Etiler’de bir Öğrenci Merkezi

Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Özlem Oğuz tarafından kamusal alan ile harmanlanarak tasarlanan 'Öğrenci Merkezi' projesi.

YAKLAŞIM:

Her kent, kendi potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelleri oluşturan kentin dinamikleri ise bize tasarımın şekillenmesinde yol gösteren en güçlü etmenlerdir. Mimarlık, spesifik bir alanda mekan yaratmanın dışında o kent için bir yaşam alanı kurgulamaktır. Bu nedenle öğrenci merkezi projesi için seçilen arazinin bulunduğu Etiler bölgesi hakkında analiz yaparken ilk odak, Etiler’in Türk mimarlık tarihindeki konumuna, mevcut kullanıcı ve yapı tiplerine bakmak oldu.

Türk mimarlık tarihinden bilindiği üzere, Etiler ilk toplu konut projelerinin ortaya çıktığı yerleşim alanlarından biridir. Etiler’in kendisine eklenen yeni konut bölgeleri ile Levent’ten Hisarüstü’ne kadar dört yönde aralıksız uzanan yoğun bir yerleşme bölgesi halini alması 1970’lerin ortalarında oldu ve semt 1980-1990yılları arasında bugünkü halini aldı.

Günümüzdeki semt düzeninde Etiler bölgesi hala yerleşim alanlarının yoğunlukta olduğu bir bölge olması nedeni ile buradaki asıl hedef, bir öğrenci merkezi yaratmanın ötesinde, bu bölge için kamusal bir mekan sağlayarak farklı türden kullanıcı tiplerini, yaratılan kamusal mekanlarda bir araya getirmek ve bölgeye pozitif etki yaratacak bir alan kazandırmaktır.

Öğrenci merkezinin kent ile bağ kurup aynı zamanda kentsel ve kamusal hayatın bir parçası olarak da işlev sağlayabilmesi hedeflenmektedir.

TASARIM:

Analiz aşamasında toplanan veriler, belirlenen problemler ve yapılan okumaların sonucunda elde edilen çıkarımların tamamı önemsenerek tasarımdaki ana fikir; farklı türden kullanıcıları yaratılan kamusal mekanlarda bir araya getirerek kullanıcıların hareketlerini arazi içerisinde en üst düzeyde tutmak ve ‘akışkanlık’ sağlamak olarak belirlendi.

Farklı toplanma noktaları yaratması hedeflenen tasarımda, öncelikle arazinin orta kısmında yer alan ve Boğaziçi Üniversitesi kütüphane binası ile Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs aksları arasında kalan alanda ‘odak noktası’ yaratıldı. Bu alan, açık hava sinema ve oturma alanı olarak planlandı. Ana cadde üzerinden ulaşılabilir kılmak adına, odak noktası olarak isimlendirilen bu mekan topografyaya gömüldü.

Performans alanları, workshop alanları, stüdyolar, öğrenci kulüpleri, kafe gibi çeşitli mekanları barındırarak toplamda 10.500m²´ye ulaşması hedeflenen öğrenci merkezi için tek bir masif kütle yerine farklı türden fonksiyonların bir araya toplandığı parçalı kütleler halinde hareket edilmesi gerektiği savunuldu.

Arazinin ihtiyaçlarına göre parçalanması hedeflenen masif bir kütle, kısmi boğaz manzarasını yakalayabilmek adına önce arazinin üst kotlarında bulunan alana yerleştirildi. Masif kütle, Çatalhöyük Sokak’tan arazinin alt kotlarına kullanıcı geçişi sağlamak adına bir hat oluşturarak kütlenin orta kısmından ayrılıp, koparılan kütle arazinin alt kotlarına doğru ötelendi. Ve masif kütleden kopan bu parça, alt kotlarda yeni bir kütle konumlanmasına neden oldu.

Bu parçalanma sonrasında üst kotlarda oluşan yeni iki kütleden biri akışkanlığı sağlamak adına kısmi olarak topografyaya gömülürken, kısmi boğaz manzarasına sahip olan diğer kütlenin ise yüksekliği korunarak yapının alt kısmında kullanıcı hareketine olanak veren bir boşluk yaratıldı ve kolonlar ile desteklendi. Bu iki kütlenin ortasında kalan alan ise, topografyanın eğimi ile uyumlu bir şekilde inen oturma mekanlarını oluşturarak odak noktasının devamlılığında bir sosyal alan haline geldi.

Arazi ve topografya koşullarına göre farklı fonksiyonlara cevap veren bu kütleler, kopuk birer parçalar gibi hareket etse de topografyaya gömüldükleri noktada zemin katı oluşturdular ve tüm bu parçalar aynı kotta birleştirildi. Her kütleye ait farklı giriş noktaları bulunsa da ana giriş, tüm bu parçaların birleştiği zemin kattan verildi.

Her biri farklı birer tasarım problemine cevap veren bu kütleler arasında yürünebilir platformlar oluşturuldu. Kütleleri bağlayan bu platformlar elbette kolonlar ile desteklenip yerden yükseltilerek kullanıcı hareketini sınırlamaktan kaçınıldı. Platformların altında kalan alanlar ise, sergi alanları olarak değerlendirildi.

Tasarım sürecinde sürdürülebilirlik ve ekolojik unsurlar göz önüne alındı. Arazideki mevcut ağaçların tümü korundu ve yenileri eklenerek yaratılan parçalı kütlelerin etrafı tıpkı bir çerçeve gibi ağaçlandırılarak çevrelendi. Bu sayede, vaziyet planına baktığımızda, yapının çevresindeki yapı türlerinden farklı bir kimliği olduğu vurgulanmak istenircesine, alanı çevreleyen kısmi doğal sınırlar da kazandırıldı.

ÇIKARIM:

Farklı perspektiflerle, tasarım problemini kent ile birlikte ele alma çabası gösterilen tasarım sürecinin sonunda; arazi gerekliliklerine ve kullanıcı ihtiyaçlarına cevap veren öğrenci merkezinin kentten soyutlanmadığı, aksine kamu yararı da gözetilerek tasarlanıp kent ile öğrenci merkezi arasında bir bağ kurarak sosyal, eğitsel, kültürel bağlamlar barındırmakta ve ihtiyaç programına cevap vermektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın