Kentsel Bir İmge Olarak İzmit Halkevi

Seyfi Arkan’ın İzmit Halkevi binası, İzmit’in caddelerinde ve meydanlarında yeni yapılacak yapıların “sanat değeri taşıyan yapılar” olması gerektiğini vurgulayan Hermann Jansen’e hakkını vermiştir.

İzmit kentinin tarihsel süreç içerisindeki izleri incelendiğinde, kent kültürünün kıyıya bağlı olduğu görülmektedir. Tarihsel kimliği görünür olan tüm artifaktlarının, bir araya gelme biçimlerinin ve bu biraradalığın önerdiği tüm oluşumların kıyı kültürüne dayalı olduğu görülmektedir. Kültürlerin birbirine eklemlenmesiyle günümüze kadar ulaşan İzmit kentini, bu kültür katmanları üzerinden okumak mümkündür. Kenti oluşturan tüm artifaktların ve yerleşme kararlarının arkasındaki temel unsurların topografyadan kaynaklandığı görülmektedir. İzmit körfezi, kentin sahnesidir ve kent kültürünün suya dayalı olduğunun göstergesidir. Tarihin her döneminde dünyaya açılan bir liman kenti olarak var olan İzmit için kıyı, kente kimliğini veren önemli bir etkendir.

İzmit Halkevi de bu tarihsel süreklilik / gerçeklik ve kentsel bağlamda beliren yaşam parçalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken Cumhuriyet Dönemi’nin kente kazandırdığı sosyal kurumlardan biri olarak İzmit Halkevi, kent içinde ve kıyıdaki bilinçli konumlanışı, yakın çevre ilişkileri, kendisiyle birlikte kente önerdiği programatik unsurları ve önerdiği yaşantı ile kentsel hafızadaki izi açısından büyük önem taşımaktadır. Halkevlerinin kuruluş amacı ve kültür birikimimizde yer edinişi de bu yargıyı pekiştirmektedir. Şöyle ki; halk eğitimi çalışmaları, 1932 yılında kurulan Halkevleri ile yurt çapında yaygın hale getirilmiştir. Halkevleri bir halkın yüzde seksenlere varan oranda okuma yazma bilmediği bir dönemde, bir ihtiyacın sonunda kurulmuştur (Kılıç, 1968). Halkevlerinin gayesinin öğretmekten önce yaşatmak olduğunu ifade eden Baltacıoğlu ise; Halkevinin bir kültür evi olduğunu ve en önemli görevinin ahlakta, sanatta, muaşerette, musikide, tiyatroda, mimaride ve her alanda gerilik ile savaşmak olduğunu ifade etmiştir (Baltacıoğlu, 1950).

Ülkenin içinde bulunduğu bu koşullarda, İzmit’te bir Halkevi binasının inşasına 1937 yılında karar verilmiştir. Yapının planlarının onaylanması ve CHP başkanı Hamit Oskay başkanlığında Halkevi binasının inşası için gerekli çalışmaların başlatılması 1938 yılının Mart ayını bulmuştur (3 Mart 1938 Türkyolu Gazetesi). Yapının konumlandırılacağı arsalar aynı yılın Nisan ayı içerisinde parti tarafından satın alınmıştır (7 Nisan 1938 Türkyolu Gazetesi).

İzmit kent merkezinin gelişiminin tetikleyicisi olarak görülen İzmit Halkevi, kıyı şeridinin imarı için de önemli bir başlangıç olarak değerlendirilmiştir. Halkevi binasının İzmit kıyı şeridine konumlandırılması, burada yeni imar edilecek olan yollara ve yapılara direktif vereceği ve bu gelişimi yönlendireceği konusunu yerel basında da duyurulmuştur (16 Haziran 1938 Türkyolu Gazetesi).

Yeni binanın planını kıymetli mimar Seyfi Arkan çok güzel bir üslupla hazırlamıştır. Binada jimnastikhane, kütübhane ve bir konferans salonundan başka kapıları halka her vakit açık bulundurulacak bir müsamere salonu ile bir kazino vardır. Bina deniz kenarında bulundurulacağından küçük bir himmetle buralarının plaj haline ifrağı ve bir yüzme havuzu vücuda getirilmesi de düşünülmektedir (TBMM, Milli Saraylar Arşivi).

Halkevi’nin temel atma töreni 10 Ağustos 1938 yılında mülki amirlerden kalabalık bir grubun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Binanın yapılacağı yer bayraklarla donatılmış ve halkevi bandosu tarafından İstiklal Marşı’nın çalınması ve sonrasında Vali ve Parti Başkanı Hamit Oskay’ın kürsüdeki söylevi ile devam etmiştir. Oskay söylevinde; Türk milletinin kültür seviyesini yükselteceği, sosyal hayatını canlandıracağı bilinen inkılâpların kökleşmesi için önemli bir adım olan Halkevi inşaatını duyurmuş ve İzmitlilerin bu konuda attıkları adımın önemini ifade etmiştir.  İmzalı bir kağıdın Halkevi Reisi Mehmet Kağıtçı tarafından çamur içine batırılarak saklanması ile temel atma töreni başlatılmıştı. (11 Ağustos 1938 Türkyolu Gazetesi).


İzmit Halkevi’nin İnşası (İlker Kumral Arşivi)


İzmit Halkevi Binası Kuzeyden Görünüş (İlker Kumral Arşivi)

Yerel basında, yapının mimarı Seyfi Arkan “yüksek zevk sahibi” olarak nitelendirilmiş ve kendisinden minnetle söz edilmiştir (18 Ağustos 1938 Türkyolu Gazetesi). 1941 yılında yapımı devam eden İzmit Halkevi’nin tefrişi için CHP Genel Sekreterliği 20.000 Lira’lık tahsisat ayırarak bu konuda bir yarışma düzenlemiş ve yarışmayı ressam ve dekoratör Nafiz Besen kazanmıştır (10 Haziran 1938 Türkyolu Gazetesi).

İzmit Halkevi sadece İzmit için değil; Kandıra, Yalova, Sakarya, Hendek gibi yakın yerleşmelerden katılımlarla sosyalleşme ve kültürel paylaşım açısından 1940’lı yıllarda önemli bir işlev sunmuştur. Yine Türkyolu Gazetesi’ndeki habere göre 1942 – 1943 yılları arasındaki süreçte, bu binada 8 konser 1500 kişi tarafından dinlenmiştir. 49 temsili toplamda 13 kişi izlemiştir. 14 aile toplantısı, 4 köy gezisi, 4 sergi açılışı gerçekleşmiş ve sergiler 10.000 kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Şiir dinletileri düzenlenmiştir. Halkevi polikliniğinde 1600 hasta tedavi edilmiş, 300 fakir okul talebesine önlük, 15 fakir talebeye ayakkabı alınmış, Kız Enstitüsü’ndeki fakir öğrencilere kitap, defter, kumaş ve dikiş malzemesi temin edilmiştir (21 Şubat 1943 Türkyolu Gazetesi).

1950’li yıllara yaklaşıldığında İzmit Halkevi’nin iyice yavaşlayan çalışmalarını hızlandırmak için sık sık toplantılar yapılmıştır (18 Aralık 1949 Türkyolu Gazetesi). Temsiller, konferanslar iyice azalınca sinema salonunun kiraya verilmesi düşünülmüştür. Bu tarihe kadar Hendek, Eskişehir, Kandıra, Adapazarı, Bursa ve diğer birçok Halkevi salonları temsillerin azlığı sebebiyle kiraya verilmiştir. İzmit Halkevi istirahat salonu da kahve olarak kiraya verilmiş ve temsil salonunun da kiraya verilmesi düşünülmüştür. Ancak kira sözleşmesine konulacak madde ile salon temsil, konferans ve toplantılar için yine belli günlerde Halkevi için kullanılabilecektir (17 Kasım 1949 Türkyolu Gazetesi). 1950 yılında Halkevi Kütüphanesi de alt salondan yukarı kata taşınmak zorunda kalmıştır. Taşınmanın nedeni, bu salonun kiraya verilmek istenmesidir (9 Ağustos 1950 Türkyolu Gazetesi). 1951 yılında Halkevlerinin kapatılma kararının alınmasının ardından İzmit’teki Halkevine ait bütün demirbaş eşyalar tespit edilerek bir odaya toplanmıştır. 17 Ağustos 1951 tarihinde de Halkevi sinema salonu mühürlenmiştir (17 Ağustos 1951 Türkyolu Gazetesi).

Günümüzde Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu olarak eğitim faaliyetine devam eden İzmit Halkevi 1932 yılında açılmış, yeni binasına 1942 yılında geçmiştir. Kapatıldığı 1951 yılına kadar bünyesinde sahnelenen çeşitli tiyatro oyunları ile kentte tiyatro kültürünün oluşmasına öncülük etmiştir. İlk önce “Akın” oyununa ev sahipliği yapmış, Zor Nikah, İstiklal, Beyaz Kahraman, Hedef, Tırtıllar, Sancağın Şerefi, İkizler, Zoraki Tabip, Kahraman, Debbazlık, Destan Günü, Düğün ve o Cihan, Arapça Değil mi Uydur Uydur Söyle, Şer’iye Mahkemesi, Çifte Sağırlar, Şair Komedileri, Gemiciler, Danış Çelebi, Ceza Kanunu, Bir Donanma Gecesi, Kafa Tamircisi, Yalnız Bir Kelime, Erkek Kukla, İnsan Sarrafı, Fedakârlık, Akıl İdaresi, Hamlet ve Cimri oyunlarını da sahneleme başarısını göstermiştir. Son oynanan oyun ise 1951 yılındaki “Cehennem” oyunu olmuştur.

Mimari açıdan incelendiğinde Şenyurt’un ifadesiyle; İzmit Halkevi farklı pencere büyüklükleri, kavisli cephesi, çıkmaları, kulesi ve iç içe geçmiş prizmatik kompozisyona bağlı tasarım anlayışı ile diğer Halkevlerinden farklı olmayan bir yaklaşımla gerçekleştirilmiştir. Yapı, konferans salonu ile şehir lokantası ve eğitim birimlerini içeren iki ana bölümden oluşmaktadır. Şehir lokantası ve konferans salonunun bulunduğu kütleler birbirine yarı açık bir koridorla bağlanmıştır. Her iki yapıya bu koridordan geçişle ulaşılmaktadır. Deniz yönüne bakan kavisli cephe boyunca, kolonlarla bölünmüş yatay bant pencereler yer almaktadır. Konferans salonu ve fuayenin bulunduğu kütlenin ana caddeye ve deniz yönüne bakan cephesi geri çekilerek kolonlar tarafından taşınan çıkmalarla cephe ön plana çıkarılmıştır. Geriye çekilen bu cepheler boyunca konferans salonunun yan çıkışlarından ve kolonların arasından doğrudan sokağa ulaşılmaktadır. Bu yan çıkışlar bugün kullanılmamaktadır. Eskiden şehir lokantasının yer aldığı kütlenin ana holünün sağında mermer kaplama merdivenin anıtsallığı dikkat çekmektedir (Şenyurt, 2010).


İzmit Halkevi ve Kıyı, 1959 (Cemal Turgay Arşivi)


İzmit Halkevi Planı (Yavuz Ulugün Arşivi)

İzmit Halkevi’nin kulesi, kentsel hafızada önemli bir imgeye işaret etmektedir. Düşeyde yükselen bu mimari öğe, dönemin mimari tercihleri doğrultusunda yapıya eklemlenmiştir. Modern mimarlık üretiminde dikey unsurların kullanımına ayrıca bakıldığında; ideolojik gerekçelerden ziyade kamu yapılarında benimsenen tasarım kararı olarak belirdiği görülmektedir. Yeşilkaya’nın halkevlerinin mimarisine dair ideolojik anlamdaki bir saptamasına göre; İzmit Halkevi kulesi fabrika bacaları ve siloların dikeyliğine çağrışım yaparak sadece Cumhuriyet’in ilerleme ideallerini değil; Halkevi’nin yakınında bulunan Fevziye Cami’nin minaresinden daha yükseğe uzanması nedeniyle laikliğin din karşısında kazandığı zaferi de simgelediğini savunmaktadır (Gürallar Yeşilkaya, 2003). Oysa İzmit Halkevi arşivinde rastlanan belgelerde bu kulenin “deniz feneri” olarak yapıldığı projelerde belirtilmiştir. Çünkü bulunan arşivde, burasının deniz feneri olduğu ve burası için bir aydınlatma projesinin çizildiğine dair belgeler bulunmaktadır. Ayrıca Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararında da buranın deniz feneri olduğu belirtilmektedir. Şu an ön tarafında yol olsa da inşaat resimlerinden de görüldüğü üzere, ilk yapıldığında önünde deniz bulunmakta ve tasarlanan kule, fener olarak denizden hemen görülebilmektedir (Durakan ve Ulusu Uraz, 2008). Bozdoğan, Avrupa’daki o dönemde yapılmış olan kamu yapılarında bu tip kulelerin kullanıldığını ve Türk mimarların bunlardan etkilenmiş olabileceklerini savunmaktadır (Bozdoğan, 2001). Bununla birlikte; 1935 yılında Cumhuriyet döneminde İzmit kenti için kentsel ölçekte yapılmış olan ilk çalışma olarak karşımıza çıkan Hermann Jansen’in çalışmalarda da ana iskelenin hemen önünde yani bugünkü İzmit Halkevi’nin bulunduğu konumda, deniz feneri kulesini önerildiği görülmektedir.


Hermann Jansen’in İzmit Çalışması,1935 (Tekeli, 1998)


İzmit Halkevi’nin Günümüzdeki Konumu


Günümüzde İzmit Halkevi, 2017 (İbrahim Türkeri Arşivi)

Kütlesi, büyüklüğü, cephe düzeni, ritmi, kulesi ve yaşanmışlığı ile İzmit Halkevi üzerinden döneme ilişkin çıkarılacak çok “şey” bulunmaktadır. İnşa edilecek olan bu kamu yapısının duyurusundan da anlaşılacağı üzere, yapının mimarı öncelikli olarak belirtilmekte ve mimari üslubuna ilişkin bir betimlemeyle de onore edilmektedir. Bir kent, bir yapı kazanacağı için heyecan ve mutluluk duymuştur. Çünkü İzmit Halkevi, kıyıda bir program yoğunluğu önererek kıyı yaşantısını canlı tutmaktadır. Dış mekan ilişkilerini örgütleyecek olan programların bu yapı aracılığıyla kente açılması ve kentin bu aralığında belirmesi hedeflenmiştir. Fevziye Camii’nin hemen yanı başında konumlanması, kentin gündelik hayatındaki kalabalığına eklemlenme çabası olarak da yorumlanabilmektedir. Kentin en güzel ve nitelikli yapılarından birisi olması özelliğini koruyan Atatürk’ün mimarı Seyfi Arkan’ın İzmit Halkevi binası, İzmit’in caddelerinde ve meydanlarında yeni yapılacak yapıların “sanat değeri taşıyan yapılar” olması gerektiğini vurgulayan Hermann Jansen’e hakkını vermiştir. Hem önündeki meydan (Halkevi Meydanı) ile hem de kente kara yolu ile olan erişimdeki en işlek durağı (Halkevi Durağı) ile de kentsel hafızaya kazınmıştır. Kentin seramonilerine eşlik etmiş, örgütlemiş ve hayatlarda yer edinmiştir.

Son olarak; kentin sınırlarının oluşumunda, tanımlanmasında ve kavranmasında betimleyici bir etken olan kıyı faktörünün, İzmit’e dair imgelerin oluşumunda da önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Kentin sınırlarını tariflerken kendi sınırları çizilemez olan “kıyı”, kendisini oluşturan ve doğal bir öğe olan “su” ile günümüz İzmit’inden farklı olarak kentsel sistemde önemli bir ağ kurmuştur. Önerdiği dış mekânlar sürekliliğiyle sosyal kültürel birikimleri tetiklemiştir. Kente ilişkin bir algı bulutu oluşturmuştur. Bir şehre tiyatroyu sevdiren İzmit Halkevi, kıyısından uzaklaşmış olsa da bu algı bulutunun hala içindendir.

KAYNAKLAR

Baltacıoğlu, İ.H., (1950) Halkın Evi, Ulus Basımevi, Ankara.

Bozdoğan, S., (2001). Modernizm Ve Ulusun İnşası, Metis Yayınları, İstanbul.

Durakan, A. ve Ulusu Uraz, T. (2008), Cumhuriyet’in Kültür Kurumu Olarak Halkevi Binaları, İTÜ Dergisi, Cilt 7, Sayı 1, s.38-49.

Kaya, B., (2008), Bir Halk Eğitimi Kurumu Olarak İzmit Halkevi (1932 – 1951), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.

Kılıç, E., (1968), Türkiye’de Halk Eğitimi Başlangıçtan Bugüne Kadar, Milli Eğitim Basımevi, Ankara.

Şenyurt, O., (2010), 1923-1960/ İzmit Cumhuriyet’in Tanıkları Binalar Ve Kentten Haberler (Proje Grubu: Oya Şenyurt, Nilgün Akcan Özcan, İbrahim Türkeri)

TBMM, Milli Saraylar Arşivi, İzmit Halkevi, Seyfi Arkan.

Tekeli, İlhan (1998), 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul.

Türkeri, İ., (2017), Kentsel Bağlamda Kıyı Problemi İle İlintili Olarak İzmit Kentinin Gelişimine Dair Öngörüler, I. Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresi, Büyükçekmece – İstanbul.

Türkyolu Gazetesi 1937, 1938, 1939, 1940, 1941, 1942, 1943, 1949, 1950.

Gürallar Yeşilkaya, N. (2003), Halkevleri : İdeoloji ve Mimarlık, İletişim Yayınları, İstanbul. 

Etiketler

Bir yanıt yazın