Türkiye’de Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Kurulan İlk Şeker Fabrikaları

Cumhuriyetin ilk yıllarında, kentlerin gelişmesinde ve modernleşme projesi kapsamında Anadolu'nun birçok kasabasında kurulan sanayi komplekslerinin başında şeker fabrikaları ayrı bir yere sahiptir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, kentlerin gelişmesinde ve modernleşme projesi kapsamında Anadolu’nun birçok kasabasında kurulan sanayi komplekslerinin arasında, şeker fabrikaları ayrı bir yere sahiptir. Söz konusu dönemde, ticaretin gelişmesi, kendi kendine yeten, dış sermayeden bağımsız üreten ve tüketen bir ekonomiye sahip olmak hedeflenmiştir. Özellikle dışarıdan alınan birçok ürünü kendi üretmeye çalışarak, hem tarım hem de endüstri alanında yenilikler yapılması arzulanır. Böylelikle, ekonomik kalkınma planı çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti, yeni kurulan fabrikalarla çağdaşlaşma hedefini gerçekleştirmeye çalışır. Bu amaçla kurulan tesislerden biri olan “şeker fabrikaları”, ekonomik kalkınmanın ilk hamlelerinden biri olarak görülmektedir.

Söz konusu fabrikalar, temel çerçevesi 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde çizilmiş olan ulusal endüstriye dayalı ekonomik gelişme amacının önemli uygulamalarından biri olur. Bu amaçla kurulan ilk şeker fabrikasının, 26 Kasım 1926 günü Trakya bölgesinin Alpullu kasabasında işletmeye açılması coşkuyla kutlanır. Yapımına daha önce başlanan Uşak şeker fabrikası aynı yıl üretime geçer, ardından Eskişehir (5 Aralık 1933) ve Turhal (19 Ekim 1934) şeker fabrikaları kurulur. Alpullu, Eskişehir ve Turhal fabrikaları, Alman merkezli “Maschinenfabrik Buckau R. Wolf Company” şirketi tarafından gerçekleştirilirken, Uşak fabrikası “Czechoslovak Skoda Company” tarafından yapılır. 1935 yılında, farklı kuruluşlar tarafından açılan bu dört fabrika, daha rasyonel işletilebilmeleri ve şeker fiyatlarının düşürülmesi için, aynı çatı altında toplanarak, İş Bankası ve Sümer Bank’ın ortaklığıyla, “Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı” adını alarak yoluna devam eder. Bu durumda fabrikaların yönetim anlamında merkezileştirilmesi, büyük bir tasarruf sağlamakta, mevcut teknik programlar ve işletim yöntemlerinin de birleştirilmesini belirlemektedir. (Anonim, 1937; Veldet, 1958).

Ülkemizde kurulan şeker fabrikaları, Avrupa ve Amerika’da 19. yy’dan itibaren, çalışanlarına daha sağlıklı bir ortam oluşturmak amacıyla oluşturulan sanayi yerleşim tipi olan “company town” (şirket şehirleri) modelleri ile benzerlik göstermektedir. Üretim birimleri, sosyal amaçlı binalar, spor alanları ve konutlardan oluşan, endüstriyel ve kırsal yaşam tarzlarının uzlaşmasına dayanan, asıl kaynağı çiftçi olan bir yerel işgücünün kullanımına yönelik tasarlanmış bu yerleşimler, kullanıcıların endüstriyel rolleri, kırsal yaşam alışkanlıklarıyla birlikte biçimlendirilmeye çalışılmıştır.

Aslında, şeker fabrikalarını salt bir üretim tesisleri olarak değerlendirmenin ötesinde, bütünsel bir toplum mühendisliği ve toplumsal oluşum olarak ele almak hedeflenir. Endüstrileşme ile birlikte, toplumsal bir değişim yaşanır. Bu düşüncenin mekânsal karşılığı olarak da; şeker fabrikalarında toplumun ilk kez karşılaştığı yapılar mevcuttur. Mevsimlik işçiler için yapılan işçi pavyonları, devlet büyüklerinin kalabileceği özel misafirhaneler ve oteller, toplum için yeni mimari mekânlardır. Bunların yanısıra, sosyal amaçlı yapılar-sinema, gazino, lokanta, sağlık yapıları-hastane, eczane, revir ile sağlık yapıları, eğitim yapıları-kreş, ilkokul, lise, dini yapı olarak cami, hemen hemen tüm şeker fabrikalarında yer alan belli başlı yapı gruplarıdır. Ayrıca yine fabrika yerleşkelerinde görülen, yüzme havuzu, futbol, basketbol, tenis ve golf sahaları aracılığıyla, toplumun yeni ve modern yaşayışa geçişi sağlanmaya çalışılmıştır.

Türkiye’de yeni çalışma alanları sağlayacak yeni fabrikalar (Kaynak: Belediyeler Dergisi, 1935, Kanunievvel 1935M, yıl1.7-12, s.96)

Alpullu Şeker Fabrikası

Konum olarak fabrika, Marmara Bölgesi’nde, Ergene nehrinin kıyısında, Kırklareli il merkezinin 50 km güneyinde, Alpullu kasabasının girişinde inşa edilmiştir. Türkiye’de ilk şeker üretimi yapan bu fabrika, 14 Haziran 1925 tarihinde 500.000 lira sermaye ile “İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları Türk Anonim Şirketi” tarafından kurulmuştur. Şirketin sermayesine Türkiye İş Bankası A.Ş. %68, T.C. Ziraat Bankası ve Trakya İlleri Özel İdareleri %10, Trakya köylüsünün dâhil olduğu insanlar ise %22 payla ortak olmuşlardır. Şirket, Avrupa’daki çeşitli fabrikalarla görüşerek, Almanya’da Magdeburg’daki “Maschinen-fabrikBukau R. Wolf” firmasına, fabrikanın yapımını vermiştir. Böylece, Alpullu Şeker Fabrikası; İstanbul, Edirne, Babaeski, Kırklareli hatlarının birleştiği Alpullu tren istasyonunun hemen yanında, 26.11.1926 tarihinde işletmeye açılmıştır. (Veldet, 1958, 241) Alpullu Şeker Fabrikası’nın bulunduğu yerleşke; 751.000 m² üretim tesisinin yanında, 300.000 m² sosyal alanıyla, Cumhuriyetin kalkınma hareketinin büyük ölçekli bir yansıması niteliğindedir.

Yerleşim planı olarak, merkezde fabrika binası ve üretime ait yardımcı birimler, yemekhane ve gazino gibi genel kullanıma ait yapılar, ayrı bir bölgede lojmanların, hastanenin, misafirhanelerin ve işçi pavyonlarının bulunduğu bir düzen gözlenmektedir. Tüm binalar birbirini görmeyecek şekilde ve belli mesafelerle, yoğun bir yeşil doku içinde yer almaktadır.


Alpullu Şeker Fabrikası’ndan görünümler (Kaynak: Alpullu Şeker Fabrikası arşivi)


Alpullu Şeker Fabrikasından görünümler (Kaynak: Yazar arşivi)

Uşak Şeker Fabrikası

Türkiye’de şeker fabrikasını kurmak için ilk girişimler, Uşak’ta bir çiftçi olan Molla Ömeroğlu Nuri’nin (Şeker) çabaları ile başlatılmıştır. Kendisi, özel kişiler ve “Sanayi ve Maadin Bankası” 600.000 TL sermaye ile “Uşak Terakki Ziraat Türk Anonim Şirketi”ni kurmuştur. Böylece, ilk şeker fabrikası inşasının tabanı 6 Kasım 1926’da Uşak’ta gerçekleşmiştir (Veldet, 1958). İzmir-Aydın tren istasyonu ve Gediz Nehri kıyısında yer alan fabrika, ana üretim birimi, işçi lojmanları ve sosyal tesisleriyle büyük bir tesis olarak dikkati çeker. Atay (1926), Uşak şeker fabrikasının açılışını Ulus Gazetesi’nde şu sözlerle yazar;

Bu fabrika, diğeri gibi (Alpullu Fabrikası) ulusal uyanışın bir başarısıdır… (Atay, 1926).


Uşak Şeker Fabrikası’ndan görünümler (Kaynak: Alpullu şeker fabrikası arşivi ve Veldet, 1958)

Eskişehir Şeker Fabrikası

Eskişehir şeker fabrikası, diğer şeker fabrikaları (Uşak ve Alpullu) gibi, modern mimari bir ortamda sanayi ve ekonomik ilerleme sergilemek üzere, Eskişehir-Ankara karayolunun iki yanında, demiryoluna yakın, tarımsal olarak verimli bir arazide kurulmuştur. Fabrika toplam 3.653.708 metre karelik alanı kapsarken, bir tarafı 2.627 metre Porsuk nehri, 1.510 metre Eskişehir uçak tesisi ,2.745 metre Eskişehir-Ankara demiryolu ve 1.228 metre Eskişehir kentiarasında yer alır (Veldet, 1958: 407). Eskişehir Şeker Fabrikası’nın yerleşim planı binaların kullanımı ile işlevsel bir yaklaşım sergiler. Yerleşke de, üretim binaları, havuzlar (slam ve hamur havuzları), tanklar (fuel oil, pekmez, benzin tankları) ve petrol depoları bulunmaktadır. Pancar üretim çiftliği Porsuk nehri yakınında, sosyal alanlarının güney kesiminde çok geniş ve yeşil bir bölgede idari binalar, işçiler için evler, spor alanları, okul ve hastane binaları kurulmuştur. Fabrika binalarının cephesi, mansardlı küçük pencereleri ve aydınlatmalı çatısı ile modern bir tarz göstermektedir. Alman mimar Fritz August Breuhaus, 1933 yılında şeker rafinerileri, işçi evleri, müdür evi, hastane, personel kantinleri, yönetim binası (http://www.fritz-august-breuhaus.com/breuhaus-works-3.html, erişim 23.10.2017) ve villalar tasarlamıştır.


Eskişehir Ofis Binası ve yerleşkeden görünüm (Alpullu Şeker Fabrikası Arşivi, 2015)

Ayrıca, Ayhan (2006), bu fabrikanın mimari içeriğini, yeni teknoloji ve malzeme, fonksiyonel ve akılcı çözümler, düz ve geometrik oluşumlar ile bölge kararlarından oluştuğu şeklinde açıklıyor. (Ayhan, 2006: 89). Aslında bu yaklaşımlar diğer şeker fabrikaları için de geçerli. Eskişehir şeker fabrikasının eski günlüğünde, Ulusal Sosyalist Ekonomik Yazar şöyle yazmıştır;

Almanya’da endüstri ve bilim istekle karşılandı. Ancak Eskişehir modern şeker fabrikası, Avrupa’daki fabrikalara eşittir. Bir Alman olarak, çalışmalarınız için size teşekkür eder ve geleceğe yönelik daha fazla gelişme dileriz. (30/09/1937) /Die nationalzialistischen wirtschaftsschriftleiter Dr. Oeltze von Lobentha) (Veldet, 1958: 442).

Turhal Şeker Fabrikası

Turhal Şeker Fabrikası, 7 Ekim 1933 tarihinde 3.000.000 tl sermayeyle İktisat Müdür Yardımcısı Celal Bayar tarafından “Turhal Şeker Fabrikası T.A.C.” olarak, 19 Ekim 1934’te Türkiye’nin dördüncü şeker fabrikası olarak üretimine başlamıştır.

Turhal şehrinin endüstrileşmiş bir kentte dönüşmesi, fabrikanın okul ve hastanesinin kurulması, yöre halkı tarafından coşkuyla karşılanmıştır (Veldet, 1958: 490). Fabrikanın ve makinelerinin düzeni Eskişehir fabrikası ile aynıdır. Turhal şeker fabrikası, Eskişehir ve Alpullu gibi, Alman Buckau R. Wolf Company tarafından yaptırılmıştır. Yerleşkenin ortasında Samsun-Sivas ana yolu geçer. Yolun doğu tarafında; kumaş üretimi-depolama binası, işletme binası, depo binası ve üretimle ilgili binalar, batı tarafında, okul, hastane, spor kulüpleri ve işçi evleri bulunmaktadır. Yine Alman mimar Fritz AugustBreuhaus de Groot, Turhal şeker fabrikası için, ana bina, idare bina, müdür için villa, hastane, konut veokul tasarlamıştır. (http://www.fritz-august-breuhaus.com/breuhaus-works-3.html, erişim 23.10.2017).


Turhal Şeker Fabrikası’ndan (Alpullu Şeker Fabrikası Arşivi, 2015)

Sonuç

Sonuç olarak, Erken Cumhuriyet Döneminde kurulan, ilk şeker fabrikaları, farklı yıllarda kurulmuş olsalar da, mimari açıdan benzer tasarım ilkelerini göstermektedir. Bölgesel kararlar ve mimari yapım teknikleri ve yerleşim tasarımları birbirine benzemektedir. Yapıldığı dönem ve konumu itibariyle gerek mimarileri gerekse de yeni kullanım mekânları ile büyük bir değişimin sembolleridir. Modern mimarlığı kentsel ölçekte yansıtan yerleşkeler, kendi içerisinde üretimin yanı sıra barınmadan, eğitim ve eğlenceye kadar çalışanlarının her türlü ihtiyacının karşılandığı bir kent niteliğindedir. Sosyal düzenleriyle de (sinema, gazino ve spor alanlarıyla) modern bir tavır sergiler. Cumhuriyet’in ilk yıllarının mimari ideallerini anlatan ilk endüstriyel yerleşimlerden biri olmaları dolayısıyla, modern ve yeni kimlik birlikteliğinin yeni nesillere aktarılması bakımından önem göstermektedir.

Kaynaklar:

  • ANONİM. (1937). 1936/37 yılında Türkiye’nin Ekonomik Durumu, Sümerbank 3, no.9-10, Ankara
  • ATAY, F.R. (1926). Ulus Gazetesi, 21.12.1926
  • AYHAN, E. D. (2006). Workers’ Health and Architecture: A Reading on Eskişehir Sugar Factory within Turkish Modernization, Metu Master Thesis, Ankara
  • VELDET, T., (1958). 30. Yılında Türkiye Şeker Sanayii, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Neşriyatı No. 48, Doğuş Lmtd Şirketi Matbaası, Ankara.

Not: Yazı daha önce, yazar tarafından “Spatial Evaluation of Primary Sugar Factories in Early Republican Period in Turkey” başlığı altında “AZ ITU Journal of the Faculty of Architecture” dergisinde yayınlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın