatürk Caddesi güneyinde kalan parçası ile Cumhuriyet Meydanı

olarak belirtilmiştir. Yarışma şartnamesinin, “Yarışmanın Amacı, Türü, Şekli ve Konusu” başlıklı birinci maddesinde, yarışma ile,

farklı işlevlere sahip olan yarışma alanının, bütünsel bir yaklaşımla ele alınarak kente katılması ve kent kimliğinin zenginleşmesine katkıda bulunması, niteliği artırılmış kıyı ve diğer alt alanların kentlinin kullanımına sunulması

nın amaçlandığı ifade edilmiştir. Öncelikle, söz konusu şartnamede, yarışma amacı ile belirlenen alan arasında önemli bir çelişki bulunduğu görülmektedir. Yarışmanın amacı söz konusu şartnamede, “yarışma alanının, bütünsel bir yaklaşımla ele alınarak kente katılması” olarak ifade edilmiş ancak,

-belirlenen yarışma alanının, kuzeyindeki kentsel alandan kopartılarak, yalnızca kıyıdaki, Tevfik Sırrı Gür Stadyumu, askeri alanlar (askerlik şubesi ve lojmanları), doğal ve tarihi sit alanı gibi, sahip oldukları doğal ve tarihi değerler ile kentin yakın geçmişinde önemli yeri olan alan, yapı ve kullanımları,

-yine sahip olduğu semt kültürü, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminin temsili niteliğinde kendi içinde bir bütün olan Çamlıbel Semti’ninin, yalnızca “Atatürk Caddesi güneyinde kalan parçası” ve Cumhuriyet dönemi’nin kentteki en önemli simgesel yapısı olarak inşa edilmiş, günümüze Mersin Kültür Merkezi adını taşıyan Halkevi binasının ayrılmaz parçası olan Cumhuriyet Meydanı’nı,

içine aldığı görülmektedir. Şartnamede de belirtildiği gibi Cumhuriyet Meydanı, Kışla Alanı (Askerlik Şubesi ve askeri lojmanların bulunduğu alan) ve Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yarışma alanının önemli bileşenlerindendir. Bu alanlar, kökleri geç Osmanlı dönemine uzanan, ancak temel olarak erken Cumhuriyet döneminde üretilmiş ve tüm kentlilerce ortak olarak kullanılmıştır.

Cumhuriyet Meydanı, yukarıda belirtildiği gibi, Millet Bahçesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na dönüşüm sürecinde modernleşmenin simgesi kentsel mekanlardan biri olmuştur. Yarışmada Cumhuriyet Meydanı’nın “korunması, gerektiğinde tören alanı işlevini sürdürmesi ve yakın çevresinde yer alan Kültür Merkezi, Arap Ortodoks Kilisesi, Atatürk Evi Müzesi ve Kent Müzesi (Belediye Binası) gibi kültürel değerlerle ilişkilendirilerek tasarlanması” öngörülürken yarışmacılardan Cumhuriyet Meydanı’nda “bir yeraltı otoparkı çözümüne ilişkin ilkesel ulaşım önerileri” geliştirmeleri beklenmektedir. Diğer bir anlatımla, Cumhuriyet Meydanı kentsel ulaşım sistemi içinde bir genel otopark haline dönüştürülmektedir.


Tülin-Tolga Ünlü Arşivi

Ancak bu yaklaşım, İstanbul’da Taksim Meydanı ve/veya İzmir’de Cumhuriyet Meydanı’nda bir yeraltı otoparkı yapılmasından farksızdır. Mersin Cumhuriyet Meydanı, yalnızca bir kamusal mekan değil, kuzeyinde yer alan Halkevi ve Atatürk Heykeli ile bütünlük gösteren, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde üretilmiş, halen Mersin Kültür Merkezi olarak kullanılan, ülkenin altı Devlet Opera ve Balesi’nden birine ev sahipliği yapan Halkevi binasının güneyindeki meydandır. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren, resmi ve sivil her türlü kutlama, tören ve gösteriler için kentteki birincil toplanma alanı olan bu kamusal mekan, giderek yoğunluğu artan kent merkezinde, araç trafiğinin işgal edemediği tek açık alandır. Kentin gelişmeye başladığı ilk dönemden itibaren, doğudaki çalışma alanı ile batıdaki konut alanı arasındaki iş-konut ilişkisi hattının odağında, bir rekreasyonel ve kültürel odak olarak, kentteki yaşam pratikleri ile şekillenmiş bu alanın kuzey sınırında, Cumhuriyet döneminde Halkevi ve Vali Konağı inşa edilmiş ve aynı dönemde çok sayıda, şu anda tescilli olarak koruma altında bulunan palmiye ağacı dikilmiştir.

Dolayısıyla, kent merkezindeki otopark sorunun çözülmesi için, gerek ilişkisel kurgu içindeki konumu ve gerekse yaya kullanımının kent merkezinde kalmış son alanının seçilmesi, kentin geçmişten gelen ve kentsel pratiklerle şekillenmiş, tarihsel gelişme sürecinde oluşmuş bütünlüğünün zedelenmesi anlamına gelecektir. Öte yandan, Meydanda bir yeraltı otoparkı inşası, söz konusu alanın kendi iç bütünlüğünü bozacağı gibi, Mersin gibi sıcak iklime sahip bir kentte, tasarlanacak bir meydanda gereksinim duyulacak peyzaj düzenlemesini, alandaki mevcut ağaç ve bitki varlığını da olumsuz etkileyecektir.

Yarışma şartnamesinde belirtildiğine göre “kent belleğinde bir toplanma ve buluşma alanı” olarak tanımlanan Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nun da yıkılması ve bu alanın bir meydana dönüştürülmesi öngörülmektedir. Şartnamede, 6 hektar büyüklüğündeki bir alanın meydan olarak tanımlanmasının güç olacağının düşünüldüğü, bundan dolayı “yeme, içme, eğlence ve kültürel işlevlere dönük sınırlı bir yapılaşmanın kent meydanı fikri ile örtüşür bir biçimde alanda yer alabileceği … önerilecek yapı büyüklük ve yüksekliklerinin yarışmacılara bırakılacağı” belirtilmiştir. Şartnamede yapılaşmaya ilişkin belirsizlik bulunduğu gibi ve meydan olarak nitelenen bir mekanda yapılaşmanın hangi koşullarla gerçekleşeceği de belirtilmemiştir. Bu tutum en basit ifadeyle, Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nun bulunduğu alanın yapılaşmaya açılmasına yönelik girişimleri yüreklendiricidir. Mersin kamuoyu da geçmiş dönemde yakından takip etmiştir ki Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nun bulunduğu alanın, daha önce birçok kentte örnekleri görüldüğü gibi, yeni stadyumun inşa edilmesinin ardından TOKİ tarafından konut ve alışveriş merkezi işlevi ile dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Bu dönüşümün engellenmesi için meslek odaları tarafından kampanyalar yürütülmüştür. Yarışma, Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nun yıkılmasını kabul ederek dolaylı olarak bu girişimlerin önünü açmaktadır.

Erken Cumhuriyet döneminde gelişmiş bir konut alanı olan Çamlıbel’in Atatürk Caddesi’nin güneyindeki bölümü yarışma alanına dahil edilmiştir ve kuzeyindeki bölüm yarışma alanının dışında bırakılmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi, Çamlıbel, yirminci yüzyılın başında oluşmaya başlayan erken Cumhuriyet döneminde oluşumunu tamamlayan, kentin kent merkezinin dışındaki ilk yerleşim alanıdır. Daha sonraki dönemlerde Çamlıbel’de müstakil konutların yerini apartman bloklarına bıraktığı bir dönüşüm gerçekleşmişse de semt, Mersin kent tarihi içinde ve kentsel bellek açısından önemli bir yere sahiptir. Yine yukarıda belirtildiği gibi, Atatürk Caddesi tarihi kent merkezinin omurgası olan Uray Caddesi’nin batıya doğru devamı niteliğinde gelişmiş ve kentin ana kurgusunun bozulmadan gelişmesini sağlamıştır. Dolayısıyla Atatürk Caddesi, tarihi kent merkezini ve onun batıya doğru uzantısı olan Çamlıbel yerleşim kurgusunun ana taşıyıcısıdır ve kuzeyindeki ve güneyindeki bölgeler ile bütünlük göstermiştir. Bu nedenle Atatürk Caddesi’nin, çevresindeki konut alanından soyutlanarak salt bir sınır olarak ele alınması, yarışma alanının tanımlanması konusunda soru işaretleri doğurmaktadır.


Tülin-Tolga Ünlü Arşivi

Kentsel mekanın nitelik kazanması yönünde etkin bir araç olarak kullanılabilecek kentsel tasarım ve planlama yarışmaları, “Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ile Çamlıbel Limanı Arası Kıyı ve Rekreasyon Düzenlemesi Fikir Projesi Yarışması” örneğinde Mersin kentinin kimlik ve karakteri ile örtüşmeyen ve kentin hafızasında yer etmiş kentsel alan, yapı ve kullanımlar ile kamusal mekanların niteliklerinden uzaklaştırılmasına neden olabilecek bir boyut kazanmıştır. Yarışma şartnamesinde belirtilmiş olan beklentiler, kentin Osmanlı modernleşmesi sürecinden itibaren kentsel pratikler, gündelik yaşam ve kolektif olarak üretilmeye başlanan ve erken Cumhuriyet döneminde de güçlenerek süren kentsel kurguya ve özellikle stadyum gibi, meydan gibi kentlilerce ortak olarak kullanılan kamusal mekan ve kentsel alanların bu niteliklerini ve bütünselliklerini kaybetmesine yol açabilecektir.

Bu yazı, toplumsal ve mesleki bir sorumlulukla kaleme alınmış, yarışma alanının Mersin kenti için taşıdığı anlam ve değerini, söz konusu yarışmanın tüm taraflarının, meslek insanlarının ve kamuoyunun dikkatine sunmak için yazılmıştır. Amaç, geçmişin katı bir savunuculuğu değil, kentsel mekana yönelik özellikle kentli haklarını ve kamu yararını hedef alan müdahalelerin son derece arttığı bu günlerde, kent kimliği ve hafızasının sürekliliğini ve dolayısıyla kent kimliğini güçlendirecek ve kentsel mekanın niteliğini artıracak girişim ve uygulamaların kent gündeminde tartışılması ve birlikte çözüm üretilmesinin yolunu açmaktır.

Yazıda bahsi geçen “Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ile Çamlıbel Limanı Arası Kıyı ve Rekreasyon Düzenlemesi Fikir Projesi Yarışması“nın duyurusuna buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar

Beaufort F. (1817) Karamania or a Brief Description of the Southeast Coasts of Asia Minor and the Remains of the Antiquity, Printed for R. Hunter, London.

Selvi Ünlü, T. (2009) Bir İskeleden Liman Kentine Doğu Akdeniz’in Önemli Bir Limanı Olarak On Dokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Mersin’de Mekansal Gelişim, Planlama (3/4), 5-26.

Selvi Ünlü, T. (2016) Mersin’in Cumhuriyet Modernleşmesi Sürecini Bir Eğitim Yapısı Üzerinden Okumak: Mersin Lisesi (Tevfik Sırrı Gür Lisesi), Megaron 11(3), 449-466.

Selvi Ünlü T., Göksu E. (2018) Osmanlı’dan ulus devlete Doğu Akdeniz liman kentlerinde mekana müdahale ve kent kimliğindeki değişim: Mersin ve Volos örneği, DOİ.10.4305/METU.JFA.2018.1.3.

Selvi Ünlü T., Ünlü T. (2009) İstasyon’dan Fener’e Mersin, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Kitapları Serisi-1, Mersin.

Ünlü, T., Selvi Ünlü, T. (2012) Gelişen Ticaret Değişen Kent: Mersin, 1850-1950, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Kitapları Serisi-2, Mersin.

Ünlü T., Baş Y. (2017) Morphological processes and the making of residential forms: morphogenetic types in Turkish cities, Urban Morphology 21(2): 105-122

Yenişehirlioğlu, F. (2010) Urban textures and architectural styles after the Tanzimat. In Baruh L.T. and Kechriotis V. (eds.) Economy and society on both shores of the Aegean, Alpha Bank Historical Archives, Athens, 487-526.

Etiketler

Bir yanıt yazın