Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden İlginç Tasarımlar

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık Bölümü Tasarım Stüdyosu'ndan çıkan birbirinden ilginç çalışma Cevizlibağ Kampüs binasında sergilendi.

Yeni ve genç bir ekiple yeniden şekillenen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık Bölümü, birinci sınıf mimarlık öğrencilerinin çalışmalarından oluşan Tasarım Stüdyosu ürünlerini geçtiğimiz Mart ayı içerisinde Cevizlibağ Kampüs binasında sergiledi. Güncel, bütünleşik ve dijital tasarım araçlarının varlığına önem veren ders programı, teori ve pratiğin ara kesitinde yer alan eğitim kadrosu ile yeni döneme başlayan Yeni Yüzyıl, mimarlık mesleğine meraklı, entelektüel ve duyarlı meslek insanları yetiştirmeyi hedefliyor. Bu dinamik ve deneyimli ekibi bir araya getiren bölüm başkanı Doç.Dr. Fikret Evci, dünyada uygulanmakta olan güncel eğitim programlarına paralel ve dijital platformların öğrencilere etkin sunulup kullanıldığı bir sistemin varlığının önemini vurguluyor. Başkan Evci bunun yanında, yeni ve hedefleri taze bir kurum olmasıyla beraber daha samimi sayılabilecek bir atmosfer sağlayan Yeni Yüzyıl Üniversitesinde, öğrenciyle daha etkin ve birebir ilişkinin kurulabildiği daha butik bir stüdyo ortamını mimarlık eğitimi için avantaj olarak görüyor. Stüdyo ve üretim merkezli program, proje dersleri haricinde disiplin içinden ve dışından farklı teorik, teknik, tarih dersleri ve bilgisayar destekli araçların kullanıldığı uygulamalı stüdyolar ile destekleniyor.

İstanbul’da mimarlık eğitimi almanın önemli bir şansı ve ögesi olarak kenti, bir öğrenme ve araştırma laboratuvarı olarak gören birinci sınıf Tasarım Stüdyosu; ilk dönemini “Pasajlar / Geçitler” teması üzerinden kurguluyor. İstanbul’daki farklı ve kent hafızasında önem taşıyan ‘Pasajların’ incelenmesiyle başlayan stüdyo, başka ‘geçitlerin’ ve yeni ‘arada mekânların’ araştırılması ve tasarlanması ile devam ediyor. Bu tasarım stüdyosunun yürütücülüğünde üç farklı jenerasyondan, farklı ilgi ve deneyimleriyle bir araya gelen mimarlar Ömer Kanıpak, Alper Derinboğaz ve Ali Dur yer alıyor. Üç isim de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun olmuşlar ve dünyanın farklı yerlerinde önemli kurumlarda lisansüstü eğitim görmüşler. Teorik ilgilerini ve pratik deneyimlerini öğrencilerle paylaşmayı hedefleyen üçlü, açık zihinli, sorgulayıcı, kendisi öğrenen ve her türlü araç ve medyaya hakim bir jenerasyon yetiştirme amacında.

Dönemin ilk tasarım çalışmasında, strüktürün başlı başına bir tasarım nesnesi olduğu ilgisiyle ve birebir el ile öğrenciler tarafından tasarlanan geçitler, ‘değişken ve sürekli kesiti’ mekânsal ve yapısal manada, aralarında bir disipliner fark bırakmadan araştırıyor. Üniversite binasının önü için tasarlanan bu yeni geçitler, bir yerden başka bir yere gitmeyi ve giderken arada olanları düşünmeyi, tasarlayarak öğrenmeyi ve ölçek/gerçek mekan konularını kavratmayı amaçlıyor.

Öğrencilerin ilk tasarım projeleri kapsamında, belki de en gündelik, birim ve en ara/ taşıyıcı mekan olan asansörleri tasarım konusu haline getiren ‘Kişisel Asansörler’ projesi, günümüz tasarım ve tüketim ortamının en önemli kavramları olan ‘kişiselleşme’ ve ‘kişisel mekan’ üzerinden şekilleniyor. Tasarımcı/mimar – müşteri kimlikleri arasındaki ilişkilerin deneyimlendiği projede, genç mimar adayları mobil teknolojiler, servisler ve taşınabilen eşyalar üzerinden giderek kişiselleşen zamanların fiziksel karşılıklarını, arkadaşlarının zevk ve ihtiyaçlarına göre tasarladıkları ‘kişiye özel’ asansörler üzerinden arıyorlar. Aynı süreç içerisinde, böylesine özel bir minimum mekanda olabilecekleri, mekânsal durumları ve tasarladıkları ‘yeni özel detayları’, mimari çizimler ve “kesit maket” teknikleri ile sergiliyorlar.

Datanın, kullanılabilir ve yeni enformasyona dönüşmesinin denendiği “Infographics” çalışması, gerçek bir şehir kesitindeki durumların araştırılması açısından stüdyo yürütücüleri için ayrı bir öneme sahip. Basit ancak etkili bir örnek olarak, geçtiğimiz aylarda ‘üst üste’ getirilen dünya Facebook ve elektrik kullanım haritaları, dünyanın bazı yerlerinin yoğun internet kullanımına rağmen o kadar da ‘bağlı’ olmadığını gözler önüne seriyor, yeni ve bilinmedik ilgilerin önemine dikkat çekiyor. İstiklal Caddesi boyunca incelenen ve kayıt altına alınan farklı bilgi dokuları arasında yeni bağlar ve yeni ilişkileri arayan öğrenciler, ortaya çıkardıkları bu yeni dokuları mimar merakı ve farklı grafik tasarım araçları ile görselleştiriliyor.

Dönem sonu projesi olarak, gene bir ‘geçidin’ tasarlandığı, tasarım araçlarının ötesinde tasarım eylemini ve düşünce sistemini derinden değiştiren “parametrik tasarım” konusu ele alınıyor. Muybridge’in fotoğraflarında, Duchamp’in ve Futuristlerin ritimli resimlerinde önerdiklerinin doğrultusunda, bir hareketin düzenli sekanslar üzerinden incelendiği çalışmanın ilk kısmında öğrenciler ikili gruplar halinde gündelik ve spor hareketlerini anlara ayırarak parçalıyorlar. Bu parçaların tektonik ve strüktürel olarak yeniden birleştirildiği 1/5 ölçeğindeki maketler, kendine ait strüktürel dengesi ve sistemi olan insan vücudunun oluşturduğu yeni ritmik ve kendi değişken parametrelerine sahip geçit mekânları yaratıyor.

Çalışmanın ayrı bir ucunda yer alan başka bir egzersiz, kendi yapısal potansiyelleri ve performans özelliklerinin, tasarlanarak birebir keşfedildiği “komponentlerden” oluşuyor. Ölçek girdisinden bağımsız, basit katlama kuralları ile standart kartvizit ölçülerinden oluşturulan birim parçalar, deneme yanılma yöntemi ile tasarım aktivitesini başlı başına bir ‘araştırma aracı’ olarak kullanarak, kendi kendini taşıyabilen, yüksek performanslı özgün yapısal elemanların ve yüzeylerin bulunmasını amaçlıyor. Malzeme, detay, üretim ve ölçek konularının birebir deneyimlendiği son uygulamada, üretilen birim parçaların en uygun ve yeni hibrit halleri seçilerek hareketlerden oluşan strüktürler yeniden örülüyorlar. Bu süreç boyunca, öğrencilerin araştırarak ve tasarlayarak öğrendiklerinin 1/1 ölçekte bir araya geldiği, tasarım ile yapım arasındaki sürekliliğin arandığı bir deney alanı oluşuyor. Bir ön planlama olmadan üretilen performanslı birimlerin, ritmik geçitlerin değişken formlarına ‘tekrar ve fark’ ilişkileri üzerinden cevap verdiği, farklı malzeme ve detaylar ile birleştiği 1/1 ölçekli maketler, askı ve yerleştirmeler halinde okulun farklı mekânlarında sergilendiler. Üreterek öğrenilenlerin ve sürecin bizzat sergilendiği bu strüktürel yüzeyler, sergilendiği süre boyunca, standart geometri ve planlamaya sahip okul yapısı içerisinde tüm bina kullanıcılarına yeni mekânsal deneyimler önerdiler.

Yeni Yüzyıl Mimarları, bahar dönemine İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2. sınıf öğrencileri ile ortak bir stüdyo çalışması ile başladılar. Hakan Tong, Hülya Arı ve Sema Alaçam stüdyosuna 4 haftalığına misafir olan öğrenciler, karma ekipler halinde Eminönü Meydanı ve çevresindeki ‘buğulu meydanlara’, kendi okumaları üzerinden “parametrik kabuk” diyebileceğimiz ‘performatif müdahalelerde’ bulundular. Çalışmalar İTÜ Taşkışla Kampüsünde yıl sonu semineri kapsamındaki sergide görülebilir. Derinboğaz, Kanıpak ve Dur tarafından daha uzun süreli tasarım deneyleri ve disiplin-dışı araştırmaları içerecek şekilde tasarlanan dönem, önemli mimarlık ürünlerinin incelendiği maket reprodüksiyon çalışmaları, dünya belleğinde yer etmiş kavram, olay ve kişilerin araştırıldığı seminer serisi ve üniversitenin Cevizlibağ yerleşkesine mimari müdahale önerilerine ait dönem içi bir yarışma ile devam etti.

Etiketler

Bir yanıt yazın