Powerhouse Company’den Tamamı Masif Ahşap Bir Üniversite Binası

Powerhouse Company tarafından tasarlanan Marga Klompé Binası, Avrupa'da tamamen masif ahşaptan inşa edilen ilk üniversite binası olma özelliğine sahip.

Fotoğraflar Sebastian van Damme’e aittir.

Neredeyse enerji nötr olan yeni kompleks, Tilburg Üniversitesi’nin ormanlık kampüsü içinde 33’e 33 metre ölçülerinde bir arsada bulunuyor. Bina içinde bir fuaye, 1 oditoryum, 13 derslik ve yaklaşık 1.000 öğrenci için bireysel çalışma alanları var. Kendine has mimarisi, kampüsteki anıtsal Cobbenhagen Binası’na saygı duruşunda bulunurken aynı zamanda Avrupa’daki üniversite kampüslerinin yüksek sürdürülebilir hedefleri için bir model oluşturuyor.

Zamansız Marga Klompé Binası, Tilburg Üniversitesi kampüsünün modernist mimarisiyle uyumlu şekilde tasarlanmış. Döngüsel hedefleri, ahşap yapısının, duvarlarının, zeminlerinin, merdivenlerinin, çerçevelerinin ve kaplamalarının yenilenebilir doğasında okunuyor. Binada yüksek akustik gereksinimleri karşılamak için geniş serbest açıklıklar sağlayan ahşap nervürlü döşemeler (kirişlerle güçlendirilmiş CLT zeminler) kullanılarak benzersiz bir yapı sistemi uygulanmış. Derin çıkıntılara sahip doğal taş cephesi, Jos Bedaux tarafından tasarlanan ikonik Cobbenhagen Binası’na doğrudan atıfta bulunuyor. Doğal taş, uzun ömrü ve demonte edilebilme özelliği ile döngüsel hedefleri sağlayan bir seçim. Taşlı hacim, çevredeki mimariyle uyum sağlayarak yemyeşil, ormanlık çevreyle çarpıcı bir kontrast oluşturuyor.

Powerhouse Company, mekânsal nitelikler için Cobbenhagen Binası’nı başlangıç noktası olarak ele almış ve ahşap, terrazzo ve alçı gibi doğal, döngüsel malzemelerden oluşan bir palet tercih ederek tasarımı 21. yüzyıla taşımış. Bu malzemeler önemli bir şekilde öne çıkıyor ve geniş dersliklerden pencerelerin yanındaki samimi nişlere kadar dingin atmosfere katkıda bulunuyor.

Marga Klompé Binası, çok düşük enerji tüketimi ve doğal kaynakların akıllıca kullanımı da dahil olmak üzere Trias Energetica ilkesine dayalı sürdürülebilirlik konusundaki en son anlayışlara sadık kalmış. Binanın küp şekli ve merkezi atriyumu, dış duvarlardan enerji kaybını en aza indirirken stratejik olarak yerleştirilmiş açıklıklar, ek enerji tüketimi olmadan istikrarlı bir iç mekan iklimi sağlıyor. İyi yalıtılmış bir bina kabuğu, düşük enerji kullanımına pasif bir katkıda bulunuyor. Bu amaçla özel bir malzeme seçilmiş: yalıtımın bir kısmını oluşturan geri dönüştürülmüş kot pantolonlar. Aksi durumda yakılacak olan tekstil atıkları şimdi pamuk yalıtımı oluşturmak için kullanılıyor ve bu sayede sürdürülebilirliği ve binanın akustik konforunu artıran bir yöntem olarak öne çıkıyor.

Tasarım, PV panellerinin sayısını en üst düzeyde kullanıyor ve enerji verimli sistemlerle entegre çalışıyor. Havalandırma ve aydınlatma, gerçek talebe uyum sağlayan akıllı kontrol sistemlerine sahip. Isıtma ve soğutma, ısı pompalı verimli bir yeraltı depolama sistemi ile sağlanıyor. Enerji verimliliğine yapılan güçlü vurguyla birlikte iç mekan iklimi Fresh Schools Class A standartlarını karşılıyor. Marga Klompé Binası BREEAM Outstanding sertifikasına sahip ve neredeyse enerji nötr.

Bina tesisatlarının döngüselliğe en iyi şekilde nasıl katkıda bulunabileceği dikkatle değerlendirilmiş. Binanın özenli tasarımı sayesinde iklimlendirme tesisatlarının kullanımı en aza indirilmiş. Hava kalitesine yönelik katı gereklilikler, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinin entegre edilmesine yol açmış. Ayrıca, atrium havalandırma açısından akıllıca kullanılmış. Bu, gerekli kanal işlerinde önemli bir azalma sağlayarak 0,5 MPG puanı, 0,61 BCI puanı ve %72 MCI puanı ile etkileyici bir döngüsellikle sonuçlanıyor.

Döngüsel olmasının yanı sıra Marga Klompé Binası aynı zamanda iklime uyarlanabilir ve doğayı kapsayıcı bir anlayışla var oluyor. Studio REDD tarafından tasarlanan hafif eğimli peyzaj, cepheye kadar uzanıyor ve yabani çiçeklerinden oluşan bir vadi içeriyor. Bu vadi sadece estetik bir unsur olarak değil, aynı zamanda bir su drenaj ve infiltrasyon sistemi olarak da işlev görüyor ve yağmur suyunu doğrudan kanalizasyon sistemine boşaltmak yerine yakalayıp toprağa sızdırıyor. Bu, sel risklerinin azaltılmasına ve daha sağlıklı bir ekosistemin teşvik edilmesine katkıda bulunurken kampüs ve doğal çevre ile sürdürülebilir bir şekilde bağlantı kurulmasına sebep oluyor.

Mimar, yapı mühendisi ve tesisat danışmanı arasındaki yakın işbirliği sayesinde Marga Klompé Binası, yenilikçi çözümlerle en iyi sonuca ulaşacak şekilde hayata geçirilmiş. Büyük salonların üzerindeki derslikler, CLT nervürlü taşıyıcılarla elde edilen 9,2 metrelik etkileyici açıklıklara sahip. Bu sayede mekanın sapma, titreşim ve akustik gereksinimleri karşılanıyor. Nervürleri daha yükseğe kaldırarak ve birbirinden uzaklaştırarak daha iyi akustik için daha fazla kütle kazanılırken kirişler arasındaki boşluk havalandırma kanalları, aydınlatma ve diğer teknik elemanlar için kullanılabiliyor. Kirişler arasındaki akustik ahşap ızgara tavan, teknolojiyi ustaca gizlerken kirişlerin kendileri mimarinin ayrılmaz bir parçası olarak açıkta kalıyor.

Marga Klompé, Hollanda’nın ilk kadın bakanı ve 1982 yılında o zamanki Katolik Tilburg Üniversitesi tarafından fahri doktora ödülü ile ödüllendirilmiş. Klompé sosyal ve anlamlı bir toplumu savunmuş ve toplumsal meseleler için mücadele etmiş. Bu, onun vizyonu ile toplumsal katılımın merkezi olduğu üniversitenin vizyonu arasındaki bağlantıyı vurguluyor. Bu ödül, Tilburg Üniversitesi’nin Klompé’nin mirasını eğitim, araştırma ve kampüste aktif katılım yoluyla sürdürme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın