Beyaz Fil

İki hafta önce Manisa’ daydım.

Niobe Şiir Ödülü verilecekti bana Manisalılarca.

Daha önceleri Salihli İkindileri Şiir Ödülü veriliyordu, Salihlililerce. Bu ödülün mimarları, her zaman sevgili olmuş, yitirdiğimiz eski belediye başkanı Zafer ile sevgili Şadan Gökovalı idi. Manisalılar da en az iki otobüs dolusu geliyorlardı ödülün verilme törenine. (Son ödül de bana verilmişti.)

Şunca yıldır verilen bu ödül kaldırılınca Manisalılar dediler ki: “Salihlinin yaptığını biz neden yapmayalım?) Onlar da “NİOBE Şiir Ödülü” vermeye başladılar. Bu ödülün de ilki ya da ilklerinden biri bana veriliyordu işte…

Manisa’ da önemli sayıda şiirsever var. Bu hep gönendirmiştir beni…

Niobe’nin çok sayıda çocuğu olmasını kıskanan tanrıça Artemis, kardeşi Apollon ile birlikte onları bir bir öldürür. Niobe üzüntüden yaş kesilir. Taş kesilse bile üzüntüden göz yaşları dinmez. Şpil dağının eteğinde bu günde ağlar durur.

Ödül onun adına veriliyordu. Çocuklarına ağlayan bir ülkede bu çok anlamlıydı.

Bu işlerin itici gücü Bedriye Hanımdı elbette…

Elbette sevindim şiir ödülü verilmesine. Gittim aldım.

Yine büyük bir oylumu şiir severler doldurmuştu.

Törenden hemen sonra Manisalı mimarlar beni bir başka toplantıya götürdüler.

Ege bölgesinin Mimarlar Odalarının yönetim kurulu üyeleri toplanmıştı.

Manisalıların, halk bilimi konusu olacak yolda “Beyaz Fil” diye ad koydukları bir yapı , para uğruna yıkılmak isteniyordu.

Neden?

Çirkin miydi?

Çürük müydü?

Yoo!

Yalnızca, daha büyük bir yapı alanı olan, daha çok para getirecek olan bir yapı yapabilmek için besbelli… Mimarlık geçmişimizde yeri olan, çağıyla çağdaş, sapa sağlam bir yapı neden yıkılmak istenir ki başka? Mimarı da, yalnız mimarların değil, sinemaseverlerin de oyuncu olarak tanıdıkları bir ağabeyimizdi. Yitirdiğimiz bu ağabeyimiz, yapısını da savunamazdı.

1960 larda titizlikle yapılmış olan bu yapı bu gün de beğeniliyordu. Oysa, yıkmak isteyenlerce bomboş bırakılmıştı…

Mimarı Kadri Eroğan, Avusturya kökenli Amerikalı, yeryüzünde tanınan, ünlü mimar Neutra’ nın yanında çalıştıktan sonra yurda dönmüş, eli ayağı düzgün yapılar gerçekleştirmişti. Mimarlık geçmişimizin, kültürümüzün bir belgesi olan bu yapı yalnızca paragözlülükle yıkılmak istenirse bu bizim kültürsüzlüğümüzü göstermez mi?

Egeli mimarlara, mimarlara destek vermemiz gerekiyor, bu yıkıma karşı çıkmalarında.

Mimarlardan başka yapı kültürümüzü savunan kalmadı gibi… Oysa okumuş yazmış bütün kişilerin, kültürümüzü bozuk para gibi harcayanları hemen önlemeleri gerekiyor. Bunun için bütün Manisalıları el birliği etmeye çağırıyorum.

Editörün notu: Bu metin ilk olarak 19 Mart 2018 tarihinde evrensel.net internet sitesinde yayınlanmıştır. Yazı Cengiz Bektaş’ın izniyle arkitera.com’da 18 Eylül 2018’de yayına açılmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın