Ender Güzey Museum ARThill

Güneş panelleri ve rüzgar jeneratörü ile tamamen kendi enerjisini üreten, sanatçı Ender Güzey tarafından tasarlanıp uygulanan ARTHill, Bodrum'un Alazeytin köyünde bulunan müze ve sanat mekanı.

Ender Güzey projeyi anlatıyor:

Ender Güzey Müzesi “ARThill” sanatçının 45 yıllık birikimini paylaşmak üzere Bodrum Alazeytin’den geçen antik Karya yolu üstünde kuruldu. Antik çağda “Ana tanrıçaya giden yol” anlamına gelen ve Lelegler’in ilk yerleşkelerinden Syangela ‘nın karşı tepesinde yer alan  ARThill; Güzey’in tasarladığı sıra dışı mimarisi, sergi salonu, atölyesi ve heykel parkı ile sanatçının “Bütünsel Sanat” anlayışını yansıtıyor.

Ana bölümünde Ender Güzey’in sanatsal çalışmalarından örnekler sunan ARThill, uluslararası sanatçıları da konuk ederek sergiler düzenleyecek ve farklı kültürel çalışmalara ev sahipliği yapacaktır. Kültürel faaliyetlere ilgiyi arttıracak, geçmişin sanat birikimini ve günümüzün sanatını geleceğe taşıyacak, işbirliği yaptığı sanat ve kültür kurumları ile ülkemizin yurt dışındaki tanıtımına ve kültür turizmine katkıda bulunacaktır.

ARThill bünyesinde yer alan sürekli ve süreli sergiler, eğitim programları ile; her yaştan, ulustan, kesimden ziyaretçiye sanatı sevdirmeyi, yaratıcılığa teşvik etmeyi hedeflemektedir. Çağdaş, inter-aktif etkinlik anlayışıyla çok yönlü sanatsal ve sosyal bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır. ARThill özellikle müze pedagojisi başta olmak üzere küçük yaştan itibaren sanata yaklaşımda rehberlik edecek programlar uygulayarak çağdaş sanata doğru atılan ilk adımlar için bir altyapı oluşturacaktır.

Güzey plastik sanatlar ve diğer sanat dallarında; sanat tarihi, arkeoloji, mimari, müzik, edebiyat, felsefe konulu workshop ve konferanslarla özgür bir forum oluşturup, “Bütünsel Sanat” anlayışını sürdürecektir.

Etiketler

8 yorum

  • ahmet-turan-koksal says:

    Mimar olmasın ne farkeder ki? Siz Türkiye’deki apartmanların yüzde kaçının gerçek bir mimarın görüşü alınarak, müteahhitin isteklerinden öne geçerek yapıldığını biliyorsunuzdur. Mimar bu binanın resmi evraklarını imzaladığı halde kendi isminin geçmesini istememiş bile olabilir. Bu mimari küçülten bir şey değildir. Ben bu projenin imza atanı olsam, bu tasarımcının teknik olarak bir eksiği olmadığına bakar ve gerekli imzaları atar ismimin geçmemesini isterdim.

    Bununla mimariden bir eksiltme olmuyor. Mimarları (ki mimarım) bu yönde yüceltmeye gerek yok.

    Zira bize zaten çok yükleniyorlar burada tevhidi kurtaramıyoruz.

  • ozum-itez1 says:

    Sn. Aynacı, doğru biliyorsunuz, Ender Güzey mimar değil ancak projenin tasarımcısı kendisi; uygulama çizimlerine kadar kendisi çizmiş. En azıncan bu proje ölçeğinde, alaylı bir mimar olarak kabul ederek bu şekilde yayınladık.

  • gokce-aynaci says:

    merhaba özüm itez;
    Benim bildiğim kadarıyla ender güzey resim ,grafik eğitimi almış ,bu alanda eserler vermiş ve akademik kimliği olan bir sanatçı… Ülkemizde (kanunlar henüz değişmedi ise) bir müze yapısını mimar projelendirir ve projedeki yapılması için kontrolünü https://goo.gl/9ixMXx tespitte bir yalnışlık yok ise;projeyi yapan mimar veya mimarlardan bahsetmemek biraz ayıp olmuş…
    saygılarımla…

  • ahmet-turan-koksal says:

    Bir dakika konuyu farklı hale getirmeyelim.

    Ben Türkiye’deki durumu özetlerken, ooo dibine vuralım nasılsa durumumuz fena, koyverelim gitsin demedim.
    Madde madde anlatayım.

    1- Dünyada da aynen bu konutta olduğu gibi sanatçı bir kişiliğin tasarımı ev örnekleri vardır.
    2- Hani bunun mimarı diye sorgulamak çok garip bir üstten görmeci bir tavır. Benim yazdıklarımın işine geldiğini gibi okuyorsunuz.

    Bakın ne yazmışım: “Mimar bu binanın resmi evraklarını imzaladığı halde kendi isminin geçmesini istememiş bile olabilir. Bu mimari küçülten bir şey değildir. Ben bu projenin imza atanı olsam, bu tasarımcının teknik olarak bir eksiği olmadığına bakar ve gerekli imzaları atar ismimin geçmemesini isterdim.”

    Eğer tasarım benim değilse ben de ismini yazmaz geçmesini istemezdim.
    3- Mimarın imza yetkisini o kadar da yüceltmemek lazım. Bu iyi bir örnek. Çok daha kötü örneklerin mimarları isimlerini garip yerlerde yazdırmak için neler yaparlar. Bkz: Martı projesi, Hakan Kıran
    4- Ben de mimarım. Mimarın kenara itilmesini istemem. Fakat bu örnek çok özel bir örnek ve mimar tasarımcı değilse isminin geçmesini istemez diyorum, siz verdiğim kötü örneklerin bizi umutsuzluğa düşürdüğünü zannediyorsunuz tam tersi
    5- Mimarların genel olarak takıntısı bu. Mimarlar illa konut çizerler, mimarlar olmazsa konut monut olmaz. işte olmuş. Ortalamanın da pek üstünde. İmar mevzuatı bekçiliği yapmaya gerek yok.
    6- Oda’nın da genel olarak takıntısı bu. Mimarlığı yüceltmek. Ancak bizi koruduğu pek yok, mimarlık mesleğini kutsayıp duruyorlar ama mimarlar sürünüyor diyoruz somut bir şey koyamıyorlar ortaya. Burada mimarın ismi olsa ne olur olmasa ne olur. İsmi olan kötü örnekler dururken.
    7- Mimarı öğretmen gibi gören zihniyet de ayrı bir kutsama. Doğru yönlendirmek… Kimsenin mimari tasarımı çok dikkate almadığı dönemlerdeyiz bir de doğru yönlendirmek için eğitici pozisyonda olmak büyük yük.

    Kısaca bu tür konutlarda, tasarımcı sanatçı kökenliyse kendi mekanlarını tasarlayabilir ve tabii mimarla anlaşmışsa mimar alçakgönüllülük yapıp ismini yazmaz.

    Mesleği olduğundan bin kat kutsayıp gerçekleri görmemezlik etmeyelim bence.

  • gokce-aynaci says:

    https://www.arkitera.com/soylesi/886/mimari-kriminal-olmaya-iten-sistem

    Ömer Selçuk Baz iç hesaplaşma mülakatı vermiş.

    Yapılan işlerin altına imza atmak bazen gereksizdir lafzınıza katılmıyorum Ahmet Turan Köksal.Türkiye böyle,şartlar böyle… ne yapalım?; bence kendimizi çok salmayalım doğru işler yapmak adına elimizden geleni yapalım daha doğrusu yapmak için direnelim…

    Müteahhit dediğiniz kişileri doğru yönlendirmek bizim işim doğrusunu söylemek… bir kere iki kere üç kadar imza atanı oluyorsak çıkan ürününde olumlu veya olumsuz kritiklerini kabul https://goo.gl/rTU56Yı (ki mimarım) yaptığı işin arkasında durmasını bekliyorum.

  • ahmet-turan-koksal says:

    Hemen bir iş makinesi gönderelim, yıkalım bu binayı eyleyim viran.
    Niye: Mimarının ismi yazılmamış buraya.

    Yapılmış iş, ele yüze bulaştırılmamış. Neresi olmamış, neyini beğenmediniz anlamadım.

    Bırakınız mimarlar yüceltmeyi. Mesleği sevmek ayrı (Mesleği sevme ölçme aleti olsa inanın ben de yarışırım çoğu kişiyle.) aaa mimar imza atmamış o yüzden bu iş olmamış ayrı. Bu hataya devamlı düşenler mesleği onurlandırmıyor ya da meslek erbaplarını korumuyorlar.

    Neyse konu uzadı. Bir kez daha tekrarlamakta fayda var. Binanın mimarı (tanımıyorum) bilerek isminin yazılmasını istememiş olabilir. Arkitera’ya da proje öyle gelmiştir, onlar da bu şekilde yayınlamışlardır.

    Boşa konuşuyoruz bence.

  • gokce-aynaci says:

    Peki konuyu farklı hale getirmeyeyim.
    Bu bina köy içinde bir konut değil; atelye,kapalı ve açık sergilemenin birlikte kurgulandığı bir şey…(tıpkı martıya benzeyen iskele şeyi gibi…) Kusura bakmayın Ender bey yeni bir bina yapmanız için sizi teşvik etmeyeceğim.Velhasıl sizinde olmuş işte nesi varınıza katılmıyorum Ahmet Turan Köksal

    Sanat eseri sergilemenin bilindik metodları var.(Öğretmen havası yaratıp bunları burada anlatmayacağım zira siz benden daha iyi biliyorsunuzdur.) Ama sergilemeye başka bir fonksiyon tanımı yapıp yeni bir sergileme mekanıda kurgulayabilirsiniz.Pekala bunu imalde edebilirsiniz.Bunu mekanlar içerisindeki insanları farklı duygu hallerine(şakınlık,mutluluk,nefret vs vs..)sokabilecek bir mekan veya mekanlar dizisi tasarlayabilirsiniz.Bu işi becerebilirsiniz(mimar olmasanız dahi…)Ama elinize yüzünüze bulaştırma ihtimalinizde var…
    Türkiyede asıl mesleği başka olup başka meslekleri meslek erbaplarından daha iyi yapacağına inanan bir dolu insan var.

    Martı projesi(Yaptım oldu)
    Türkiyede iktidara(hükümete)yakın kişiler bu tür projelerine destek bulabilirler.Ve bunlar bize estetikmiş gibi (bilim -felfese konusu olan estetikten bahsetmiyorum.Zira onun birtakım kuralları var)dayatılabilir. İktidar değişince bu binalar ve mimarları güncel pozisyonlarını kaybeder diye düşünüyorum.

    DÜŞÜNDÜM-YAPTIM projeleri fiziksel ömürlerinin sonuna kadar dünya üzerinde bizimle kalacaklar. Eero Saarinen ‘in TWA binasıotel ve kongre merkezine dönüştürülüyor…
    Son olarak ; ”çokda alçakgönüllü olmayalım bence gerçek zannetmesinler…”

    Not: yine elimde olmadan haddinden fazla kutsadı isem kusura bakmayın mesleğimi çok sevdiğimdendir.

  • gokce-aynaci says:

    Haklısınız boşa konuşmuşuz.

Bir yanıt yazın