Kaş Marina

Marina alanı, Kaş’ın Batı’sında, ana kara ile Çukurbağ Yarımadası arasında kalan Bucak Denizi’ne ve Kaş-Kalkan kara yoluna paralel uzanmaktadır.

Yaklaşık 1200 metre uzunlukta, 90 ile 25 metre arasında değişen genişliktedir. Arazi tasarım öncesi incelendiğinde, uzun bir deniz cephesine sahip olmasına rağmen, trafik yoluna yakınlığı ve önceden DLH tarafından doldurulup büyük bir kısmı betonla kaplanmış olduğu için, cazibesini yitirmiş durumda idi. İşverenin Kaş merkeze yakın olan geniş çekek alanını yine olduğu gibi kullanmak isteği de kuvvetli bir veri olarak belirlenince, tasarımın hedefleri belirginlik kazanmaya başladı.

Kara yolunun deniz kıyısındaki yaşama olan görsel ve işitsel olumsuz etkileri azaltılmalı idi. Deniz kıyısı ile yol arası, kısmen kazılıp, kısmen doldurarak tesviye edildiği ve betonlandığı için, bitkisel toprak kalmamıştı ve tuzlu zemin suyunun yüzeye yakın olmasından dolayı beton kırılsa bile bu alanda bitki yetiştirmek çok zor olacaktı. Tasarlanacak yapıların deniz seviyesine çok yakın olmaları, iskelelerde bağlanan teknelerin oluşturacağı kitle etkisi de düşünüldüğünde havasız ve ufka açılmayan bir koridor etkisi yaratacaktı. Tüm bu olumsuz etkileri azaltarak oluşturulacak yapılar nasıl daha kullanışlı dış ve iç mekânlar sağlayabilirdi?

İlk önce yapıların, kara yolu ile deniz kıyısı arasında sıralanarak iki farklı dış mekân oluşturması sağlandı.  Yapı zeminleri yükseltilerek yol kotuna yaklaştırıldı. Böylece kazanılan kat otopark alanı olarak kullanıldı. Çatı meyilleri arttırılarak üstlerindeki güneş panellerinin en fazla verim getireceği açı sağlandı. Bu karar sonucu iç hacimlerin yüksekliği arttı. Denize bakan cephelerde oluşturulan pergolalı alan ise, yükselmiş olduğu için iskelelere bağlı teknelerin üzerinden doğal çevreyi algılamayı sağlayan oturma alanlarına dönüştü. Önlerindeki toprak dolgu,  bu alanda bitki yetiştirmeyi mümkün kıldı. Böylece yükseltilmiş alanda daha fazla esinti alınarak ve bu esinti çatı pencerelerinden salınarak doğal havalandırma ve iklimlendirme sağlandı. Kazanılmış olan bu iç hacim yüksekliği, gerekli yerlerde asma katlar yapılarak kullanım esnekliğine ciddi katkıda bulundu. Mekanik ısıtma soğutma için, deniz suyu kaynaklı ısı pompaları önerilmesine ve bunların konfordan taviz vermeyen ciddi ekonomi sağlayacak olmasına rağmen, işletme güçlüğü öneri sürülerek işveren tarafından uygulanması istenmedi.

Sonuç olarak, karayolu ile ulaşılan alan ile deniz yolu ile ulaşılan alan birbirinden mekânsal olarak ayrılarak iki farklı dünya yaratıldı, iki ana tünelle bu iki dünya( yaya / araç trafiği ve Kara alanı /deniz kıyısı )birbiri ile ilişkilendirildi. Yapı malzemesi olarak doğal malzemelerin kullanılmasına özen gösterildi. Bina cepheleri yirmi beş santim kalınlığında doğal yöre taşı ile kaplandı, çatılarda çinko /titanyum karışımı metal levhalar kullanıldı. Tasarımda, domestik sıcak su ve ısıtma için kullanılacak su, bu levhalar içinde dolaştırılacak su ile elde edilecek ve ilave güneş kolektörü çatıda görünmeyecekti ama bu sistem de pahalı bulunduğu için şantiyede metal çatı üzerine monte edilen panellerle çözüm üretildi. Doğudan Batıya sırası ile teknik bina, atölyeler, saniter üniteleri, market, yat satış üniteleri, kafe, SPA, restoran, yönetim binası, konaklama üniteleri ve yat kulübü bulunmaktadır. İşlevsel, sade, yöreseli referans alan, çevreci bir proje olması için gayret gösterildi.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın