Katılımcı, Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Mimari Fikir Yarışması

MİMARİ RAPOR

Hepimizin hayatı doğal kaynaklara bağlıdır ve doğal kaynaklar sonsuzluğa takip değildir. Bu doğal kaynakların sürekliliği, insan ve doğa arasındaki dengeyle doğru orantılıdır.

Bu dengeyi sağlamak birincil olarak insan – toplum elindedir. Fakat mimarlıkta giderek bozulan dengeyi optimum hale getirmek için doğru seçimler ve doğru programları yapmakla yükümlüdür.

Proje özelinde; yakın çevre ve topoğrafya koşulları göz önünde bulundurulmuştur. Verilen yerleşim kararıyla anlatılmak istenen kentin giderek betonlaşmış, makineleşmiş yüzüne sırt verip kendi içinde yaşayan ve doğayla doğrudan ilişki kuran bir tasarım düşünülmüştür.

Yapımın kendisi doğa – insan dengesine engel olan değil, sürdürülebilirliğe araç olarak tasarlanmıştır.

Tasarlanan boşluk içindeki kendine özel doğası, sürdürülebilir yapı malzemeleri ile kurgulanması, insanın doğayla buluştuğu ve verimli vakit geçirebileceği açık – yeşil alanıyla birlikte “ŞEHRİN İÇİNDEKİ DOĞA” olarak isimlendirilmiştir.

DIŞ KABUK

Sürekli tüketim halinde olan kent ile iç mekânı ayıran kabuk, yapıyı çevreden soyutlamaktadır. Kabuğun yarattığı mekân; dış dünya ile ilişki kuran, aynı zamanda doğanın bir parçası niteliğinde yeşil ile insan ve doğa dengesi kurulmasına yardımcı olmaktadır.

Geçirgen bir yapıda olduğu için dışarıya ilişki kesilmemektedir. Böylece kötü olarak nitelendirdiğimiz dışarıdaki ortam artık mekânı hareketlendiren ortama katkı sağlayan bir öğe olmaya başlamaktadır.

Kabuğun üzerinde bulunan ahşap paneller, kullanılabilirliğe göre açılır kapanır olmakla birlikte geri dönüşüm malzemelerinden oluşmakta fotovoltaik güneş panelleri ise güneşten elde edilen enerjiyi bina içinde de kullanılmaya olanak sağlamaktadır. Bunlar kabuğun cephesinde hareketle birlikte sürekli bir hava döngüsü de sağlamaktadır.

Kütle – Yapı – Merkez
Yapı, dikdörtgen formundan dolayı kolay algılanabilirdir.
Mekânlar kendi içinde bir akış ile dağılmaktadır. Birbiri ile ilişkili birimler devamlılık göstermektedir.

Giriş mekânı olarak nitelendirdiğimiz meydan lineer bir şekilde sahilden kente doğru uzanmaktadır. Bu lineerlik yaya – taşıt ilişkilerini maksimuma çıkarmaktadır. Giriş meydanı üzerinde bulunan bireyin bütün mekân deneyimlenmesine olanak sağlamaktadır.

Yapıyı konumlandırırken Vista değeri taşıyan deniz yüz veren, yoğun yapı bloklarına sırt veren ve bununla birlikte yeşil içinde yüzen bir yerleşim düşünülmüştür.

Açık alanlar
Tasarım dayatılmış unsur olmaktan çıkıp çevresiyle uyumlu olduğu sürece mutualist ilişki sağlamak mümkündür. Karşılıklı fayda sürdürülebilirliği güçlendirir. Bu bağlamda kullanıcıları yapıya yönlendirecek bir giriş, sosyalleşebilecekleri ve çeşitli işlevlerle desteklenen etkinlik meydanı ve erişilebilirliği arttıran merdivenler ve rampalar oluşturarak sürdürülebilirlik açısından nitelikli bir tasarım yapılmaya çalışılmıştır.

AÇIK HAVA SİNEMASI

Gençlik; dut ağacıdır, çift kale maçtır ama en çok bir açık hava sinemasıdır. Kocaman bahçesi, yüksek briket duvarları, etrafı boyalı geniş sahnesi, büyük bembeyaz betonarme yansıtıcı ekranı, birbirine tahtalar çakılarak sıra haline getirilmiş, yerdeki mıcırları arasına karışmış çekirdek talaşları, içine leblebi atılarak içilen gazozları ile Açık Hava Sineması…

1970lerin başında, dünyaya dair ilk işitilen görüntüler, yakın köylerden sinemaya gelenlerin traktör arkasından inerken ki konuşmaları, akşamüzerleri camlarına film afişleri yapıştırılmış bir arabanın üzerine bağlanan hoparlörden çıkan seslenişleri “aşk, intikam, gözyaşı hepsi bu akşam sinemamızda…”
Günümüzde giderek kaybolan bu kavram, açık ortamda sinema izlemenin güzelliğidir. Bu güzelliğin günümüze yansıması sosyal-kültürel sürdürülebilirlik açısından önemlidir.

Aynı zamanda tasarlanan kurguya göre çok amaçlı salon ve açık hava sineması tek bir platformda birleşmektedir. Çok amaçlı salon sahnesinin arka duvarı açılıp-kapanabilir paneller yardımıyla iki ortam birleşmekte ve aynı anda daha çok insan hem açık hem kapalı opsiyonlarla aynı performansı izleyebilme imkânı bulmaktadır.

Bunların dışında performansın olmadığı zamanlarda kullanıcıların yeşil alanı deneyimleyebildiği, hoş sohbet edebildikleri, dinlenebildikleri kısacası verimli zaman geçirebilecekleri kamusal bir alan haline gelmektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın