Bağ Yağları İdari Binası

Bağ Yağları İdari Binası

Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:

1928 yılında İzmir’de kurulan ve kentin en eski ve köklü bitkisel yağ fabrikalarından biri olan firma, 2016 yılında Aliağa Organize Bölgesine taşınmış ve 100 dönümlük alanda inşa edilen yeni tesislerinde üretime başlamıştır.

Bu kapsamda yapımı gerçekleştirilen yeni yönetim binası ve güvenlik kulübesi bu yapı tanıtımının konusunu oluşturmaktadır.

56 metre uzunluğunda ve yaklaşık 650 metrekarelik taban alanına sahip olan yönetim binası, fabrika yerleşkesinin güneybatı cephesinde yer alan ana ulaşım arterine koşut olarak, fabrika girişini tanımlayacak şekilde konumlanmıştır.

Yeşil bir “havuz” içinde bir “ada” olarak tasarlanan binaya, köprü görevi gören, yerinde döküm beton basamaklarla ulaşılmaktadır. Bütünü prefabrike ve çelik sanayi yapılarından oluşan tesiste, kendi alanını ve düzlemini tayin etme amaçlı bu koparma-ayrıştırma stratejisi, binanın kendi içinde bu kez farklı yapı elemanlarının birbirleriyle olan ilişkisinde de tekrarlanmaktadır. Basamakların ana gövdeden koparılması, bölme duvarların çerçeveden koparılması gibi ve hatta bina çizgisi dışına taşan betonarme perde duvarın yere basmaması gibi…

Yapının taşıyıcı sistemi oluşturan betonarme elemanların bir bölümünün brüt beton olarak bırakılmasına karar verilmiştir. Bu “seçici dürüstlüğün” amacı binanın dış çizgisini vurgulayan toplamda 136 metre uzunluğunda ve 1 metre yüksekliğinde olan ve tümü tek defada dökülen betonarme kirişin en belirgin görsel unsur olarak öne çıkmasını sağlamaktır. Ana kirişin yanısıra, giriş holü perde duvarlarının bir bölümü ve giriş holü tavan döşemesi ve bunların dış mekan uzantıları da brüt olarak bırakılmıştır.

Betonarme çerçeve içerisine oturtulan dış cephe ve ara bölmelerin belirgin artikülasyonunu sağlamak adına, dış cephe duvarları çelik konstrüksiyon ile oluşturulmuş ve bina dış cephe kaplama levhası üzerine yapılan mantolama ve mineral sıva ile cephe sonlandırılmıştır. İç ve dış mekan sürekliliğini sağlamak adına, yerden tavana alüminyum doğramalarla dış kabuk oluşturulmuştur.

Fabrika yönetimi, bireysel odalardan oluşan geleneksel ofis düzeninin devamını yeğlediği için, serbest ve açık mekan duygusunun farklı yöntemlerle sağlanmasına çalışılmıştır. İşlevsel olarak birbirleriyle ilişkili yönetim birimlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan “kutular”, binayı enine ve boyuna kat eden ana koridor arterleriyle birbirinden koparılmıştır. Oluşan her kutu içerisinde bireysel ofis mekanlarının “serbestleşmesi” adına, yerden tavana kadar uzanan boy pencerelerin oda kenarlarında çözülmesi yoluna gidilmiş, ve bu şekilde bölme duvarlarının, içinde düşey taşıyıcıların ve dolapların da yer aldığı kalın serbest duvarlara dönüşerek özgürleşmesi sağlanmıştır. Bu oluşumların (doluluk ve boşlukların) cepheye işlevsel ve aritmik yansıması sağlanmıştır.

Güvenlik kulübesi, idari binayla aynı söz ve biçim dağarcığının ürünüdür. Konsollu bir kaide olarak tasarlanan taşıyıcı, kulübe içinde brüt olarak bırakılmıştır. Kaideyi çevreleyen yerden kopuk ve “çatısız” sürekli bir cam cephe elemanı, bu küçük yapının uçan bir kutu olarak algılanmasını amaçlar.

Toplamda oldukça dar bir malzeme paleti ile mütevazi ve yalın bir tasarım dilinin kullanması tercih edilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın